Fakih Nedir

Fakih Nedir ? Fakih Ne demek ?

1-)2. Müctehid. Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkca bildirilmemiş olan hükümleri, açık ve geniş olarak bildirilenlere benzeterek meydana çıkarabilen derin alim. İctihad derecesine varmış alim.

Allahü teala bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakih yapar. (Hadis-i şerif-Buhari)

Bir kimse fakih olursa, Allahü teala, onun özlediği şeyleri ve rızkını ummadığı yerlerden gönderir. (Hadis-i şerif-İhya)

Şeytana karşı bir fakih bin abidden (çok ibadet edenden) daha kuvvetlidir. (Hadis-i şerif-Hilye)

Fakihlerin başı İmam-ı A'zam'dır ve fıkhın dörtte üçü ona aittir. (İbn-i Âbidin)


2-)FAKÎH



Bir şey bilen, fıkıh ilmine sahip olan kimse, fıkıh alimi, İslam hukukçusu. Çoğulu fukaha'dır. Bu kelime fıkıh usulü ilminde müctehid* anlamına gelmektedir. Müctehid, şer'i hükümleri delillerinden çıkarma yetkisi ve ilmine sahip olan kimsedir. Müctehid olmayan bir fakihe, diğer müctehidlerin söz ve fetvalarını nakil ve hikaye etmesi sebebiyle mecazen müfti, sorulan İslami bir meseleye fakih bir kimsenin verdiği cevaba ise fetva denir. Fetva, ictihada göre daha özel bir anlam taşır. Çünkü ictihad; herhangi bir soru sorulsun veya sorulmasın fıkhı hükümleri kaynaklarından çıkarmaktır. Gerçek fetva, ictihad şartları ile birlikte, diğer şartları da kendinde toplayan müctehid tarafından verilir.

Kur'an ve sünnette açık seçik hükme bağlanan konularla, İslam hukukçularının ittifakı (icmaı) ile çözümlenen meselelerde ictihada ihtiyaç olmaz. Bunun dışında kalan fer'i amel; problemler istihsan, maslahat, örf, adet, zerayi' * eski şeriatler gibi tali delillere dayanılarak çözümlenir ki, iste ictihad ve fetva daha çok bu alanda cereyan eder. İslam hukukunda şura heyetinin teşri' faaliyeti de bu fer'i meseleler üzerinde cereyan edebilir. İnsanlar arasındaki anlaşmazlıkları Kur'an ve sünnetten alınan şer'i hükümlere göre çözümleme faaliyetine ise "kaza" denir. Kaza işini yürütene kadı (hakim) adı verilir.

İslam'da teşriin kaynağı Allah ve Resuludür. Hz. Muhammed, icra ve kaza (yargı) işini de bizzat yürütüyordu. Ancak İslam Devleti'nin sınırları genişleyince çevreye gönderilen valiler (emirler), o beldede icra ve yargı yetkisine, hatta kitap ve sünnette çözümü bulunmayan meselelerde ictihad yetkisine sahip kılınmışlardı. Hz. Muhammed tarafından Muaz b. Cebel'in Yemen'e hem vali, hem hakim ve hem de ictihadla yetkili olarak gönderilmesi buna örnek gösterilebilir (bkz. en-Nisa, 4/65; Ahmed b. Hanbel, V, 230, 236, 242; Tirmizi, III, 616; İmam s-Safı, el-Ümm, VII, 273).

Arapça'yı iyi bilmeleri Hz. Peygamber'le beraberlikleri sayesinde Allah ve Resulu'nün maksadını çok iyi anlamaları sebebiyle sahabe neslinden müctehid fakihlerin sayısı bir hayli çoktur. Ancak kendilerinden hüküm ve fetva nakledilen müctehid sahabe sayısı yüz otuz kadardır. Bunlardan yedi tanesinin fetvaları birer kitap olacak kadar çoktur. Bunlara el-Fukahau's-Seb'a* denir ki bu yedi fakih şunlardır: Ömer b. el Hattab (ö.44/664), Ali b. Ebı Talib (ö.60/680), Hz. Âişe, Zeyd b. Sabit (ö.45/665), Abdullah b. Mes'ud (ö.32/652), Abdullah b. Abbas (ö.68/687) ve Abdullah b. Ömer (ö.73/692).

Medine'de sahabenin elinde yetişen yedi meşhur, tabiin devri fakihleri de şunlardır: Said b. el-Müseyyeb (ö.94/713), Urve b. ez-Zübeyr (ö.94/713), el-Kasım b. Muhammed (ö.106/724), Ebu Bekir b. Abdirrahman (ö.94/713), Ubeydullah b. Abdillah (ö.98/716), Süleyman b. Yesar (ö.107/725), Harice b. Zeyd b. Sabit (ö.99/717).

