Hayız Nedir

Hayız Nedir ? Hayız Ne demek ?

1-)HAYIZ



Kadının rahiminden belli günlerde kan gelmesi, doğum veya hastalık söz konusu olmaksızın, belli yaşlardaki kadının rahminden belli günlerde gelen kanı ifade eden bir fıkıh terimi.

Türkçede "hayız" yerine, adet, aybaşı, kirlilik, ay hali ve namazsızlık gibi kelimeler de kullanılır. Bir kadının cinsel organından üç türlü kan gelebilir. a) Hayız kanı. Sağlıklı kadından belli yaşlar arasında gelir. b) Özür (istihaza) kanı. Kadın hastalığı olanlarda görülür. c) Lohusalık (nifas) kanı. Doğumdan sonra belirli bir süre gelen kandır.

Âdet görme, yani hayız, kadını erkekten ayıran özelliklerden birisidir. O, anormal ve çirkin bir olay değil, normal ve kadının yaratılışının gereği olan doğal bir olaydır. İslam'ın çıkış sırasında cahiliye devri Arapları adetli kadına arkadan, Hıristiyanlar önden ilişkide bulunurlardı. Yahudiler ve Mecusiler ise, böyle bir kadından uzak durular, hatta temizlendikten sonra da bir hafta süreyle onlarla bir arada kalmazlar, birlikte yiyip, içmezlerdi (Müslim, Hayız, 6; Ebu Davud, tahare, 102, Nikah, 46; Faruk Beşer, Hanımlara Özel İlmihal, İstanbul 1989, s. 154, vd).

İslam, kadına ruhi ve fizyolojik sıkıntı veren ve onu küçük düşüren bu alışkanlıkları yasaklayarak koruyucu bazı hükümler getirdi. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey Muhammed, sana kadınların hayız halinden sorarlar. De ki: O, kadına eziyet veren bir haldir. Hayız halindeyken kadınlardan uzaklaşın ve temizleninceye kadar da onlara yaklaşmayın. Temizlendikten sonra onlara Allah'ın emrettiği yerden yaklaşın" (el-Bakara;2/222). Hadiste ise şöyle buyurulur: "Bu hayız, Allah'ın Âdem (a.s)'in kızlarına yazdığı bir şeydir" (Buhari, Hayz, 1,7, Edahi, 3, 10; Müslim, Hacc,119,120; Ebu Davud, Menasik, 23). Âdet gören kadından tamamen uzak mı kalınacağını soranlara Allah elçisi şu cevabı vermiştir: "Cinsel ilişki dışındaki şeyler, normal zamanlardaki gibi yapılabilir" (Müslim, Hayz" 16; Nesai, Taharet, 18; İbn Mace, Taharet, 12). Kur'an da, adetten "pislik" olarak değil, "eziyet" olarak söz edilmiş, bununla, sıkıntıda bulunan hayızlı kadın korunmak istenmiştir. Diğer yandan Hz. Peygamberin eşleriyle dizkapağı ve göbek arası dışındaki normal ilişkilerini sürdürdüğü bilinmektedir (bk. Buhari, Hayz, 5, Taharet,175; Darimi, Taharet,108). Âdetli kadının temiz olmayan yönü sadece adet kanıdır. Onun tükrüğü ve teri pis değildir. Pişirdiği yenir ve yemek artığı da temizdir. Hz. Âişe'den (ö. 57/676) şöyle dediği nakledilmektedir: "Allah elçisinin isteği üzerine, ben adetli iken kucağıma yaslanır, Kur'an okurdu" (Buhari, Hayz, 2, 3; Müslim, Hav,15; Nesai, Taharet, 173, 174). "Adetli iken, kemikli eti ısırır, sonra O'na verirdim. Alır ve benim ısırdığım yerden ısırırdı. Yine adetli iken su içtiğim kabı O'na verirdim, alır ve ağzını benim ağzımı koyduğum yere koyar ve içerdi" (Müslim Hayz, 14).

