Ahlak Nedir

Ahlak Nedir ? Ahlak Ne demek ?

1-)Alm. Moral, Sitten, Fr. éthique, morale, İng. Morality, ethics. İstemeden, kendini zorlamadan insanda meydana gelen meleke, yani yerleşmiş huy, seciye, tabiat. İnsanın sözleri, hareketleri ve davranışları ahlakına bağlı olarak meydana gelir. Kötü huylardan kurtulup, iyi huylu olma yollarından bahseden ilme, Ahlak ilmi denir. Ahlak ilmi, İslamiyette sekiz yüksek dini ilimden biridir.

İnsanlar, iyiliğe, güzelliğe ve yükselmeye elverişli olarak doğarlar. Hiç kimsenin huyu yaradılışındaki gibi kalmaz. İyi veya kötü yönde değişir. Böyle olmasaydı, peygamberlerin gönderilmesine lüzum kalmazdı. Halbuki onlar insanları hep iyiye, doğruya çağırmışlardır. Peygamber efendimiz, “Ahlakınızı iyileştiriniz.” buyurmuştur. İlim adamları çocuklarını terbiye etmişlerdir.

İyi ve güzel ahlakın temeli, ilahi vahye dayanan dindir. Ancak dine dayanan ahlak müessesesi insanların ruhlarını tatmin eder, huzura kavuşturur ve maddi-manevi yükselmelerini sağlar. Filozofların bir kısmı, ahlak müesseselerini hazza, zevke, nefse, maddi bir menfaate dayandırmak istemişlerdir. Halbuki bunların hiç biri ahlak için kafi bir dayanak ve insana huzur kaynağı olmamaktadır.

Adem aleyhisselamdan itibaren Allahü teala peygamberleri vasıtasıyla kullarına emirlerini ve yasaklarını ve beğendiği işleri bildirdi. İnsanlar, peygamberlere tabi olup, emirlere uydukları müddetçe, huzurlu ve rahat bir hayat yaşadılar, birbirlerini sevip saydılar. Emirlere uymadıkları vakit, huzursuz oldular, rahatları bozuldu, ahlaksızlık ve haksızlık, cemiyeti sardı. İnançsızlığın ve ahlaksızlığın umumi bir hal alması, cemiyetlerin yıkılmasına ve helakine sebep oldu. Nuh ve Lut kavimlerinin ve daha pekçok milletlerin helaki bu yüzden oldu.

İnsanlığın doğru yolu bulması, ahlaken yükselmesi, dolayısıyle dünyada ve ahirette huzura kavuşmaları için son peygamber olarak Muhammed aleyhisselam gönderildi. “İyi huyları tamamlamak, yerleştirmek için gönderildim.” buyurdu. Böylece İslamiyet insanlığa temelinde Allah sevgisi, Allah korkusu ve her yaptığını, kimseden dünyevi bir menfaat beklemeden ihlas, yalnız Allah için yapma, nefsi kontrol etme ve ona hakim olma esasları bulunan en yüksek ahlak kaidelerini (kurallarını) sundu. Et-ta’zimü liemrillah veş-şefekatü ala halkıllah, yani Allahü tealanın emrine hürmet, saygı ve yarattıklarına merhamet, bu kaidelerin en önemlilerinden biridir. Müslümanların ahlak üzerindeki titizliği, İslam dininin kısa zamanda süratle yayılmasına sebep olmuştur. Müslümanlar her gittikleri yere adalet ve güzel ahlakı da götürmüşlerdir. İslam dini baştan başa ahlak ve fazilet dinidir.

İslam ahlakına göre huylar, güzel ve çirkin olmak üzere iki kısma ayrılır. Güzel huylara “ahlak-ı hasene” veya “ahlak-ı hamide”, kötü huylara da “ahlak-ı kabiha” veya “ahlak-ı zemime” denir. Edep, haya, cömertlik, tevazu (alçak gönüllü olmak), ikram gibi huylar güzel; kibir, haset (kıskançlık), kin, düşmanlık, cimrilik, sefihlik gibi huylar da çirkindir.

