Halvet Nedir

Halvet Nedir ? Halvet Ne demek ?

1-)HALVET



İki kişinin özellikle bir erkek ve bir kadının bir yerde başbaşa yalnız kalması. Bir isim olarak; yalnızlık köşesi anlamına gelir. Halvet, sahih ve fasit olmak üzere ikiye ayrılır. Sahih halvet, eşlerin sahih bir nikah akdinden sonra, kimsenin göremeyeceği ve istekleri dışında kimsenin giremeyeceği, ev veya kapısı kilitli oda gibi kapalı veya kapalı sayılan bir yerde yalnız başlarına kalmasıdır. Eşler, cadde, yol, mescid, umumi hamam, kapı ve pencereleri açık ev, oda, büro veya kapısı olmayan bir bahçe yahut umuma açık park ve yeşil saha gibi yerlerde başbaşa kalsa, bununla sahih halvet gerçekleşmez. Diğer yandan eşlerden birisinde cinsel birleşmeyi önleyecek tabii, hissi veya şer'i engelin bulunmaması da gerekir. Sahih evlilikte cinsel birleşme hükmünde sayılan bu halvettir.

Sahih halvet engelleri üç tanedir:

a. Tabii engel: Eşlerin yanında, yedi yaşlarından büyük ve temyiz gücüne sahip üçüncü bir şahıs bulunması cinsel birleşme ve dolayısı ile halvet için bir engeldir. Bu şahsın gözlerinin görmemesi veya uykuda bulunması yahut mümeyyiz küçük (7 yaş-büluğ arası) olması yahut da kadın olması durumu değiştirmez. Ancak üçüncü şahıs gayr-i mümeyyiz, yani yedi yaşından küçük, akıl hastası veya baygın olursa, halvet gerçekleşir ve hukuki sonuçlarını doğurur.

b. Hissi engel: Eşlerden birisinin cinsel birleşme olmayacak derecede sakat, özürlü ve hasta olması.

c. Şer'i engel: Cinsel birleşmeyi şer'an haram kılan haller şer'i engel sayılır. Ramazanda oruçlu olmak, hac veya umre için ihramda bulunmak, itikafta olmak, hayız ve nifaslı bulunmak, farı namaza girmek ve mescid'te bulunmak gibi. Yukarıdaki durumlarda cezalar ağır olduğu için başbaşa kalsalar bile, eşleri birleşmeyecekleri İslam hukukunda prensip olarak kabul edilmiştir. Fakat nafile, kaza, adak ve keffaret oruçları konusunda İslam hukukçularının iki görüşü vardır. Daha kuvvetli görüşe göre, bunlar sahih halvete engel teşkil etmez. Çünkü bu çeşit ibadetlerin cinsel birleşmeyle bozulması keffareti gerektirmez. Bu yüzdende cezanın caydırıcılık gücü zayıftır.

Yukarıdaki şartlar tam olarak bulunmazsa, fasit halvet söz konusu olacak. Mesela; evliliğin fasit olması, halvetin başkalarının serbestçe girebileceği bir yerde olması veya cinsel birleşme engellerinden birisinin bulunması gibi. Kısaca, kendisinde yukarıdaki üç engelden birisi veya eşlerin yanında temyiz gücüne sahip üçüncü bir kimse bulunan, herkese açık yerde yahut fasit nikahla meydana gelen her halvet (başbaşa kalma) fasit halvet sayılır (el-Kasani, Bedayiu's-Sanayi, Beyrut 1974, ll, 272, 273; İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar, Mısır, (ty),11, 454, 465-472. İbn Kudame, el-Muğni, VI, 455, vd.; ez-Zühayli, el-Fıkhu'l-İslami ve Edilletühu, Dimaşk 1985, VII, 321, 322; el-Ceziri, el-Fıkhu ale'l-Mezahibi'l-Erbaa, Kahire 1392, IV, 110 vd.).

Hanefi ve Hanbelilere göre, cinsel birleşme hükmünde olan sahih halvetin sonuçları şunlardır:

1. Tam mehre hak kazanma. Koca, karısını sahih halvetten sonra boşarsa, kadın daha önce belirlenmiş olan mehrin tamamına hak kazanır. Eğer mehr-i müsemma yoksa mehr-i misil verilir (bkz. Mehir mad).

