Haber Nedir

Haber Nedir ? Haber Ne demek ?

1-)HABER



Birşey veya konu hakkında aktarılan bilgi. Çoğulu "ahbar" gelir. Kur'an-ı Kerim'de, Tebük seferine çeşitli bahanelerle katılmayanlar hakkında inen şu ayette sözkonusu kelime çoğul olarak geçmektedir: "Münafıklar (savaştan) döndüğünüz vakit sizden özür dilerler. De ki, özür dilemeyin! Size asla inanmayacağız. Allah bize haberlerinizi açıkça bildirmiştir." (et-Tevbe, 9/94). Nitekim Allah'ın sıfatlarından olan ve herşeyden haberdar olan manasına gelen "Habir" sıfatı da aynı kökten gelir.

Hadis ıstılahı olarak haber kelimesi birkaç manada kullanılmıştır. En yaygın ve kabul gören tanımı;"hadis" terimiyle eş anlamlı olarak kullanılmış ve Hz. Peygamber'in hadislerine "haber" denmiştir. Bu tarif özellikle Horasan hadisçilerinin tarifinden biraz farklı olup, onlar, sahabe ve tabiinden gelen rivayetlere "eser" ismini vererek iki kelime arasında ayırım yapmışlardır (İbn Hacer, Nühbetü'l-Fiker, İstanbul 1327, s. 4; Suyuti, Tedribü'r-Ravi,Beyrut 1405/1985, II. 23). Fakat yukarıda da belirtildiği gibi, bu iki terimi, birbirine benzeyen luğat manasının yanında, ravilerin bizzat Hz. Peygamber (s.a.s)e ulaşan hadisleri (merfu) nakletmekle yetinmeyerek, ayrıca sahabeye dayanan (mevkuf) ve tabiin'e varan (maktu') nakillerle de meşgul olduklarını göz önüne alarak, hadisçilerin büyük çoğunluğu, her türlü rivayeti ihbar manasında kullanmışlardır. Bu duruma göre "hadis"e, "haber"; "haber"e de "hadis" demekte bir sakınca yoktur (Subhi es-Salih, Hadis İlimleri, trc. M. Yaşar Kandemir, Ankara 1986, s. 7).

Buna karşılık hadis ile haberi farklı manada kullananlar da olmuştur: Bunlara göre de, "hadis" sadece Hz. Peygamber'e ait "merfu"' rivayetleri; "haber" ise Hz. Peygamber'in' hadisleri dışındaki (mevkuf ve maktu') rivayetleri ifade eder. Bunun içindir ki, hadisle meşgul olanlara "muhaddis" dendiği halde, tarih, hikaye veya kıssa ile uğraşanlara "ihbari" denmiştir. Bu izahların yanında "iki kelime arasında umum, husus, mutlak farkı vardır. Her hadis haberdir; Fakat her haber hadis değildir" şeklinde izah edenler de vardır (İbn Hacer, a.g.e. s. 4). Buna mukabil "Sadece sahabe ve tabiinin sözlerine eser denmesi doğru değildir; zira mevkuf ve makru "haberler içinde merfu sayılan rivayetler vardır" gerekçesi ile bu ayrıma karşı çıkanlar vardır (Suphi es-Salih, a.g.e s. 7),

Genel olarak haberleri ikiye ayıran usul ve kelam alimleri, bunlardan birincisine "mütevatir" ikincisine ise "ahad" haberler ismini vermişlerdir. Haberlerin bu şekildeki taksimi, o haberlerin rivayet şekline ve ravilerine göre yapılmıştır.

Mütevatir Haberler: Mütevatir kelimesi, arkası kesilmeksizin, birbiri peşi sıra gelmek, birini takib etmek manasına gelen "tevatür" fiilinin ism-i failidir. Arapça'da "vetertil'l-Kütübe" dendiği zaman, "birbiri arkasına mektup gönderdim" manası kasdedilir. Fakat bu gönderme işinde biraz fasıla veya fetret olduğu da kesindir. Yani "mütevatir" kelimesi, sürekliliği veya hiç kesintisizliği ifade eden "muvasele" veya "müdareke" kelimelerinden bu yönüyle ayrılır. Mesela "vetere's-savme" denildiğinde, bu orucun gün aşırı veya iki günde... bir tutulduğu anlaşılır. Nitekim Allah (c.c), "Sonra birbiri arkasına peygamberlerimizi gönderdik" (el -Mü'minin, 23/44) ayetinde, peygamberlerini arka arkaya gönderdiğini bildirmiş ve kelime olarak da mütevatir kelimesinin diğer bir türevi olan "tetra"yı zikretmiştir. Buradan da anlaşıldığı gibi, bu kelime "arka arkasına gelmek" manasına gelirse de, ayetteki ifade edilen peygamberlerin gönderilişi gibi; arada fasılaların da olduğunu anlatır (el-Cezairi, Tahir b. Salih, Tevcihü'n-Nazar, ila Usuli'l-Eser, Beyrut s. 33-34; Firuzabadi, Besairu Zevi't-Temyiz fi Letaifi Kitabi'l-Aziz, Beyrut, ty. V.157).