İslam alimleri, güzel ahlakı; “Güler yüzlü olmak, insanların kalbini kırmamak, kimseyle münakaşa etmemek, müslümanlara su-i zan (kötü zan)da bulunmamak, cömert olmak ve dine hizmet” diye tarif etmişlerdir. Güzel ahlaka sahip olmak için, kötü huyları teşhis etmek lazımdır. Bir kimse, bu teşhisi ya kendi yapar, yahud bir alimin, rehberin bildirmesi ile anlar. İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak kusurunu öğrenir. Sadık olan dost, onu tehlikelerden koruyan kimsedir.

Düşmanlarının kendisine karşı kullandıkları kelimeler de, insana ayıplarını tanıtmaya yarar. Çünkü düşman, insanın ayıplarını arayıp, yüzüne çarpar. Arkadaşlar ise, insanın ayıplarını pek görmezler. Birisi İbrahim Edhem hazretlerine, ayıbını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca; “Seni dost edindim. Her halin, hareketlerin bana güzel görünüyor. Ayıbını başkalarına sor.” dedi. Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmaya çalışmak lazımdır. “Mü’min mü’minin aynasıdır.” hadis-i şerifinin manası budur. Yani, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür. İsa aleyhisselama, bu güzel ahlakını kimden öğrendin dediklerinde; “Bir kimseden öğrenmedim. İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen şeylerden sakındım ve beğendiklerimi yaptım.” buyurdu. Hazret-i Lokman Hakim’e; “Edebi kimden öğrendin?” dediklerinde; “Edebsizden!” dedi. Selef-i salihinin, Eshab-ı kiramın ve velilerin hayat hikayelerini okumak da iyi ahlaklı olmaya sebep olur.

Kendinde kötü huy bulunan kimse, buna yakalanmasının sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeğe, zıddını yapmağa çalışmalıdır. Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için çok uğraşmak lazımdır. Çünkü, insanın alıştığı şeyden kurtulması güçtür. Kötü şeyler nefse tatlı gelir.

İnsanın kötü şey yapınca, peşinden, nefse güç gelen şey yapmayı adet edinmesi de faydalı ilaçtır. Mesela, bir kötülük yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim veya oruç tutacağım diye yemin etmelidir. Nefis bunları yapmamak için, onlara sebep olan kötü adeti yapmaz. Kötü huyların zararını okumak ve dinlemek, kötü kimselerden uzak durup, iyi kimselerle arkadaşlık etmek de çok faydalıdır.

Ahlak ile ilgili hadis-i şeriflerde Peygamber efendimiz buyurdu ki:

Allahü teala indinde kulların en sevgilisi, ahlakça en güzel olanıdır.

Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huy da hataları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü huy da hasenatı (iyilikleri) mahv eder, giderir.

İyi huylu olan, dünya ve ahiret seadetlerine kavuşur.

Bir kulun ibadetleri çok olsa da, kötü huyu, onu Cehennem’e götürür.

Allah katında kötü huydan büyük günah yoktur. (Çünkü kötü huyun sahibi, bunda günah olduğunu bilmez. Tövbe etmez. İşledikçe, günahı kat kat artar.)

Güzel ahlak; senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, sana vermeyene vermek, sana zulmedeni affetmektir.

İçinizde en sevdiğim kimse, huyu en güzel olanınızdır.

Bir kimse tövbe ederse, tövbesini Allahü teala kabul eder. Kötü ahlaklı kimsenin tövbesi ise makbul olmaz. Zira bir günahtan tövbe ederse, kötü ahlakı sebebiyle, daha büyük bir günah işler.

