Faiz Nedir

Faiz Nedir ? Faiz Ne demek ?

1-)Alm. Zins (-en pl.) (m), Fr. Intére (m), İng. İnterest. Bir para alacaklısının, borçlusundan istediği ve ana paraya eklenmesi gereken para miktarı. Kazanç getirmesi için yatırılan bir paranın yıllık olarak önceden belli olan, ana paranın üzerindeki fazlalık. Klasik tanımıyla faiz, ödünç para alanın, aldığı parayı kullanmadan dolayı ödünç verene ödediği fazla bedeldir. Tarihin değişik devirlerinde, değişik şekilde uygulanan ve bütün dinlerce yasak edilen faiz, Avrupa’da 17. asırdan itibaren uygulanmaya başlamıştır. Sermaye, arz, talep dengesi esas alınarak çeşitli iktisatçılar, değişik fikirler ileri sürmüşlerdir. Modern iktisatın temelini atan John Keynes değişik bir görüş ile faizi izah etmiştir. Ona göre insanlar çeşitli sebeplerle ellerinde hazır para tutmak isterler. Elde hazır para tutmanın bazı avantajları vardır. İnsan elinde tuttuğu parayı başkasına verdiği zaman fedakarlıkta bulunur. Keynes’e göre, bu fedakarlığın bedeli ise faizdir.

Tabii ki, bu bedelin, kişileri ellerinde hazır para bulunmaktan caydırıcı seviyede olması gerekecektir. Böylece Keynes, faiz haddi ile elde para tutma arzusu arasında sıkı bir ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Elde para tutma arzusu, iktisatta “likidite tercihi” olarak anılmaktadır. Buna göre, likitide tercihi güçlenirse faiz haddi yükselecek, bu tercih zayıflarsa faiz haddi de düşme eğilimi gösterecektir.

Faizin çeşitli dinlerdeki durumu şöyledir:

Yahudilik: Burada ödünç vermenin esas gayesi, din kardeşine yardımdır. Bu da bedelsiz ve karşılıksız yapılmalıdır. Din kardeşliği, zaruret içinde olanlara yardım, fakirlere, yoksullara karşı duyulan merhamet, sevgi başlıca ödünç verme sebepleridir. Bundan dolayı zenginlerin yoksullara faizsiz ödünç vermeleri gerekir. Tevrat’ta, faizle ödünç vermenin yasaklığına dair hükümler vardır. Burada, “Kardeşin yoksul düşerse ona yardım et, faiz alma, kar alma.” ibareleri açıkça yazılıdır. Fakat bu açık hükümlere rağmen Yahudiliğin doğru olarak tatbik edildiği yıllar hariç hiçbir zaman faizden vazgeçilmemiştir. Bugün İsrail topluluğunda da milletlerarası ticaret ve bankacılık kuralları uygulanmaktadır.

Hıristiyanlık: Bütün ilahi dinlerde olduğu gibi Hıristiyanlıkta da faiz yasaktır. Îsa aleyhisselam havarilerine menfaat beklemeden borç vermelerini emrederdi. Îsa aleyhisselamın bildirdiği emirlerin tam olarak kitaplara geçmemesi veya bunların çok kısa zamanda ortadan kaldırılması ilahi emirlerin unutulmasına sebeb oldu. Kiliselerin bu hususta tutumları ise değişik oldu. Kilise papazları, alimler, ilk zamanlar faizle büyük bir mücadeleye girdiler. Faiz ve tefeciliği kesin olarak yasak ettiler. Bu zamanda faiz ve tefecilik ayrımı yapılmadı. Ortaçağda faizle ödünç verme kesinlikle yasak edildi. Zamanla bu mücadele gevşedi. Faizle ödünç verme klasik bir kural haline getirildi. On altıncı yüzyıldan itibaren bu yasak yavaş yavaş kalkmaya başladı. Bugün Hıristiyan alemi faizi kabul eder ve bütün işlemlerini bu esas üzerine oturtarak yürütür.