Kadın, adet görmeye yaklaşık dokuz yaşlarında başlar ve ellibeş yaşına kadar devam eder. Bu yaşların dışında cinsel organdan gelecek kan "özür kanı" sayılır. Âdet gören kadın artık namaz, oruç, hac gibi bütün şer'i emir ve yasaklara muhatab olur. Erkek çocuğun ihtilam olması da aynı sonuçları doğurur. Âdet veya ihtilam gecikirse, çoğunluk İslam hukukçularına göre onbeş yaşın bitmesiyle her iki cins erginlik çağına girmiş sayılır.

Âdet görmenin üst sınırı için açık bir ayet veya hadis bulunmadığından İslam hukukçuları tecrübeye dayanarak değişik yaşlar belirlemişlerdir. Ebu Hanife'ye (ö. 150/767) göre elli beş yaş olan bu sınır, Malikilere göre, yetmiş, Hanbelilere göre ise, elli yaştır. Şafiiler adetin devam edebileceği süreye bir üst sınırlama getirmemiştir, bu halin ömür boyu sürebileceğini, ancak çoğunlukla altmış iki yaşında sona erdiğini belirtmekle yetinmişlerdir (eş-Şürunbülali, Meraku'l Felah, Mısır 1315, s. 23; İbn Kudame, el-Muğni, Kahire (t.y), I, 363; İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar, I, 279 vd:). Bununla birlikte Hanefilere göre, nadir de olsa elli beş yaşından sonra gelen kan, koyu kırmızı veya siyah renkte ise adet kanıdır.

Günümüz tıp bilimine göre, adet; kadının ilk adet kanaması (menarche) ile başlayıp, adetten kesilene kadar (menepouse) her ay belirli süre devam eden kanamadır. Bu; adet kanaması, aybaşı, kirlenme, meneses, regl gibi' kelimelerle de ifade edilir. Türkiye'de ilk adet görme yaşı 12-14 yaşlarıdır. Daha erken de görülebilir. En erken görme yaşı dokuz olarak kabul edilir. Âdetten kesilme yaşı ise kırkbeş ellidir. Ancak en son altmış yaşına kadar devam edebilir.

Âdetin başlama, bitme ve düzenine etki yapan faktörler şunlardır: Şiddetli geçen hastalıklar, kronik (müzmin) hastalıklar, iklim ve çevre değişiklikleri, korku ve heyecan, aşırı bedensel faaliyet, dengesiz zayıflama rejimleri, aşırı gebe kalma isteği veya gebe kalma korkusu.

Âdet kanaması; rahmin en iç tabakası olan endometriumun 27-28 gün süreyle, hormonların etkisi altında gelişip, dördüncü hafta sonunda hormonların kandan çekilmesiyle, bu gelişen tabakanın bozulup dökülmesi olayıdır. Âdet kanı, genellikle kadını hamile olmadığının belirtisidir. Âdet kanının içinde bol miktarda doku artığı vardır. Akyuvarlar bakımından oldukça zengindir. Âdet kanında pıhtılaşma olmaz. İçinde bir takım enzim ve kimyasal maddelerin miktarı artmıştır. Genel olarak 3-5 gün devam eder, 28 gün arayla yenilenir. Akan kan yaklaşık 100 gram kadardır. Bu sulu kana; üreme yollarındaki akıntılar, bu yolun iç zarlarının döküntüleri ve yabancı mikroplar karıştığı için ağır bir koku verir. Bu yüzden kadının özellikle adet günlerinde temizliğine dikkat etmesi gereklidir.