Gerek sahabe ve gerekse tabiiler devrinde yetişen bazı fakihler çeşitli konulardaki fetva ve ictihadlarıyla birer fıkıh ekolü (mezhep) çığırı açacak güçte idiler. Hz. Âişe, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes'ud ve benzerleri böyleydi. Tabiılerden Medineli yedi fakih ve Nafi' (ö.117/735) Kufe'den Alkame b. Kays (ö.62/682), İbrahim en-Nehai (ö.96/714) Hammad b. Ebı Süleyman (ö.120/738) Basra'dan, el-Hasanü'l-Basri (ö.I 10/728) bunlar arasında sayılabilir.

Abbasilerin (750-1258 M.), ilk 200 yıllık devresi, fıkhın tedvin edildiği, geliştiği ve büyük İmam ve müctehidlerin yetiştiği devredir. Bu dönemde bazı fakihler görüşlerini tedvin etmiş ve onların görüş ve ictihadları başkalarınca taklid edilmeye başlanmıştır. Bunlar şu fakihlerdir: Mekke'de, Süfyan b. Uyeyne (ö.198/813); Medine'de, Malik b. Enes (ö.179/795); Basra'da, el-Hasenü'l-Basri (ö.110/728); Kufe'de, Ebu Hanife (ö.150/767) ve Süfyan es-Sevri (ö.161/778); Şam'da, el-Evzai (ö.176/792); Mısır'da, es-Şafii (ö.204/819) ve el-Leys b. Sa'd (ö.175/791); Nişabur'da, İshak b. Rahuye (ö.238/852); Bağdat'ta, Ahmed b. Hanbel (ö.241/855), Davud ez-Zahiri (ö.270/883) ve ibn Cefir et Taberi (ö . 3 10/922) . Bunların herbirinin farklı ictihad sistem ve metodları ve bunlarla varılmış reyleri vardır. Bunların çoğu tabileri kalmadığı, İslam hukukunu bir bütünlük içinde, bir hukuk sistemi olarak ortaya koyamadıkları veya Zahirilerde olduğu gibi kıyası redd ettikleri ve diğer mezheplere karşı şiddetli davrandıkları için tarihe karıştılar.

Ancak İmam Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Malik ve İmam Ahmed b. Hanbel'e nisbet edilen mezhepler varlığını sürdürdü ve büyük halk kitlelerinin kabulüne mazhar oldu. Diğer yandan bazı Şia kollarıyla, mutedil Haria mezhepleri de varlığını sürdürdüler. Bahsi geçen bu mezheplerin büyük. fakihlerinden bazıları şunlardır:

a) Ebu Hanife Numan b. Sabit* H. 80 yılında Kufe'de doğdu. Hanefi mezhebinin kurucusudur. H. 150'de Bağdat'ta vefat etti. Seçkin alimlerin çoğundan hadis ve fıkıh ilmini aldı. Hocası Hammad Ebi Süleyman'dan on sekiz yıl süreyle özel anlamda ders okuyarak fıkıh ilminde uzmanlaştı. Onun ilmi, hocası Hammad vasıtasıyla İbrahim en-Nehai (ö.95/714), Alkame (ö.62/681) ve Esved (ö.95/714) yoluyla, Abdullah b. Mes'ud (ö.32/652), Hz. Ali (ö.40/660) ve Hz. Ömer (ö.23/643) gibi sahabe müctehidlerine dayanır. Birçok öğrenci yetiştirmiştir. İçlerinde ictihad yapacak güçte olanlar vardır. Dört tanesi meşhurdur. Ebu Yusuf Ya'kub b. İbrahim el-Kufi (ö.182/798), Harun er-Reşid devrinde baş kadı olmuştur. Hanefi mezhebi esaslarının tedvininde ve dünyaya yayılmasında onun payı büyüktür. Muhammed b. él-Hasen es-Seybani (ö.189/805) ilk ilmini Ebu Hanife'den aldı; Ebu Yusuf'tan eksiklerini tamamladı; Hanifi'lerin en güvenilir ilk kaynak eserleri olan Zahiru'r-Rivaye kitaplarını kaleme aldı. Ebu'l-Huzeyl Züfer b. el-Huzeyl b. Kays (ö.158/775) İsfahan'da doğdu. Basra'da vefat etti. Aynı zamanda hadis bilginiydi. Sonra re'y ictihadında üstün oldu. Kıyası başarıyla uygulardı. Mutlak müctehittir. el-Hasen b. Ziyad el-Lü'lüi (ö.184/800) önce Ebu Hanife'nin, daha sonra Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'in öğrencisi oldu. Hadis ve Ebu Hanife'nin görüşlerini rivayetle tanırdı. Ancak onun rivayeti İmam Muhammed'e ait olan Zahiru'r-Rivaye kitaplarının dışında kalır.