Roma hukukunda ise, M.Ö. 342 yılında bir kanun ile faiz yasaklanmıştı. Fakat bu yasak uzun zaman devam etmeyip, Roma Cumhuriyet devrinin sonunda fazla alınmaması için sınır konulmuştu. Roma hukukunda faiz, sermayenin bütünü üzerinden aylık hesaplanırdı. Yunanistan’da da ilk önceleri sınırlanmıyan faiz, bazı zamanlarda azami had ile belirlenmişti.

İslamiyet: Faizin azı da çoğu da yasak edilmiştir. Ödünç vermekte, rehinde ve alış-verişte, alıcıdan veya vericiden birinin ötekine karşılıksız olarak vermesi şart edilen mal, İslam dinince faiz kabul edilmektedir. Dünyada tek bozulmayan ilahi din olan İslamiyetin ana kaynaklarında; faizin ne olduğu, inananların bu afete bilerek veya bilmeyerek düşmemeleri için çok geniş olarak izah edilmiştir. Kur’an-ı kerimin birçok ayet-i kerimesinde bu yasak açıkça anlatılmaktadır. Nitekim Allahü teala Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:

Faiz yiyen kimseler, kendisini şeytan çarpmış olan nasıl kalkarsa, mezarlardan öylece kalkarlar. Bu halde olmaları, “Alış veriş aynen faiz gibidir.”, demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alış verişi helal ve faizi (ribayı) haram kılmıştır. Bundan böyle, kim kendisine Rabbinden bir öğüt gelip faiz yemekten sakınırsa, daha önceki faiz ona bağışlanır ve bundan sonra onun işi (af edilişi) Allah’a aittir. Kim de haram olan bu faizi helal diye yemeye dönerse, işte onlar Cehennemliktir. O ateşte ebedi (sonsuz) olarak kalacaklardır. (Bakara suresi: 273)

Allahü teala, faizle geleni mahv eder ve sadakaları (zekatları) verilen malı arttırır. (Bakara suresi: 276)

Ey iman edenler! Faiz yemeyin. (Âl-i İmran suresi: 130)

Yok eğer bu faizi terk etmezseniz, biliniz ki, Allah’a ve Peygamberine karşı harbe girmişsiniz. Eğer faiz almaktan tövbe ederseniz, ana paranız sizindir. Böylece ne zalim olursunuz, ne de zulme uğramış bulunursunuz. (Bakara suresi: 279)

Peygamber efendimiz bu hususla ilgili olarak buyurdular ki:

Hiçbir mal faizle artmaz ve hiçbir mal sadaka vermekle azalmaz.

Mirac gecesi, bir takım insanları bana gösterdiler, karınları ev gibi idi. İçleri yılan dolu olup, dışarıdan görünüyorlardı. Ey Cebrail bunlar kimlerdir, dedim. Faiz yiyenlerdir, dedi.

Karşılığında bir menfaat şart kılınan her türlü borç faizdir.


2-)Allahü teala, ayet-i kerimelerde mealen buyurdu ki:

Faiz yiyenler, kıyamet günü mezarlarından, sar'a hastası gibi perişan kalkacaklardır. (Bekara suresi: 275)

Allahü teala, faiz alan ve verenlerin mallarının hepsini yok eder. İzini, eserini de bırakmaz. Zekat verenlerin malını elbette artırır. (Bekara suresi: 276)

Receb'in ilk Cuma gecesini ihya edene (ibadetle geçirene), Allahü teala kabir azabı yapmaz. Dualarını kabul eder. Yalnız yedi kimseyi affetmez ve dualarını kabul etmez: Faiz alan veya veren, müslümanları aşağı gören, anasına-babasına eziyet eden, karşı gelen çocuk, müslüman olan ve dinin emirlerine uyan kocasını dinlemeyen kadın, şarkı ve çalgıcılığı san'at edinenler, livata ve zina edenler, beş vakit namazı kılmayanlar. (Hadis-i şerif-Riyad-ün-Nasihin)

Daha fazlasını ödemesi şartı ile ödünç vermek faizdir. Yani böyle olan sözleşme haramdır. Haram anlaşma ile ele geçen malın hepsi haram olur. Mesela on iki kile ödemesi şartı ile, on kile buğday ödünç verilse, alınan on iki kilenin hepsi haram olur. Faiz ile ödünç vermek ve almak haram olduğu Kur'an-ı kerimde açık olarak bildirilmiştir... (İmam-ı Rabbani)