İslam alimleri ahlak ilmine çok önem vermişlerdir. Ahlak ilmi, İslami ilimler arasında başlıbaşına bir ilimdir. Kur’an-ı kerimde, hadis-i şeriflerde ve İslam alimleri yazdıkları eserlerinde, insanların Allahü tealaya karşı, birbirlerine hatta hayvanlara ve cansızlara karşı nasıl davranacaklarını geniş olarak bildirmişlerdir. İslam alimleri ahlaka dair çeşitli kitaplar yazmışlardır. Haris el-Muhasibi’nin Er-Riaye li Hukukillah’ı, Ebu Talib-i Mekki’nin Kut-ul-Kulub’u, Maverdi’nin Edeb-üd-Dünya ved-Din’i, İmam-ı Gazali’nin İhya’sı, Celaleddin-i Devani’nin Ahlak-ı Celali’si, Hüseyin Vaiz-i Kaşifi’nin Ahlak-ı Muhsini’si, Kınalızade Ali Efendinin Ahlak-ı Alai’si bunlardandır. İslam alimlerinin ahlak kitaplarını inceleyen Avrupalılar ve diğer milletler hayran kalmışlar, bunları tercüme ederek, kendi milletlerinin de faydalanmalarını temin etmişlerdir.


2-)AHLÂK

Huylar, seciyeler, mizaçlar, anlamında bir kavram. Hulk, huluk kelimelerinin çoğul şeklidir. Hulk veya huluk insanın beden ve ruh bütünlüğü ile alakalıdır. Ahlak bu çerçeve içinde, "insanın bir amaca yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak olmasıdır" şeklinde tanımlanabilir.

İslam ahlakı Kur'an-ı Kerim'e dayanır. Yani her yönüyle Cenab-ı Allah tarafından vahiy yoluyla belirlenmiş bir davranışlar manzumesidir. Her şeyden önce İslam ahlakı bir vazife ahlakı şeklinde ortaya çıkmıştır. Zira Kuran-ı Kerim'deki her emir, müminler için bir görev belirlemiştir. İnsanın bir mümin olarak bu emirlere muhatap olmayı kabul etmesi, bunları birer görev olarak telakki etmesi anlamındadır. Kur'an-ı Kerim'de Resulullah (s.a.s.)'a hitaben: "Sen en yüce bir ahlak üzeresin " (el-Kalem, 68/4) buyurulmuş ve Hz. Peygamber'in kendisi de: "Ben ahlaki prensipleri tamamlamak üzere gönderildim." buyurmuştur. (İbn Hanbel, Müsned, II, 381) Aynı şeklide Resulullah'ın bütün hadisleri insanların birbirlerine karşı daha iyi davranmaları konusunda birer emir mahiyetinde olup, Müslümanlara görev yüklemektedir. Dolayısıyla İslam'ın getirdiği ahlak anlayışı her şeyden önce bir görev ahlakıdır.

İslam ahlakının diğer bir yönü de davranışlardaki niyet duygusudur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), "Ameller niyetlere göredir" buyururken, İslam'ın önemli bir prensibini belirlemiştir. (Buhari, İman, 41) Müslüman için bu niyetin arkasındaki en büyük yönlendirici duygu, müminin her davranışında "Allah rızasını" gözetme duygusudur. Zira mümin herhangi bir davranışta bulunurken, asla bir dünyevi çıkar yahut bir uhrevi sevap beklemeyip gönlünde sadece Allah rızasını ve onun sevgisini kazanma arzusunu taşımaktadır.

"Yoksula, yetime ve esire onun rızası için yemek yedirirler ve "biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz" (derler)" (el-İnsan, 76/8-9).

Niyet ve Allah rızası duygularının yanı sıra, Allah'u Teala'ya karşı bir sorumluluk duygusu taşımak Müslüman ahlakının temel prensiplerindendir. İslam'a göre Müslümanın bu sorumluluk duygusu Allah'u Teala'dan korkmak, onun emirlerine saygı göstermek ve bu emirleri asla aksatmaksızın yerine getirmek yasakladığı her şeyden kaçınmak İslam ahlakının temel ve ilk prensipleridir. Diğer bir temel prensip de müslümanın diğer mahlukata karşı son derece merhamet, adalet ve şefkatle davranması, zayıf ve muhtaç olanlarına yardım etmesi, ana ve babaya saygılı olması ve onların gönüllerini kazanmaya çalışması v.s. hususlarıdır.

