Ensar Nedir

Ensar Nedir ? Ensar Ne demek ?

1-)Hicretten sonra Peygamberimize ve Mekke’den gelen Müslümanlara (muhacirlere) yakın alaka gösterip, malları, mülkleri, bedenleri ve diğer varlıklarıyle onlara yardım eden Medineli Müslümanlara verilen ad. Ensar, Arapça bir kelime olup, lügatta “yardımcılar” manasına gelir. Medineli Müslümanlar, o zaman Evs ve Hazreç isimli iki büyük kabile idiler. Bunlardan olmadıkları halde yardım etme hususunda onlara tabi olan diğer Müslümanlar da Ensar sayılıyordu.

Ensar, Peygamberimize ve onun güzide arkadaşlarına, müşriklerin Müslümanları ortadan kaldırmak için uğraştığı, İslamın en zor günlerinde yardım ellerini uzatmış, Resulullah efendimizi Medine’ye davet etmiş, Müslümanları Mekkeli müşriklerin işkence ve eziyetlerinden kurtarmışlardır. Medinelilerden ilk defa 6 kişilik bir grup Akabe mevkiinde İslamiyeti kabul edip biat etmişlerdir. Bu altı kişinin adı: 1)Esad bin Zürare, 2)Avf bin Haris, 3) Rafi bin Malik, 4)Kutbe bin Âmir, 5)Utbe bin Âmir, 6)Cabir bin Abdullah’tır. Bunların hepsi Hazrec kabilesindendir.

Bu altı kişinin, ilk defa Resulullah efendimizle tanışmasından sonra onlara; “Sizler, şimdiden sonra bana yardımcı ve destekleyici olur musunuz ki, ben de Allahü tealanın dinini halka tebliğ edeyim, duyurayım?” buyurdu. Bunlar da şöyle cevap verdiler: “Ey Allah’ın Resulü! Sizin de malumunuz olduğu gibi, Evs kabilesiyle eski zamandan beri aramızda çok harpler yaptık, hala bizim aramızdaki düşmanlık devam etmektedir. Evs ve Hazrec kabileleri bugün de eskisi gibi birbirlerine düşmandır. Sen bizim aramıza, bu hal dururken geldiğin takdirde biz sana yardım edemeyiz. Hele bu yıl bize izin ver, gidelim. Kabilelerimiz arasına varalım. Belki Hak teala aramızda sulh olmasını sağlar, senin bize yaptığın daveti, gidelim biz de onlara arz edelim. Umarız ki, Allahü teala hepimizi sana yardımcı eyler. Şöyle ki, Evs ve Hazrec kabileleri barışıp hep sana tabi olurlar. Dünyada senden başka izzetli hiçbir kimse olmaz. Hele bu yıl varıp gidelim, nice olur bir görelim. Gelecek hac mevsiminde de yine seninle buluşalım.”

Bunları söyledikten sona dönüp Medine’ye gittiler. Peygamberimizin bu haberini söylemedik bir ev bırakmadılar. Ertesi yıl olunca yine aynı yerde Resulullah efendimiz 12 kişiye rastgeldi. Beşi, geçen yıl gelenlerdendi. Cabir bin Abdullah gelememişti. Diğerinin isimleri siyer kitaplarında yazılıdır. Bu arada Peygamber efendimiz onlara Kur’an-ı kerim’i ve İslamiyeti öğretmek için Mus’ab bin Umeyr’i Medine’ye göndermişti. Onun nasihat ve daveti ile çok kişi Müslüman oldu. Kısa zamanda İslamiyet her eve girdi.

Üçüncü yıldaki Akabe görüşmesinde 70 kişiden fazla olan Medineli Müslümanlarla Peygamberimiz şöyle sözleşip, antlaştılar:

1. Bundan sonra kendi nefslerini, hatunlarını ve oğullarını her neden korurlarsa, Resulullah efendimizi de ondan koruyacaklar.

2. Her kim Resulullah efendimize düşmanlık ederse, ona karşı durup, kılıçla müdafaa edecekler.

3.Resulullah efendimizin yoluna karşı gelen Arap ve Acem ile harp edecekler.