b) Malik b. Enes*, H. 93'te Medine'de doğdu ve 179'da orada vefat etti. Maliki mezhebinin kurucusudur. Hadis ve fıkıhta önder idi. el-Muvatta' isimli kitabı hem hadis hem de fıkıh eseridir. İctihad metodunda; sünneti, Medinelilerin uygulamasını, mesalih-i mürsele*yi, senedi sağlam olduğu takdirde sahabeye ait sözleri ve istihsanı delil olarak kullanması en dikkati çeken özelliklerdir. Meşhur öğrencileri şunlardır: Abdurrahman b. el-Kasım (ö.132/749), Malik'ten yirmi yıl süreyle fıkıh okudu; el-Leys b. Sa'd dan (ö.175/791) ilim aldı, Maliki mezhebinin meşhur el-Müdevvene isimli eserini nakletti. Bu eseri Sahnun (ö.240 H.) O'ndan alarak, fıkıh tertibi üzere düzenledi. Yahya b. Yahya el-Leysi (ö.234/849), Maliki mezhebini Endülüs'te yayan bir hukukçudur. Eşheb b. Abdülaziz (ö.204/819), Malik ve el-Leys'in yanında fıkıh ilminde uzmanlaştı. İbnü'l-Kasım'dan sonra Mısır'da fıkhın önderi oldu. İçinde İmam Malik'in fıkhının nakledildiği yine el-Müdevvene adlı bir eser yazdı. Buna Müdevvenhetü Eşheb denir. Ali b. Ziyad (ö.184/800), Afrika'nın fakihi idi. Abdülmelik b. el-Macişun (ö.213/828), kendi devrinde Medine'nin müftisi sayılıyordu. Hatta el-Muvatta'ı İmam Malik'ten önce onun yazdığı nakledilir.

c) İmam Şafii* (ö.204/819) Ebu Abdillah Muhammed b. İdris el-Keruşi el-Haşimi. Hz. Peygamber'in dördüncü dedesi Abdi Menaf'ın dokuzuncu göbekten torunudur. Filistin'deki Gazze'de H. 150 tarihinde doğdu, 204'de Mısır'da vefat etti ve oraya defnedildi. Küçük yaşta Kur'an'ı hıfzetti. Mekke'de badiyede oturan ve çok fasih arapça konuşan Huzeyl kabilesi içinde şiir ve edebiyat sanatlarını öğrendi. Mekke, Medine ve Irak'ın önde gelen bilginlerinden ilim aldı. İmam Malik'ten Muvatta'ı dinledi ve dokuz gecede onu ezberledi. Süfyan b. Uyeyne'den (ö.198/813) hadis rivayet etti. Şafii mezhebinin kurucusudur. er-Rısale, el-Hucce ve el-Ümm adlı eserleri vardır. Onun öğrencisi ve müntesibi olan alimlerden bazıları şunlardır: Yusuf b. Yahya el-Buveyti (ö.231/845), el-Hasen b. Muhammed ez-Za'ferani (ö.260/874), İbrahim b. Yahya el-Müzeni (ö.264/877), er-Rabi' b. Süleyman (ö.270/883), Yunus b. Abdi'l-A'la (ö.264/877).

d) Ahmed b. Hanbel * eş-Şeyban;. Hanbel; mezhebinin kurucusudur. H. 164 yılında Bağdat'ta doğdu, orada yetişti ve 241/855'te vefat etti. Özellikle hadis ilmi için Kufe, Basra, Mekke, Medine, Şam, Yemen ve el-Cezire'yi dolaşmış, uzun süre İmam Şafii'nin öğrencisi olmuştur. Buhari, Müslim ve hadiste onların tabakasında bulunan kimseler ondan hadis rivayet ettiler. O, fıkıh konusunda herhangi bir kitap telif etmedi. Öğrenci ve arkadaşları onun mezhebini, söz, fiil ve sorulara verdiği cevaplardan aldılar. el-Müsned adlı bir eseri vardır ki, kırk bin hadis ihtiva eder. Ahmed b. Hanbel'e talebelik yapan ve onun ilmini yayan alimlerden bazıları şunlardır: Salih b. Ahmed b. Hanbel (ö.266 H.), İbn Hanbel'in en büyük oğludur. Fıkıh ve hadis ilmini babasından ve zamanının diğer bilginlerinden aldı. Babasının fıkıhla ilgili görüşlerini nakletmiştir. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (ö.290 H.) İbn Hanbel'in diğer oğludur. Daha çok hadis rivayetiyle meşgul olmuştur. Ebu Bekir el-Ersem (ö.273 H.), Ahmed b. Muhammed b. el-Haccac (ö.274 H.) ile İbrahim b. İshak el-Harb; (ö.285 H.) diğer öğrencileridir. (bkz. el-Mekki, Menakıbu'l-İmam Ebı Hanife, Haydarabad 1903, I, 74-78; Zehebi, Menakıb, nşr. el-Kevseri, Daru'l-Kitabi'l Arabi (ty), s.20-21; İbnü'l-Kayyim, İ'lamu'l-Muvakkıin, nşr. M.M. Abdülhamid, Mısır 1955, I, 25, 77, 227 İbn Hazm, el-ahkam, nşr. A. M. Şakir, Mısır (ty), 929; Katip Çelebi, Keşfüz-zünun, s.1515, 1619; el-Hudari, Tarihu't-Teşrii'l-İslami. H. Hatiboğlu s.244 vd; ez-Zuhayli el-Fıkhü'l-İslami ve Edilletüh, Dimaşk 1985, 1, 27 vd.; Hamdi Döndüren Delilleriyle İslam Hukuku, İstanbul 1983, s.70 vd.).