Bütün bunların yanı sıra insanın kendi duygularına hakim olması, mütevazi, sabırlı, edepli, hayalı ve insaflı olması gibi prensipler de Müslümanın başkasına karşı sorumlu olduğu hususlardır.

İnsanın, dolayısıyla Müslüman'ın, toplum içinde güzel ve hoş karşılanmayan her türlü kötü davranış ve alışkanlıklarını zamanla değiştirebilmesi gerekir. Bu kötü huy ve davranışlardan kurtulmanın tek yolu, iradesini kontrol altında tutup ona tam olarak sahip olmasıdır. Bu kötü davranış biçimlerinden de ancak Allah'ın bize emrettiği ibadetlere* sımsıkı sarılmak suretiyle kurtulmak mümkündür. Ama iradesine hakim olamayan bir kimsenin bu gibi kötü huy ve alışkanlıklardan uzaklaşması kolay değildir. İbadetlere sıkı sıkıya bağlanmak, Allah'ı daima bizi görüyor gibi hissedip onu hatırda tutmak, sürekli olarak iyi insanlarla oturup kötülerden uzak kalmak, asi insanların bulunduğu yerlere gitmemek, Allah'ın emirlerine sarılıp yasaklarından kaçınmak suretiyle İslami anlamda bir ahlaka sahip olunabilir.

Bütün bu çizilen prensiplere göz attığımızda İslam ahlakının saf ve sağlam bir iyi niyete dayandığı; Allah'ın rızasına önem vermesi müntesibinden dünyevi hiçbir çıkar beklemeyip uhrevi bir fayda peşinde de olmaksızın sırf Allah rızası ve sevgisini göz önünde bulundurmasını talep etmesi gibi özellikleri ile her türlü şekilci ve pragmatist ahlak anlayışından uzak olduğu görülmektedir.

İslam'da Emr-i Bi'l-Ma'ruf ve Nehy-i Ani'l-Münker* prensibi insanların ahlakını daima iyiye doğru yönlendirmek içindir. Hz. Peygamber'in "Ahlakınızı güzelleştiriniz.", "Allah'ın ve Resulü'nün ahlakı ile ahlaklanınız." diye tavsiyelerde bulunması Müslümanın daima ahlakını güzelleştirmesi gerektiğini dile getirmektedir. Bunun yanı sıra, Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde İslam toplumunun daha mükemmel bir ahlaki yapıya kavuşması için bir hayli emir ve nehiylerin sıralandığını ve Müslüman için Allah'ın razı olacağı bir hayat tarzının belirlendiğini biliyoruz. Bu gibi ahlaki emir ve yasaklamaların bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

"Rabbin yalnız kendisine ibadet etmenizi, anneye ve babaya iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşır, yaşlanır, yanında kalırlarsa sakın onlara "öf" bile deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle. Onlara acımadan dolayı, tevazu kanatlarını indir (onlara karşı alçak gönüllü ol) ve "ey (her varlığı terbiye edip yetiştiren) Rabbim! Bunlar beni küçükken nasıl (acıyıp) yetiştirdilerse sen de bunlara acı " de... Seninle akrabalığı olana, yoksula ve yolcuya hakkını ver. (Malını gereksiz yere) saçıp savurma. Çünkü (gereksiz yere mallarını) saçıp savuranlar Şeytan'ın kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbi'ne karşı çok nankördür. Eğer (elin dar olduğu için) Rabb'inden umduğun bir rahmeti bekleyerek onlardan yüz çevirecek (onlara bir şey vermeyecek) olursan, bari onlara yumuşak söz söyle, gönüllerini al, bolluğa kavuşmaları için Allah'a dua et. Ellerini boynuna bağlanmış kılma, tamamen de açma, sonra kınanır, hasret içinde kalırsın. (Ellerin boyna bağlanması cimriliği temsil eder. Ellerin açılması da israfi ifade eder. Yani cimrilik de israf da İslam nazarında kötü bir alışkanlık olup her iki durumda da insanın pişmanlık duymasına yol açar.)... Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz. Onları da sizi de biz besliyoruz. Onları öldürmek büyük günahtır.