2. Doğacak çocuğun nesep hakkı. Kadın, sahih halvetten sonra boşanmış olur ve halvetten altı aydan daha fazla zaman sonra çocuk dünyaya gelmiş bulunursa, çocuğun nesebi bu babaya bağlanır.

3. İddet. Kadın, sahih veya fasit halvetten sonra boşanmışsa, boşanma iddeti bekler (bkz. el-Bakara, 2/228).

4. İddet nafakası. Boşayan kocanın iddet süresince, kadının maişet, giyim ve mesken ihtiyacını karşılaması gerekir.

5. İddet süresince. Bu kadının mahremi olan başka bir kadınla veya beşinci bir eşle evlenmesi caiz olmaz (bkz. en-Nisa, 4/3, 23; Buharı, Nikah, 27).

Sahih halvetin cinsel birleşme hükmünde sayılmasına dair Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulur: "Eğer bir kadını bırakıp da yerine başka bir kadınla evlenmek isterseniz öncekine yüklerle mehir vermiş olsanız bile, içinden birşey almayın. Onu bir iftira ve açık bir günah karşılığında mı alacaksınız? Önceki kadınla düşüp kalktığınız ve yalnız başbaşa kaldığınız halde verilen mehri nasıl geri alırsınız? Diğer yandan onlar, güzellikle geçinmek veya iyilikle ayrılmak konusunda sizden sağlam teminat almışlardı" (en-Nisa, 4/20, 21).Bu ayette "ifza"dan sonra, mehirden her hangi bir şeyin geri alınması yasaklanmıştır. el-İfza, sözlükte; başbaşa kalma, yani sahih halvet demektir. Cinsel birleşme olsun veya olmasın, anlam geneldir. Hadis-i Şerif'te şöyle buyurulmuştur: "Bir kimse hanımının baş örtüsünü açsa ve ona baksa cinsel birleşme olsun veya olmasın mehir (sadak) ödemesi gerekir" (Ed-Daru Kutni).

Zürare b. Ebi Evfa (ö. 93/712), ilk dört halifenin, nikah akdinden sonra, kocasının evine giden kadına, kapılar kapatılıp perdeleri indirildikten sonra, cinsel birleşme olsun veya olmasın, tam mehir ve iddet gerektiğine hükmettiklerini söyler (ez-Zühayli, a.g.e., VII, 324).

Şafii ve Maliki, hukukçulara göre, cinsel birleşmeden önce, fakat sahih halvetten sonra boşanan kadına, önceden belirlenmiş mehir varsa bunun yarısı, aksi halde teselli hediyesi (mut'a) verilir: "Şayet kadınları temas (mess) etmeden önce boşar, fakat kendilerine mehir de belirlemiş bulunursanız, takdir ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır" (el-Bakara, 2/237). Bu iki müctehide göre ayetteki mess lafzı, cinsel birleşmeden kinaye olup, Nisa Suresi 21. ayetteki "ifza" bunu tefsir eder. Onlara göre ifza, cinsel birleşme anlamındadır. Ancak tabiilerden Ali Hz. el-Hüseyn ve İbrahim en-Nehai yukarıdaki ayette bulunan "mess" kelimesine; "kapı kapatılıp, perdeler indirilince" anlamını vermiştir ki, bu sahih halveti ifade etmektedir. Buna göre kadın cinsel birleşme ve sahih halvetten önce boşanırsa, Nisa Suresi 20 ve 21. ayetlerle amel edilerek tam mehre hak kazanır. İşte Hanefiler bu sonuncu görüşü esas almıştır (el-Kasani, a. g. e., 11, 296 vd; İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, Mısır 1315-1317, 11, 438, 439; el-Cassas, Ahiramü'l-Kur'an, Muhammed es-Sadık, Kahire, ty, 1, 4, 436; ez-Zühayli, a.g.e., VII, 323; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam Hukuku, İstanbul 1983, s. 51, 286, 287).