Hanefi ve Hanbelilere göre gebe kadın adet görmez: Zira Evtas'ta esir edilen kadınlar için Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Savaş esirlerinden hiç bir gebe kadınla, doğuma kadar gebe olmayanlarla da hayız görünceye kadar cinsel temasta bulunulmasın" (Ebu Davud, Nikah, 44; Tirmizi, Siyer,15; Darimi, Talak, 18). Yine, Abdullah b. Ömer (ö. 73/692). Âdet halindeki eşini boşadığı zaman Allah elçisi onun hakkında şöyle buyurdu: "Eşini temiz olduğu günlerde veya gebe iken boşasın" (eş-Şevkani, Neylü'l Evtar, VI, 221). Malikiler ve son dönemdeki fetvasına göre imam Şafii ise gebe kadının da bazan adet görebileceğini kabul ederler. Onlar, adetten söz eden ayetin mutlak anlamı ile, adetin kadının fıtratından olduğunu bildiren bazı haberlere dayanırlar (İbn Rüşd, Bidayetü'l-Müctehid, 1, 51).

Hanefilere göre, hayızın en kısa süresi üç gün üç gecedir. Bundan azı özür kanı sayılır. "Ortası beş gün, en uzun suresi ise on gün on gecedir. On günü geçen kanamalar özür sayılır. Dayandıkları delil şu hadistir: "Bekar veya dul kadın için en kısa hayız süresi üç gün, en uzun süresi ise on gündür" (ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye, I 191). Şafii ve Hanbelilere göre, en kısa süre bir gün, bir gece, en uzun süresi ise, altı veya yedi gündür. Malikiler, en az süre için bir sınır belirlemezken, en uzun süreyi kadının durumuna göre otuz güne kadar çıkarırlar (el-Kasani, Bedayiu's-Sanayi', I, 39; İbnü'l-Hümam, a.g.e., I,11; İbn Rüşd, a.g.e., I, 48, vd; İbn Kudame, el-Muğni, I, 308).

Lohusalığın en kısa süresi için bir sınırlama yoktur. En uzun süresi Hanefi ve Hanbelilere göre kırk gündür. Bundan sonra lohusa kadından gelecek kan özür kanı sayılır.

Âdet gören kadının bu hali, doğum yapan kadının da lohusalık hali sona erince gusül abdesti alması gerekir (el-Bakara, 2/222; eş-Şevkani, a.g.e., I, 568).

Âdetli veya lohusa kadına yasaklanan Şeyler:

1- Namaz kılmak. Âdetli veya lohusa kadının namaz kılması caiz değildir. Hz. Peygamber (s.a.s), Fatıma binti Ebi Hubeyş'e "Hayız gördüğün zaman namazı bırak ve hayız halin sona erince, kanı temizleyerek guslet ve namaz kıl" buyurmuştur. Buhari'deki rivayet şöyledir: "Âdetin devam ettiği sürece namazı bırak, sonra boy abdesti al ve namaz kıl" (Buhari, Hayz, 19, 24, Vüdu, 63; Müslim, Hayz, 62; Ebu Davud Taharet, 109).

Âdetli kadın, kılamadığı namazı kaza etmez, orucu ise kaza etmesi gerekir. Hz. Âişe şöyle demiştir: "Biz Rasulullah (s.a.s) devrinde adet görüyorduk. Namazı kaza etmekle emrolunmadığımız halde, tutamadığımız orucu kaza etmekle emrolunuyorduk" (Buhari, Hayz, 20; Ebfı Davud Tahare,104; Tirmizi, Savm, 67; Nesai, Hayz,17; Siyam, 64).

2- Oruç tutmak. Âdet gören veya lohusa olan kadın oruç tutmaz. Delil yukarıdaki Hz. Âişe hadisidir. Ancak oruç borcu, onların üzerinden düşmez. Kaza etmeleri gerekir.

3- Tavaf. Hz. Peygamber, hac sırasında adet gören Âişe (r. anha)'ye şöyle buyurmuştur: "Hayız gördüğün zaman, temizleninceye kadar Beytullah'ı tavaf dışına hacıların yaptığı diğer hac ibadetlerini yap" (Buhari, hayz,1, 7, Hacc, 71, Edahi, 3, 10; Müslim, Hacc,119,120; Ebu Davud, menasik, 23).