İsrafın yani malı, dinin uygun görmediği yerlere dağıtmanın kötülüğünü gösteren delillerden biri de, faizin haram olmasıdır. Faiz alıp vermek büyük günahtır. Faizin haram olmasının sebebi, insanların malını alış-veriş yaparken ziyan olmaktan korumaktır. (İmam-ı Birgivi)

Son nefeste imansız gitmeye sebeb olan şeylerden biri de, faiz alıp vermektir. (Hamza Efendi)

Faiz, yalnız İslamiyet'te değil, semavi dinlerin yani daha önce gönderilen hak dinlerin hepsinde haram idi. Faizin azı da çoğu da haramdır. En büyük günahlardandır. (Muhammed Rebhami)

Her menfaat getiren borç faizdir. (Alaeddin Haskefi)


3-)(Interest) 1. Kapitalist öğretiye göre üretim
faktörlerin­den biri olan sermayenin fiyatı; sermayeyi belirli bir dönemde
kullanmanın bedeli. Paranın fiyatı.

2. Riba.
Hiçbir şey karşılı­ğında alınıp verilen birşey, her türlü emeksiz kazanç; alın
teri harcamadan elde edilen fazlalık.

3.
Borç-alacak ilişkisinde borçlunun, vadesi dolan borcunu ödeyememesi durumunda
sürenin uzatılmasına karşılık ödemeyi taahhüt ettiği fazlalık.

4.
Bankaların tasarruf sahiplerinden vadesiz olarak veya belirli vadelerle
topladığı paralar karşılığında vade sonunda ana pa­raya ek olarak ödemeyi
garanti ettiği miktar.

5.
Alış-verişte risk unsuruna yer vermeyip, her hal-ü karda kullanılan serma­ye
karşılığında belirli bir fazlalığın Önceden garanti edilmesi, bu ilişkinin
ortaya çıkardığı fazlalık.

6. Marksist
iktisat kuramı­na göre, paranın fiyatı gibi görünen, ancak gerçekte üretim
alanında gerçekleşen bir artı değer parçasından başka bir şey olmayan fazlalık;
artı değerin değişikliğe uğramış şekli.


4-)İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kar, getiri, ürem, nema.


5-)Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli.


6-)Üretim faktörlerinden sermayenin getirisi.


7-)Fon istem ve sunumunun karşılaşması sonucu oluşmuş fon fiyatı.


8-)Başarı kazanan.


9-)Taşan, coşan.


10-)fevz bulan, muradına ulaşan, başarı kazanan. kur'an'da müslümanları vasfetme sadedinde birçok yerde geçmektedir


11-)Ödünç verilen para için alınan ve şer'an haram olan kar. Faizin iş hayatındaki manası, "sen çalış, ben yiyeyim"dir. Küçük tasarruf sahiplerinin paraları bankalarda toplanıp, büyük yekunlere ulaşır. Banka bu parayı aldığından daha büyük faizle iş sahiplerine kredi olarak verir. İstihsal edilen (üretilen) malların fiatına masraf olarak bu faiz eklenir. Böylece malların fiatı faiz yüzünden %50 civarında veya daha fazla artar. Bu malı satın alanlar, ödedikleri fiatla birlikte vaktiyle yatırımcının ödediği faizi kendileri ödemiş olurlar. Böylece tasarruf sahipleri bankadan aldıkları faizden çok daha fazlasını bu malı satın almakla geri ödemiş olurlar. Ayrıca fiatların yükselmesiyle dar gelirlilerin haklarına tecavüz etmiş olurlar. Çalışmadan para alıp vermekle zenginleşen bir zümrenin türemesine de sebep olurlar. İslam, faizi haram kılmakla bu haksızlıkları önler. (Bak: Riba)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
İnterest.
İngilizcesi İngilizce
İncome return.
İngilizcesi İngilizce
Obligation.

  • Gecelik Faiz de yüzde 6.

Sizde içinde Faiz kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Faiz kelimesi anlamı 653 defa okunmuştur. [237331] Faiz kelime anlamı, Faiz nedir, Faiz ne demek, Faiz sözlük anlamı

Paylaş