Bu antlaşmaya, bundan sonra Müslüman olan Medinelilerin hepsi sadık kaldı. Böylece Resulullah’ın Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra Muhacir Müslümanlara en büyük yardımı ve desteği sağladılar. Mekkeli Muhacirlerle Medineli Ensar kardeşlik bağıyla öyle birbirlerine bağlandılar ki, Ensar ellerinde bulunan herşeyin yarısını Muhacir kardeşine verdi. Hatta babalarından kalan malların taksiminde onları da varis yapmaya razı oldular. Yalnız bu hususa izin verilmedi. Ensarın bu fedakarlığını Allahü teala Kur’an-ı kerim’de ve Resulullah efendimiz hadis-i şeriflerinde övmektedir.

Âyet-i kerimede mealen buyuruldu ki:

Önce Müslüman olanlardan, Muhacirlerin ve Ensarın önce gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allahü teala razıdır ve bunlar da Allahü tealadan razıdırlar. Allahü teala bunlar için, Cennetler hazırladı. Bu Cennetlerin altından nehirler akmaktadır. Bunlar Cennetlerde sonsuz olarak kalacaklardır. (Tevbe suresi: 100)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

Ensarı sevmek imandandır. Onlara buğz etmek münafıklık alametidir.

Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, siz Ensar cemaatı bana insanların en sevimlilerindensiniz.


2-)Kur'an-ı kerimde mealen buyruldu ki:

Önce müslüman olanlardan, Muhacirlerin ve Ensarın önce gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allahü teala razıdır ve bunlar da Allahü tealadan razıdırlar. Allahü teala, bunlar için, cennetler hazırladı. Bu cennetlerin altından nehirler akmaktadır. Bunlar cennetlerde sonsuz olarak kalacaklardır. (Tevbe suresi: 100)

Ensarı sevmek imandandır. Onlara buğz etmek münafıklık alametidir. (Hadis-i şerif-Mir'at-ı Kainat)

Allahü tealaya yemin ederim ki, siz Ensar cemaatı bana insanların en sevgililerindensiniz. (Hadis-i şerif-Mir'at-ı Kainat)

Ey Muhacirler! Size vasiyyetim şudur ki, Ensar'a iyilik ediniz! Onlar size iyilik etti. Evlerinde barındırdı. Geçinmeleri sıkıntılı olduğu halde, sizi kendilerinden üstün tuttular. Mallarına sizi ortak ettiler. Her kim Ensar üzerine hakim olursa, onları gözetsin, kusur edenleri olursa affetsin. (Hadis-i şerif-Kısas-ı Enbiya)

Ey Ensar! Sizin üstünlüğünüz hiç bir kabilede yoktur. Muhammed aleyhisselam on üç sene Mekke'de kavmini dine çağırdı. İçlerinden pek az kimse inandı. Fakat cihad edecek kadar olamadılar. Allahü teala sizi müslüman yapmakla şereflendirince, Resulü ile Eshabının korunmasını ve dini İslam'ın cihad ile kuvvetlenmesini ve yayılmasını nasib etti. Resul-i ekrem sizden razı olarak vefat etti. (Sa'd bin Ubade)


3-)İslam tarihinde, hicret sırasında, Hz.
Peygambere ve iMekke'den göç eden diğer Müslümanlara kucak açıp onları misafir
eden; beslenme ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesi

ve farklı bir ortamda
yeni bir yaşamın kurulabilmesinde onla­ra yardımcı olan, sahip oldukları hemen
herşeyi onlarla payla­şan Medine'li Müslümanların genel adı.


4-)ENSÂR



Mekke'den Medine'ye hicret ettikleri zaman (M. 622) Peygamber efendimiz (s.a.s.) ve muhacirlere kucak açıp tüm imkanlarıyla yardım eden Medineli müslümanlar.

Lugat itibarıyla ensar, yardımcılar demektir. Hz. Peygamber'e sağladıkları yardım dolayısıyla kendilerine ensaru'n-nebi (Peygamber'in yardımcıları) da denilir. Medineli müslümanlar için kullanılan bu tabir, aslında onların durumunu belirten bir vasıf iken sonradan bu kavmin, bu zümrenin adı haline gelip ıstılahlaşmış, bu sebeple de kelimenin tekili olan nasir (çok yardım eden) aynı mana için kullanılmamıştır. Ensardan tek bir şahsı ifade etmek üzere ensarı; ensara mensup kişiler için de bunun çoğulu olarak ensarivvun tabirleri kullanılır.