4- Kur'an-ı Kerim okumak. Mushafa el sürmek ve onu taşımak. "Ona (Kur'an'a) tam olarak temizlenmiş olanlardan başkası el süremez" (el-Vakıa, 56/79) Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "İddetli kadın ve cünüp olan, Kur'an'dan hiç bir şey okuyamaz" (Tirmizi, Tahare, 98; İbn Mace, Tahare, 105).

Hanefilere göre, bir kılıf içindeki Kur'an'a el sürmek ve taşımak hayızlı ve cünüp için mümkün ve caizdir. Yine ilimle uğraşan kimse, tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarını zaruret yüzünden elbisesinin yeniyle veya eliyle tutabilir. Kur'an yapraklarını abdestli çevirmek müstehaptır. Yine bu yaprakları okumak için bir kalemle çevirmek de caizdir (ez-Zühayli, el-Fıkhu'l İslami ve Edilletuh, I, 471).

5- Mescide girmek, orada eğleşmek ve itikafa çekilmek. Hadiste şöyle buyurulur: "Hiç bir hayızlı veya cünüp mescide giremez" (İbn Mace, Tahare, 92; Darimi, Vudu',116). Şafii ve Hanbeliler, hayızlı ve lohusanın kirletmemek şartıyla mescitten karşıdan karşıya geçmesini caiz görürler. Hz. Peygamber'in Âişe (r. anha)'ye böyle bir izin verdiği nakledilmektedir. (Müslim, Hayz, I1-13; Nesai, Tahare, 172, Hayz, 18; İbn Mace, Tahare, 120).

6- Cinsel temasta bulunmak veya göbekle diz kapağı arasını okşamak (istimta). Bunu delili ayet ve hadistir. Âyette şöyle buyurulur: " Hayız halinde iken kadınlardan uzaklaşın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın" (el-Bakara, 2/222). Uzaklaşmaktan (İ'tizal) maksat, onlarla cinsel teması bırakmaktır. Yine hayızlı hanımıyla ne derece ilgilenebileceğini soran bir sahabeye Allah elçisi şöyle cevap vermiştir: "Senin için göbekten üst taraf serbesttir" (eş-Şevkani, Neylü'l-Evtaı, I, 277).

Hanbelilere göre, göbek-diz arasında cinsel temas dışında serbesttir. Delil şu hadistir: "Hayızlı kadına cinsel temasın dışında herşeyi yapabilirsiniz" (Müslim, Hayz" 16; Nesai, Tahare, 16).

Hanefi, Şafii ve Malikilere göre hayızlı veya lohusa olan eşiyle cinsel temasta bulunan erkeğe keffaret gerekmez. Ancak tevbe ve istiğfar etmesi gereklidir.

7- Boşama. Hayız halindeki kadını boşamak caiz değildir. Ancak buna rağmen boşama geçerlidir, ve bid'i talak adını alır. Âyette; "Boşayacağınız zaman, eşlerinizi iddetlerine doğru boşayın" buyurulur (et-Taluk, 65/1). Yani içinde iddet meşru olan bir sürede boşayın demektir. Çünkü, ay halinin geri kalan kısmı iddetten sayılamaz. Allah elçisi, Abdullah b. Ömer'e, eşini temizlik günlerinde veya gebe iken boşamasını bildirmiştir (eş-Şevkani, a.g.e., VI, 221; Geniş bilgi için bk. el-Kasani, a.g.e., I, 44; İbnü'l-Hümam, a.g.e., I, 54, 57, 61; eş-Şirazi, el-Müheneb, I, 38, 45; İbn Kudame, el-Muğni, I, 306 vd.; İbn Âbidin, a.g.e., I,158,162, 268, 274; eş-Şevkani, a.g.e., I, 276, 278, 280, 777; ez-Zühayli, el-Fıkhu'l-İslami ve Edilletüh, Dimaşk 1985, I, 469 vd.).

Hamdi DÖNDÜREN


2-)Kadınlarda aybaşı.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Hayız kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Hayız kelimesi anlamı 58 defa okunmuştur. [243345] Hayız kelime anlamı, Hayız nedir, Hayız ne demek, Hayız sözlük anlamı

Paylaş