e) Davud b. Ali ez-Zahiri (ö.270/883)H. 202'de Kufe'de doğdu ve Bağdat'ta vefat etti. Zahir; mezhebinin kurucusudur. İbn Hazm el-Endülasi (ö.456/1063) daha sonra bu mezhebi devam ettirdi. İbn Hazm'ın en önemli eserleri fıkıhta el-Muhalla ile fıkıh usulü sahasındaki el-İhkam fi Usuli'l-Ahkam'dır. Zahiriye mezhebinin esası; kitap ve sünnetin açık anlamı ile amel etmek, ayet, hadis olmayan konuda yalnız sahabenin icmamı almak, nass ve icma bulunmayınca da istishab deliliyle amel etmektir. İstishab; her şeyin aslının mübah oluşu demektir.

f) Zeyd b. Al; Zeyne'l-Âbidin (ö.122/740), Zeydiye mezhebinin kurucusudur. Kur'an ilimleri, kıraat ve fıkıh konularında derinleşti. Fıkıhta el-Mecmu adlı eseri en eski müdevven eserdir. İtalya'da basılmış, Şerefuddin el-Hüseyn b. el-Haymi (ö.1221 H.) tarafından dört cilt halinde şerh edilmiştir. Şerhin adı; er-Ravdu'n-Nadır Şerhu Mecmul'i-Fıkhı'l-Kebir'dir. İmam Zeyd'in 15 kadar eseri vardır. Hadiste, el-Mecmu' bunlardandır. Zeyd, Hz. Ali'yi diğer sahabelerden üstün sayıyordu. Hz. Ebu Bekir ve Ömer'in hilafetini kabul etmişti. Zalim idarecilere başkaldırmayı gerekli görür, Hz. Ebu Bekir ve Ömer'i hilafetlerinden ötürü suçlayanlara karşı çıkardı.

Muhammed b. el- Hasen b. Ferruh el-Kummi (ö.290/903), fıkıhta İmamiye mezhebinin kurucusudur. İmamiye, oniki masum imamın imametine inanır. Bunların ilki Ebu'l-Hasen Alı el-Murteza, sonuncuları ise Muhammed el-Mehdi'dir. el-Mehdi'nin gizlendiğine ve mevcut İmam olduğuna inanılır. İbn Ferruh İran'da İmamiyye Şiasını "Beşairu'd-Derecat fi Ulumi Âli Muhammed ve Ma hassahümüllah bihi" adlı eseriyle kurdu. Musa Kazım'ın (ö.183/799), ''el-Helal ve'l-Haram" adlı eseri daha önce yazılmıştı. Alı Rıza'nın "Fıkhu'r-Rıza"sı, el-Küleyni'nin (ö.328/940) "el-Kaf fi İlmi'd-Dın" eseri İmamiyye'nin önemli kaynaklarındandır. Bu sonuncu eserde ehl-i beyt vasıtasıyla rivayet edilen 16099 hadis bulunur. (ez-Zühayli, a.g.e., I, 42-44).

Hamdi DÖNDÜREN


3-)Fıkıh bilgini.


4-)Anlayışlı, zeki (kimse).


5-)l. bir şey bilen yahut anlayan kimse. 2. fıkıh ilminde üstad. islam hukuk bilgini.


6-)(Fakihe) Yaş meyve, yemiş, yaş hurma ağacı.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Scribe.

  • Çalışma Bakanı Adil Fakih bu amaçlara ülke çapında mağazalara bir ay süre tanındığını açıkladı.

Sizde içinde Fakih kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Fakih kelimesi anlamı 244 defa okunmuştur. [246043] Fakih kelime anlamı, Fakih nedir, Fakih ne demek, Fakih sözlük anlamı

Paylaş