Yukarıdaki esaslar evli çiftlerle ilgilidir. Evli olmayan ve birbirinin mahrem hısımı da bulunmayan bir erkekle kadının, üçüncü bir kişinin giremeyeceği kapalı ve tenha yerlerde yalnız başbaşa kalması veya kadının sefer mesafesinden uzak yerlere yanında mahrem hısımı bulunmaksızın yolculuğa çıkılması caiz görülmemiştir. bu konuda, Hz. Peygamber'den çeşitli hadisler nakledilmiştir: "Hiç bir erkek yabancı bir kadınla, yalnız başbaşa kalmasın ve hiç bir kadın da mahremi olmaksızın yolculuğa çıkmasın." Bunun üzerine bir adam ayağa kalktı ve şöyle dedi: Ey Allah'ın elçisi, ben falanca gazveye katılmak için yazıldım. Karım hac için yolculuğa çıktı. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Git, sen de hanımınla birlikte haccet" (Buhari, Nikah,111; Cihad, 140,181; Müslim, Hac, 424). "Kadın, yanında kocası veya mahrem bir kısmı bulunmadıkça, üç günden fazla yolculuğa çıkmasın" (Buhari, Taksir, 4 Mescidu Mekke, 6, Sayd, 26, Savm 67; Ebu Davud Menasik, 2, Darimi, İsti'zan, 46). "Dikkat ediniz, hiç bir erkek yabancı bir kadınla yalnız başına kalmaz ki, üçüncüleri şeytan olmasın. Size cemaatle olmayı tavsiye eder, ayrılıktan sakındırırım. Şüphesiz şeytan tek kalan kimse ile beraber olup, iki kişiden uzaktır" (Müslim, Hac, 424; Tirmizi, Rada',16, Fiten, 7).

Kendileriyle evlenilmesi haram olunacak derecede yakın hısım olan kadınla erkeğin yolculuk yapması caiz olduğu gibi, kendisinden ve kadından emin olunca, evde ve benzeri kapalı yerde yalnız kalmaları da caizdir. Çünkü, süt cihetinden kız kardeş ve sıhri hısımlardan genç olanların dışında mahrem hısımlarla başbaşa kalmak (halvet) mübahtır. Bir kadın, ona bakmak ve dokunmak haram olacak derecede yakın hısımsa, bununla yolculuk ve başbaşa kalmak caiz olur. Anne, nine, kız, kızın kızları, kız kardeş, kardeşlerin kızları, hala ve teyze gibi nesep hısımları ile kayın valide gibi sıhri hısımlar bu kabildendir (bkz. en-Nisa, 4/23).

Ayrıca kendileriyle halvette bulunmanın caiz olmadığı kimselerle bir arada ihtilat halinde bulunmak İslam'ın uygun görmediği ve yasakladığı bir husustur. Zira her türlü fitne ve ahlaksızlıklara sebeb olabilir. (Bu konuda geniş bilgi için bk. ihtilat)

Hamdi DÖNDÜREN


2-)1. Yabancı bir kadınla yabancı bir erkeğin bir odada, kapalı bir yerde yalnız kalmaları.

Bir erkek, yabancı bir kadın ile halvet ederse, üçüncüleri şeytan olur. (Hadis-i şerif-Tirmizi)

Allah'a ve kıyamet gününe inanan, yabancı bir kadınla, yalnız kalıp halvet etmesin. (Hadis-i şerif-Zevacir)

Halvet haramdır. Mescid gibi dışardan içerisi görünen umuma açık yerlerde yalnız kalmak halvet olmaz. (İbn-i Âbidin)

2. Tasavvuf yolunda olgunlaşmak ve ilerlemek için belli bir müddet tenhada kalma hali yalnız kalmak.

Tasavvufta halvet, vuslat (kavuşma) alametidir. (Ebü'l-Kasım)


3-)Kapalı bir yerde yalnız kalma. Tenha, tenhaya çekilme, tenhalık, yalnızlık. Kimsenin bulunmadığı kapalı yer. Hamamda ufak, ayrı yıkanılan küçük oda. Osmanlı Devletinde saray kadınlarının gezip dolaşması için yapılmış bahçeler.