Zinaya yaklaşmayınız. Çünkü o, açık bir kötülüktür, çok kötü bir yoldur.

Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyiniz. Kim zulmen birini öldürürse, onun velisi (olan mirasçısı)'na yetki vermişizdir. (Öldürülenin hakkını arar. Ancak o da) öldürmede aşın gitmesin. (Katil yerine katilin akrabasını veya katille beraber bir başkasını öldürmesin). Çünkü kendisine yardım edilmiş (yetki verilmiş) tir. Katilin akrabası kendisine verilen bu yetkiyi kötüye kullanmasın.

Yetimin malına yaklaşmayın, ancak erginlik çağına (yaşına) erişinceye kadar en güzel tarzda (onun malını kullanıp geliştirebilirsiniz). Ahdi de yerine getirin. Çünkü insana ahdi sorulacaktır.

Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha iyidir. Sonu da daha güzeldir.

Bilmediğin bir şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan (o yaptığın kötü şeyden) sorumludur.

Yeryüzünde kabara kabara (böbürlenerek) yürüme. Çünkü sen yeri yırtamazsın. Boyca da dağlara erişemezsin.

Bütün bunlar hepsi kötü olan ve Rabbi'nin katında hoş görülmeyen şeylerdir. " (el-İsra, 17/23-38).

İslam'da ahlakı iman'dan ayırmak mümkün değildir. Zira bütün Kur'ani emirlere boyun eğmek imanın gereğidir. Bu emirlere uymakla da en üstün ahlaki değerler elde edilir. Resulullah (s.a.s.):

"Müminlerin iman* açısından en mükemmel olanı, ahlakı en iyi olanıdır." (Buhari, Edeb, 39) buyurmuştur. Bu duruma göre ahlaki açıdan mükemmel bir anlayış ve davranışa sahip olmayan kişi iman açısından da kemale ermiş olamaz. Diğer bir hadiste de şöyle buyurur:

"İman yetmiş türdür. En üstünü 'La ilahe illallah'tır en aşağısı da yol üzerinde insanlara eziyet verecek bir şeyi kaldırmaktır. Haya da imanın bir bölümüdür." (Ebu Davud, Sünnet, 14).

"Allah'a yemin olsun ki, hiç bir kul, kendi nefsi için istediği güzelliği kardeşi için de istemedikçe tam iman etmiş olmaz. " (Buhari, İman, 7; Müslim, İman, 71-72).

"Haklı olduğu halde bile çekişmeyi bırakan kimseye Cennet'in avlusunda bir köşk verileceğine, yalan söylemekten kaçınan kimseye Cennet'in ortasında bir köşk takdim edileceğine, ahlakı güzel olan kimseye de Cennet'in en güzel yerinde bir köşk sunulacağına ben kefilim. " (Ebu Davud, Edeb, 7).

"Mizana konan ameller arasında güzel ahlaktan daha ağır gelecek hiç bir pey yoktur. İnsan güzel ahlakı sayesinde, oruç tutup namaz kılan kimseler derecesine yükselir. (Tirmizi, Birr, 62 ).

Bu ve buna benzer hadislerde Hz. Peygamber güzel ahlakın üstünlüğünü dile getirmiştir.

Ayrıca: "Müslüman, müslümanların onun elinden ve dilinden emin oldukları kimsedir." (Müslim, İman, 14). "İnsanların en hayırlısı ömrü uzun olup amelleri de güzel olandır. " buyurmakla iyi müslümanı tarif etmiştir.

Sahabilerden biri Resulullah'a şöyle sorar:

-İslam'da en hayırlı iş nedir? Peygamber Efendimiz şöyle cevap verir: "Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığına selam vermendir." Ashabın ileri gelenlerinden Abdullah İbn Mes'ud da buna benzer bir soru sorunca Resulullah şöyle buyurmuşlardır:

"Vaktinde kılınan namaz,* ana babaya itaat*, Allah yolunda cihad*" İslam ahlakının temel prensipleri olarak sadece bunlarla amel eden ve bu prensipler çerçevesinde hareket eden bir toplum her zaman dimdik olarak ayakta durabilir.