Hadis ıstılahı olarak mütevatir kelimesi, hemen hemen tüm usul kitaplarında şöyle tarif edilir: "Yalan üzere birleşmeleri aklen ve adeten mümkün olamayacak kadar çok kimsenin; senedinin başından sonuna kadar birbirinden rivayet ettikleri hadis" (el-Cezairi, a.g.e., s. 33; Accac, Muhammed el-Hatib, Usulü'l-Hadis, Beyrut 1401 / 1981, s. 301; Koçyiğit, Hadis Usulü, s. 87 ; Aliyyü'l Kari, Şürhu Nuhbetu'l-Fiker, İstanbul 1927, s. 23 vd...). Bu tariften de anlaşıldığı gibi, bir hadisin mütevatir olabilmesi için, öncelikle, kalabalık bir cemaat tarafından nakledilmiş olması gerekir. Bu kalabalığın sayısı hakkında belli bir rakam vermek esasen mümkün değildir. Zira haberin rivayetinde herhangi bir kasıt olmaksızın, sayısı belli olmayanların ittifak etmeleri veya yalan üzerinde birleşme ihtimali de olmaması sebebiyle bu sayıyı tesbite çalışmak da gerekmez. Her ne kadar bazıları Kur'an-ı Kerim'den delil getirdikleri bazı ayetlerden hareketle, bu sayının dört, beş, yedi, on, on iki, kırk, yetmiş... Ve daha fazla olması gerektiğini söylemişlerse de, sözü edilen ayetlerin konu ile alakasını kurmak ve mütevatir habere delil olarak getirmek oldukça güçtür (Alüyyü'l-Kari, a.g.e., s. 22; el-Cezairi, a.g.e., s. 39 vd.).

Tarifte sözü edilen konulardan biri olan mezkur kalabalığın kasıtlı veya kasıtsız yalan üzerinde birleşmelerinin mümkün olmaması keyfiyeti de, delillerin veya karinelerin delaleti ile anlaşılır (el-Cezairi, a.g.e., s. 34). Ayrıca haberi nakledenlerin sayısı her devirde veya her kuşakta azalmamalı; hatta artarak devam etmelidir. Diğer önemli bir konu da, bu haberi nakledenlerin görme ve işitme fiillerine dayanan cinsten (mahsus) olmalıdır. Mesela adaletin güzel; zulmün ise çirkin olduğu mütevatir haber konusuna girmez. Çünkü' bu bilgiler görme veya işitme fiili ile bilinmezler (el-Cezairi, a.g.e., aynı yer).

Bu şartları taşıyan mütevatir haber "ilm-i zaruri" ifade eder; onu işiten için red ve inkarı mümkün olmayan, aksine tasdik ve kabulü zorunlu olan bilgi olur. Şayet bu bilgi akide ile, alakalı ise ona inanmayı; amele taalluk ediyorsa, onunla amel etmeyi gerektirir. Bu şartları taşıyan hadislere de mütevatir hadis denir. Bu tür haberler görme (ayan) menzilesindedir (el-Accac, a.g.e., s. 301) ve kendi nefsinde ilim ifade eder.

Bu şartları taşıyan mütevatir hadis, hadis usulünün inceleme konuları dışındadır. Çünkü hadis usulü bir nevi isnad ilmidir. Halbuki mütevatir hadiste sened aranmaz (el-Accac, a.g.e., s. 302).

Kavli ve ameli sünnetlerden bir kısmı tevatür derecesindedir. Fakat bazılarına göre, Kur'an-ı Kerim tevatüren sabit olduğu halde, sünnet ve icma hem tevatür hem de ahad yolla sabit olmuştur. Ancak gerek sünnetten ve gerekse icmadan mütevatir derecesinde olanlar oldukça azdir. Hatta sünnette sadece mana yönünden mütevatir durumunda olanlar vardır. Mesela beş vakit namaz, rekatlarının sayısı bu kabil sünnetlerdendir. Bazı alimler bu şekilde mütevatir sünnetin oldukça az olduğunu iddia ederken; bazıları buna karşı çıkmış ve birçok mütevatir sünnetin olduğunu belirtmişlerdir. Nitekim mütevatir hadisleri biraraya getirerek, eser yazanlar bile olmuştur (Ebu'l-Feyz Ca'fer el-Kettani, Nazmü'l-Mütenasir mine'l-Hadisi'l-Mütevatir, Fas,1328; Suyuti, el-Ezharu'l-Mütenasira fi'l-ahbari'l-Mütevatire, Beyrut 1405/1985).