Ensar kelimesi Kur'an-ı Kerim'de Medineli müslümanlara delalet etmek üzere iki yerde geçmekte (et-Tövbe, 9/100, 117) ve kendilerinden övgüyle bahsedilmektedir: "İlk iman eden muhacirler ve ensar ile, iyilik yaparak onlara tabi olanlardan, Allah razı oldu. Onlar da Allah'tan razı oldular. Allah, onlar için altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Onlar, orada ebedi kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur" (et-Tövbe, 9/100).

Sahih hadis mecmualarında "Fadailü's-Sahabe", "Menakibü'l-Ensar" gibi baslıklar altında ensar'ın faziletine dair birçok sahih hadis toplanmıştır.

Ensar, Evs ve Hazrec olmak üzere Medineli iki kardeş kabileden oluşur. Bunlardan Hazrec kabilesinden altı kişilik bir heyet aralarında yıllar boyunca süren ve son defasında kaybettikleri muharebe ve düşmanlık dolayısıyla, Evs'e karşı Kureyşlilerin desteğini sağlamak maksadıyla Hz. Peygamber'in nübüvvetinin 11. senesinde Mekke'ye gelmiş, burada Peygamber Efendimizle karşılaşarak O'nun tebliğ ve irşadları neticesinde İslam'ı kabul etmiştir. Aralarındaki düşmanlığın bu hak din sayesinde ortadan kalkıp eskisi gibi tekrar kardeş haline gelecekleri ümidi ile Medine'ye dönüşlerinde İslam'ı Evs kabilesine de tebliğ eden Hazreçliler, kendilerine katılan Evs'lilerle birlikte nübüvvetin 12. ve 13. senelerinde Mekke'ye temsilciler gönderip Hz. Peygamber'le görüşmüşler, I. ve II. Akabe Bey'atleri'nde bulunmuşlardır. II. Akabe Bey'ati'nde, kendi memleketlerine hicret ettikleri takdirde Mekkeli müslümanlar ve Hz. Peygamber'i ve kendi canlarını, çoluk ve çocuklarını, mallarını korudukları gibi koruyup onlara yardım edeceklerine dair and içen Medineli müslümanlar, böylece hicrete ve İslam tarihinde yeni bir dönemin açılmasına, İslam Devleti'nin teşekkül etmesine vesile olmuşlardır.

Hz. Peygamber'in ve müslümanların Medine'ye hicret etmesi üzerine canlarını ve mallarını İslam'a adayıp Mekkeli müslümanlara gönülden kucak açan ve tüm imkanlarıyla yardım eden Evs'liler ve Hazrec'liler, bu gayretlerinin karşılığı olarak ensar veya ensaru'n-nebi ismine layık görüldüler. Gerçekten onların İslam'a ve müslümanlara yardımı her türlü takdirin, hatta tahminin üstünde idi: Dinleri uğruna mal ve mülklerini, ev ve barklarını, yurtlarını terkedip Medine'ye gelen muhacirun'a evlerini açmışlar, rızıklarına onları da ortak etmişlerdi. Hicretin ilk senesinde Peygamber Efendimiz, muhacirundan bir şahsı ensardan bir kişiyle birer birer kardeş ilan ettiği zaman ensar, muhacirunu Medine'deki evlerine, bağ ve bahçelerine, işlerine ortak etmişler, kan bağının da üstünde eşsiz bir kardeşlik ve dayanışma örneği göstermişlerdi: "Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içerisinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkarlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir" (el-Haşr, 59/9).

Hz. Peygamber hicretten önce Mekke'de müslümanlar arasında "kardeşlik" tesis etmeye başlamış; iman birliği ve eşitlik üzerine kurulu bu kardeşlik, Medine'de muhacirler ile ensar arasında ilk İslam toplumunun çekirdeğini oluşturmuştur. Akabe Bey'atlarıyla temeli atılan bu toplumun kurulmasında ensarın büyük bir rolü vardır. Mekke'den evlerini, eşyalarını bırakıp gelen muhacirlere kucak açarak, onları iskan ettiren, yiyeceklerini paylaşan, ensardır. Medine'de I. yılda teşkil edilen ilk İslam anayasasının 1. ve 2. maddelerinde; "Kureyşli ve Yesribli mü'minlerle bunlara tabi olanlar, onlara, sonradan katılanlar ve onlarla birlikte cihad edenler... İşte bunlar diğer insanlardan ayrı bir ümmet (toplum) teşkil ederler." ve 15. maddesinde "..Mü'minler diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin kardeşi durumundadırlar." denilmiştir (İbn Hişam, es-Sire, II, 147;M. Hamidullah, İslam Peygamberi, 1, 131).

Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre, Resulullah onun evinde Kureyş ile Ensar'dan doksan kişi arasında muahat* (kardeşlik) tesis etmiştir (Tecrid-i Sarih, VI I, 73, 1035). Mesela Ebu Bekir, Harice b. Zeyd ile; Ömer b. Hattab, Utba b. Malik ile; Ebu Ubeyde b. Cerrah, Sa'd b. Muaz ile ve Osman b. Affan da, Evs b. Sabit ile kardeşlik kurmuşlardı. Dikkat edilirse kardeşlikler arasında benzerlikler bulunduğu görülür. Mizaç, his, yapı itibarıyla birbirine benzeyenler kardeş olmuşlardı. Her türlü işte bu kardeşlik geçerliydi. Kardeş olanlar birbirlerinin velileriydiler. Hatta birçok hanımı olan ensar, bazı hanımlarını boşayıp bekar muhacirlerle evlendirmek istediler. Bütün Medine hurmalıklarına muhacirler ortak edilmişti.

Üseyd b. Hudayr'dan rivayet olunduğuna göre, ensardan birisi Resulullah'tan kendisini zekat amili veya bir beldeye vali tayin etmesini istemiş, Resulullah ise şöyle buyurmuştur: "Ey ensar cemaati, benden sonra yakında siz, (böyle dünya işlerinde) başkalarının size tercih edildiği zamana kavuşacaksınız. Bununla beraber yine siz sabrediniz. Nihayet, (kıyamet günü) kevser havuzunda bana mülaki olacaksınız" (Tecrid, X, 14-15 1526).

Allahu Teala'nın; "Onlardan (muhacirlerden) evvel (Medine 'yi yurt ve iman (evi) edinmiş olan kimseler (ensar) kendilerine hicret edenlere sevgi beslerler. Onlara (muhacirlere) verilen şeylerden dolayı göğüslerinde bir ihtiyaç (meyl, hased, hiddet) bulmazlar Kendilerinde fakr-u ihtiyaç olsa bile (onları) öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa işte muradlarına erenler onlardır" (el-Haşr, 59/9). Bu ayetin nüzul sebebi hakkında Buhan'de Ebu Hureyre'den şu rivayet vardır: "Resulullah'a açlıktan zayıf düşmüş birisi gelerek yardım istedi. Resulullah 'Su açı kim yemeğine ortak eder yahut konuklar?' dedi. Ensardan birisi kalkarak o kişiyi evine götürdü. Halbuki evinde çocukların yiyeceğinden başka bir şeyi yoktu. Yine de aç kalmış sahabiyi doyurdu ve karısıyla kendisi aç sabahladılar. Resulullah ona; 'Bu gece Allah sana güldü; karı-koca sizin güzel hareketinize hayret etti' buyurdu ve 'Ensar, kendilerinin fakr-u ihtiyacı olsa bile misafir ve muhacirleri nefslerine tercih ederler... ' ayetini okudu" (Tecrid, X, 16-17 1527)

Enes b. Malik rivayet ediyor: "Resulullah; 'Ensar benim cemaatimdir, sırdaşımdır, eminlerimdir" (Tecrid, X, 19 1528) ve İbn Abbas'tan rivayetle; Resulullah şöyle buyurdu:

"Ey muhacirler, sizden her kim bir iş basına geçerse ensar'ın iyilerinin hasenatını alsın, kötülerinin seyyiatını affetsin" (s. 20). Hz. Peygamber'i Medine'de misafir eden, evini, yiyeceğini, paylaşan, Ensardan Ebu Eyyub Halid b. Zeyd el-Ensari (r.a.)'dir (ö.52). Onun rivayetinden: Resulullah, "Ey Ensar topluluğu, Allahu Teala sizleri temizlik konusunda övmüştür. Sizler nasıl temizlik yaparsınız?" diye sormuş; onlar da, "Biz su ile taharetleniriz" demişler; Resulullah, "İşte temizlik budur. Size buna devam etmenizi tavsiye ederim '' buyurmuştur (İbn Mace, Tahare, 28, Hakim, Müstedrek, I, 155; Ahmed b. Hanbel,VI, 6). Resulullah'ın bahsettiği ayette Allah, "Orada temizlenmeyi seven erkekler vardır. Allah da temizlenenleri sever" (et-Tevbe, 9/108) buyurur. Yine Ebu Eyyub Resulullah'ın "La ilahe illallah " diyen hiçbir kimsenin cehenneme girmeyeceğini haber verdiğini söyler.

Ensar, Evs'iyle Hazrec'iyle İslam'a yardımda bunun da üstüne çıkarak dinleri uğruna canlarını ortaya koydular. Bedir gazvesi öncesinde düşmanla çarpışma konusunda Peygamber efendimiz (s.a.s.) ashabıyla durum müzakeresi yaparken ensarın hissiyatına tercüman olan Sa'd b. Muaz "Allah'a yemin olsun ki ey Allah'ın Resulü, bize şu denizi göstersen ve sen kendin dalsan biz de seninle beraber dalar, asla tereddüt göstermeyiz, bizden tek bir fert dahi bundan geri kalmaz..." diyordu (İbn Hişam, es-Siretü'n-Nebeviyye, Kahire 1955, I-II, 615). Uhud harbinde müslümanların müşrikler tarafından arkadan vurulduğu hengamede, Resulullah'ın etrafında pervane olarak O'nu korumaya çalışanların birçoğu ensardan idi.

Ensarın Resulullah'a olan sevgisi ve bağlılığı o derece büyüktü ki Peygamber efendimiz Mekke'yi fethettiği zaman ensar, Hz. Peygamberin eski yurdunda, kendi kavmi arasında kalmayı isteyebileceğini düşünerek O'ndan ayrılmanın üzüntü ve sıkıntısını kendi aralarında dile getirmişler; bundan haberdar olan Resul-i Ekrem, yaptığı bir konuşma ile ensarın endişelerini gidermiş, onların gönüllerine hem beraberce Medine'ye dönüş haberiyle, hem de taltifkar sözleriyle su serpmişti.

Huneyn ganimetlerinin dağıtımı sırasında Peygamber efendimizin, beytü'l-mal hissesinden bazı Kureyş ileri gelenlerine ve diğer kabile reislerine kalplerini İslam'a ısındırmak için bol ihsanlarda bulunurken kendilerine, ganimet hissesinden başka bir şey verilmemesi sebebiyle bazı ensar gençleri, bu ihsanlardan kendilerine de verilmesi arzusu ile sızlanmışlarsa da, Hz. Peygamber'in yaptığı bir konuşma, işin mahiyetini ortaya koymuş ve tüm ensar mensuplarının gözyaşı içinde Resulullah'tan özür dilemelerini sağlamıştı (bk. Cirane olayı).

Hz. Peygamber'in vefatından sonra, İslam'a yardımları sebebiyle Allah'ın ve Resulü'nün övgüsüne mazhar olmalarını ölçü alarak, ensarın büyük kabilesi Hazrec, aralarından reisleri Sa'd b. Ubade'yi halifeliğe aday göstermişti. Ancak müzakereler sonunda Hazreçliler de Hz. Ebu Bekir'in halifeliğe daha uygun olduğunu kabul ettiler ve gönül rızası ile ona bey'atta bulundular. Bu müzakereler sırasında orada bulunan muhacirun şöyle demişti: "Şayet emir (başkan) bizden olursa vezirler (bakanlar) da ensardan olacaktır. Biz, ensar hazır olmadıkça ve onlarla istişare etmedikçe hiçbir karar almayacağız" (Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Çev: Salih Tuğ, İstanbul 1980, II, 1178). Gerçekten ensar, daha sonraki dönemlerde hilafet makamına gelmemişse de devlet kademelerinde önemli görevler almış ve devlet idaresini yönlendirme vazifesini icra etmiştir.