İnsanlara karşı daima yumuşak davranmak, hatalarına rastladığında, bu hatalarını son derece yumuşak bir ifadeyle ve onları üzmeyecek bir tarz ve uslüpla söylemek gerekir. İnsanları ikaz ederken de aynı üslubu uygulamak müslümanın prensibi olmalıdır. İslam'ın insanların hayatlarında görülen pratik ahlakı insanın kendisine, hemcinslerine, çevresinde ve Allah'a karşı olan bütün görevlerini içine alır. Bütün bunlara baktığımızda İslam ahlakı hürmet, hizmet, merhamet, edep, haya, nefse hakimiyet, tevazu, adalet, ve benzeri hususlar üzerinde yükselmiştir .

Ayrıca İslam yalan, küfür, lanet okuma, alay etme, kibirlenme, koğuculuk yapma, gıybet etme, riya, cimrilik, kıskançlık, vs. gibi duygu ve davranışların kesinlikle yasaklandığını bildirerek, müslümanın bütün bunlardan da uzak kalması gerektiğini açıklamıştır .

Ahmed AĞIRAKÇA


3-)İyi huyları tamamlamak, iyi ahlakı dünyaya yaymak için gönderildim. (Hadis-i şerif-Cami'us-sagir, Künuz-üd-dekaik)

İnsanları memnun etmek için malınız yetmez. Ancak güleryüz ve güzel ahlakla onları memnun edebilirsiniz. (Hadis-i şerif-Sünen-i Ebu Davud)

Allahü tealanın en sevdiği şey, güzel ahlaktır. (Hadis-i şerif - Ahlak-ı Celali)

İçinizde en sevdiğim kimse, ahlakı en güzel olanınızdır. (Hadis-i şerif-Edeb-ül-müfred)

İslam alimlerinin çoğuna göre insanlar iyiliğe, yükselmeğe elverişli olarak doğar. Sonra nefsin kötü arzuları ve güzel ahlakı öğrenmemek ve kötü arkadaşlarla düşüp kalkmak kötü huyları meydana getirir. (Ali bin Emrullah)


4-)Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları
Örnek:Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez. Ç. Altan


5-)İyi nitelikler, güzel huylar
Örnek:Bu şoförler hepinizin ahlakını bozdu. M. Ş. Esendal


6-)Mutlak olarak iyi olduğu düşünülen veya belli bir yaşam anlayışından kaynaklanan davranış kuralları bütünü.


7-)Bir kimsenin iyi niteliklerini veya kişiliğini ifade eden tutum ve davranışlar bütünü, mizaç.


8-)1-Toplu olarak yaşayan bireylerin uymak zorunda bulundukları eylem ve davranış kurallarına verilen ad. 2. Bir kimsenin içinde yaşadığı toplumsal çevrenin törelerine uyma yetisi.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Morale.
İngilizcesi İngilizce
Moral.
İngilizcesi İngilizce
Morals.
İngilizcesi İngilizce
Morality.
İngilizcesi İngilizce
Character.
İngilizcesi İngilizce
Ethic.
İngilizcesi İngilizce
Ethics.
İngilizcesi İngilizce
Conduct.
İngilizcesi İngilizce
Moral disposition.
İngilizcesi İngilizce
Casuist.
İngilizcesi İngilizce
Etiquette.
İngilizcesi İngilizce
Principle.

  • Mektupta"Suriye bu Ahlak dışı eylemlerin ülkelerarası suç ve korsanlık eylemlerine doğrudan katılım demek olduğuna dikkat çeker.
  • Büyük hesabı olanlar derin Ahlak ile hareket ederler.

Sizde içinde Ahlak kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ahlak kelimesi anlamı 578 defa okunmuştur. [235673] Ahlak kelime anlamı, Ahlak nedir, Ahlak ne demek, Ahlak sözlük anlamı

Paylaş