Mütevatir hadisler de kendi aralarında lafzi ve manevi diye ikiye ayrılırlar. Lafzi mütevatir, bütün ravileri tarafından ortak lafızlarla; diğer bir ifade ile aynı anlama gelen lafızlarla rivayet edilmiş olan hadislere denir. Mesela, "Kim bana, kendime ait olmayan bir söz isnad ederse ateşteki yerine hazırlansın" (Buhari, İlim, 39) hadisi buna örnektir. "Sözümü işitip ezberleyen, muhafaza eden kimsenin Allah, yüzünü ağartsın. Nice insan vardır ki ilmi, kendisinden daha alim olan kimselere ulaştırır" (Tirmizi, İlim, 7) hadisini de konuya örnek olarak verebiliriz.

Manevi mütevatir ise, raviler tarafından lafzan değil de, çeşitli olaylara binaen muhtevası ortak olarak rivayet edilen hadislerdir. Duada elleri kaldırmak manevi mütevatire örnek olarak verilir (el-Cezairi, a.g.e., s. 46; el-Accac, a.g.e., s. 120-121).

Talat SAKALLI


2-)1. Sünnet, hadis-i şerif.

Şüyu bulma (herkesçe duyulma, yayılma bilinme) derecesine göre haber; ya mütevatir (Resulullah efendimizden, birçok kimsenin rivayet ettiği hadis), ya meşhur (ilk zamanda bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan hadis), ya müstefiz (söyliyenleri üçten çok olan hadis), ya garib (yalnız bir kimsenin bildirdiği hadis), yahut da aziz (iki veya üç kimsenin naklettiği hadis) olur. (İmam-ı Süyuti)

Her hadis-i şerif haberdir ancak her haber hadis-i şerif değildir. (İmam-ı Süyuti)

Haberde "Tövbekarlarla sohbet edin, zira onların kalbleri daha yumuşaktır" diye varid olmuştur (gelmiştir). (İmam-ı Gazali)

2. Eshab-ı kiram, Tabiin ve Tebe-i tabiinden bildirilen söz.


3-)Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık
Örnek:Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal


4-)İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi.


5-)Bilgi.


6-)Yüklem.


7-)Bk. yüklem


8-)Günün iç ve dış olayları konusunda kamuoyunu aydınlatıcı ve oluşturucu bilgiler veren kısa metin ve bu metinle ilgili görüntü gereci.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
News.
İngilizcesi İngilizce
German chemist noted for the synthetic production of ammonia from the nitrogen in air.
İngilizcesi İngilizce
İnformation.
İngilizcesi İngilizce
Knowledge.
İngilizcesi İngilizce
Report.
İngilizcesi İngilizce
Communication.
İngilizcesi İngilizce
Datum.
İngilizcesi İngilizce
Griff.
İngilizcesi İngilizce
Griffin.
İngilizcesi İngilizce
İnfo.
İngilizcesi İngilizce
İtem.
İngilizcesi İngilizce
Message.
İngilizcesi İngilizce
Word.
İngilizcesi İngilizce
Tidings.
İngilizcesi İngilizce
Notice.
İngilizcesi İngilizce
Steer.
İngilizcesi İngilizce
Rumor.
İngilizcesi İngilizce
Aviso.
İngilizcesi İngilizce
Broadcast.
İngilizcesi İngilizce
Dope.
İngilizcesi İngilizce
Hearsay.
İngilizcesi İngilizce
İntelligence.
İngilizcesi İngilizce
News item.
İngilizcesi İngilizce
Piece of views.
İngilizcesi İngilizce
Predicate.
İngilizcesi İngilizce
Wind.
Almancası Almanca
Nachrichten, Informationen), Tagesschau
Fransızcası Fransızca
İnformation(S), information(s), nouvelle(s)

Sizde içinde Haber kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Haber kelimesi anlamı 272 defa okunmuştur. [241888] Haber kelime anlamı, Haber nedir, Haber ne demek, Haber sözlük anlamı

Paylaş