Önde gelen ensar büyükleri arasında burada Es'ad b. Zürare, Sa'd b. Muaz, Üseyd b. Hudayr, Sa'd b. Ubade, Ebu Eyyub el-Ensarı, Ka'b b. Malik, Enes b. Malik isimlerini sayabiliriz.

Ensarın içinde münafıklar da vardı. Bedir gazvesinde 86 Muhacir, 61 Evsli, 170 Hazreçli hazır bulunmuştur (İbn Kayyım, Zadu'l-Mead, Cihad bölümü). Bedir zaferinden sonra İslami hareket daha da güçlenmiş, müslümanların görevleri artmıştı. Daha sonra görüldü ki Hazrec kabilesinden Abdullah b. Ubeyy, eğer Resulullah gelmemiş olsaydı Medineliler tarafından seçilecekti. Bu şahıs, müslüman görünüyor fakat kalben inanmıyordu. Ona "münafıkların reisi" deniyordu. Nihayet hicri 6. yılda Benu Mustalik gazvesinde, Abdullah b. Ubeyy'in bozgunculuğu ortaya çıktı. Bu seferde bir tartışma bahanesiyle Muhacirlerle ensar arasında kavga çıkmıştı. İbn Ubeyy, ensarı kışkırtarak, "Bu muhacirleri Mekke'den getirdiniz, mülkünüze ortak ettiniz, şimdi size rakip olup üzerinize egemen oluyorlar. Medine'ye varınca bunları şehirden atalım" dedi. Allahu Teala bunu şöyle zikreder: "Onlar öyle kimselerdir ki, 'Allah'ın Peygamber'i nezdinde bulunan kimseleri beslemeyin, ta ki dağılıp gitsinler!' diyorlardı. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, fakat o münafıklar anlamazlar. Onlar, 'Eğer Medine'ye dönersek, andolsun en şerefli ve kuvvetli olan(ımız) oradan en hakir(ve zayıf) olanı muhakkak çıkaracaktır' diyorlardı. Halbuki şeref ve kuvvet ve de galibiyet Allah'ındır, Peygamberinindir, mü'minlerindir, fakat münafıklar (bunu) bilmezler" (el-Münafıkun, 63/7-8). Abdullah b. Ubeyy, "Resulullah'a bir secde etmediğimiz kaldı" diye büyüklenerek özür dilemedi. Bir süre sonra hastalanıp öldü. Buhari ile Müslim'de, Cabir'in rivayetinde, bir sefer sırasında iki kişinin kavgaya tutuştuklarını, ikisinin de muhacir ve ensarı yardıma çağırdıklarını, ırkçılık (kabilecilik) yaptıklarını gören Resulullah'ın; "Nedir bu cahiliyet davası? Vazgeçin" dediği nakledilir. Hz. Ömer'in, İbn Ubeyy'in hemen boynunu vurmak istemesine de Rasulullah, "Peygamber ashabını öldürtüyor dedirtmem" diye engellediği kaynaklarda kaydedilir.

En son vefat eden sahabe Ensardan Enes b. Malik*tir (h. 92 veya 94). Üç bin altıyüz civarında hadis rivayet etmiştir

Ahmed ÖNKAL


5-)Hz. Muhammed'e hicret zamanında yardım eden Medineliler.


6-)Yardımcılar, koruyucular.


7-)1. yardımcılar, muavinler, müdafiler, koruyucular. 2. medine'ye hicretle mekkeli muhacirlere yardım eden, medineli müslümanlara verilen ad. kur'an-ı kerim'de çok geçen kelimelerden birisidir.


8-)(Nasır. C.) Yardımcılar. Müdafiler.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


  •          MNLA,"Tevhid ve Cihad"ve"Ensar ed-Din"hareketleriyle beraber Mart'taki askeri darbe sonrası oluşan iktidar boşluğu sebebiyle Mali'nin kuzey bölgelerini kontrol ediyor.
  • HEDEF TİMBUKTU Bu arada Fransız ve Mali orduları, UNESCO'nun dünya mirası listesinde bulunan Timbuktu şehrini aşırı İslamcı  Ensar ed-Din örgütünden almak için operasyona başladı.

Sizde içinde Ensar kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ensar kelimesi anlamı 693 defa okunmuştur. [237210] Ensar kelime anlamı, Ensar nedir, Ensar ne demek, Ensar sözlük anlamı

Paylaş