Müsadeleri olmaksızın başkalarının giremeyecekleri bir yerde, kadın ile kocasının, beraber bulunmalarına da “meşru halvet” denir. Umuma açık olmayan yerlerde yabancı kadın ve erkeğin beraberce yalnız kalmaları da “haram halvet” olup, İslam dininin yasakladığı hususlardandır. Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde buyurdular ki;

Bir erkek, yabancı bir kadın ile halvet ederse, üçüncüleri şeytan olur.

Allah’a ve kıyamet gününe inanan, yabancı bir kadınla yalnız kalıp halvet etmesin.

Bir erkeğin ebedi mahremi olan, yani hiçbir zaman evlenemeyeceği 18 kadın vardır. Bunlardan 7’si zirahm-ı mahrem, yani kan ile olan nesebden, soydan akrabadır. Bunlar; annesi, kızı, kızkardeşi, teyzesi, halası, kızkardeşinin kızları ve erkek kardeşinin kızlarıdır. Kadın için ise; babası, oğlu, kardeşi, amcası, dayısı, erkek kardeşinin oğlu ve kız kardeşinin oğludur. Bu yedi kadın veya erkeğin süt sebebiyle olması da aynıdır. Ayrıca nikah sebebiyle sonradan olan dört kadın veya erkek daha vardır ki, bunlar da erkek için nikahlandığı kızın annesi, üvey kızı, üvey annesi ve gelinidir. Kadın için ise üvey babası, üvey oğlu, kayınpederi ve damadıdır. Bunların hepsi yedi kandan, yedi sütten, dört sonradan nikah sebebi ile olmak üzere on sekiz erkek veya kadındır. Bunların dışındaki erkek ve kadınlar o kimse için yabancı sayılırlar. Bir erkeğin, böyle yabancı sayılan bir kadınla halvet etmesi çeşitli içtimai ve ailevi mahsurları sebebiyle yasak edilmiştir.

Halvet, tasavvuf terminolojisinde, mürşidin emri ve uygun görmesi ile talebenin yalnız olarak karanlık ve dar bir yere çekilip ibadetle vakit geçirmesi ve Allahü teala ile bir olmasıdır. Halvet, kırk gün sürdüğü için buna “erbain çıkarmak” da denir. Halvet, tekkelerdeki odalardan birinde olur. Mürşid dua ederek talebeyi halvete sokar. Yemek ve su, halvette olan talebenin haline ve tahammülüne göre azaltılır. Zaruret olmadıkça dışarı çıkamaz. Kimse ile görüşemez. Gece ve gündüz zikir ve tefekkür ile meşgul olur. Kırkıncı gün mürşid talebenin bulunduğu odaya gider ve onun bu müddet içinde gördüğü rüyaları dinler. Talebe halvethaneden çıkarılır. Yıkanır ve çamaşırı değiştirilir. Hayvanın baş suyu ile pişmiş olan çorba içirilir. O günün akşamı veya ertesi günü kesilen hayvanın etinden yenir. Ziyafet verilir. Bu eskiden tarikatte talebelerin yetiştirilmesi için uygulanan bir usuldü. Ancak uygulanması umumi olmayıp tarikatlara göre farklılık gösterirdi.


4-)Issız yerde yalnız kalma.


5-)Issız ve kapalı yer.


6-)Hamamlarda çok sıcak küçük yer.


7-)(Mimarlık) 1. Hamamlarda tek kişilik yıkanma hücresi. 2. Tapınma için bir insanın içine girip yalnız kaldığı oda. 3. Hamamlarda terlemek için yapılmış sıcak yer.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

  •   MUHTEŞEM YÜZYIL'DA NELER DEĞİŞTİ Muhteşem Yüzyıl dizisi Halvet sahneleri nedeniyle eleştiri oklarının hedefi oluyordu.

Sizde içinde Halvet kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Halvet kelimesi anlamı 62 defa okunmuştur. [241931] Halvet kelime anlamı, Halvet nedir, Halvet ne demek, Halvet sözlük anlamı

Paylaş