Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi Nedir

Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi Nedir ? Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi Ne demek ?

1-)

 d (kavmin)e de kardeşleri Hud'u (gönderdik): "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilahınız yoktur. (O'na karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?" dedi.

Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: "Biz seni bir çılgınlık içinde görüyoruz, ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz."

(Hud), "Ey kavmim! Bende çılgınlık yok, ben alemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim." dedi.

"Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm."

"Sizi uyarması için içinizden bir adam aracılığı ile, size bir zikir gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki (Allah) sizi, Nuh kavminden sonra, onların yerine hakimler yaptı ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı. Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki, kurtuluşa eresiniz."

Dediler ki: "Ya, demek sen tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi (bize) geldin? Eğer doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir!"

(Hud) dedi ki: "Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiç bir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!

Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve ayetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.

 d kavmine de kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir ilahınız yoktur. Siz sadece iftira edip duruyorsunuz."

"Ey kavmim! Bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak beni yaratana aittir. Artık akıllanmayacak mısınız?"

"Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret isteyin, sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize gökten bol bol bereket indirsin ve sizi kuvvetinize kuvvet katarak çoğaltsın. Gelin günahkar olarak dönüp gitmeyin."

Dediler ki; "Ey Hud! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz desenin sözünle tanrılarımızı terk etmeyiz. Ve biz sana inanmayız."

"Ancak şu kadarını diyebiliriz ki; "tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış". O da dedi ki; "Allah'ı şahit tutuyorum, siz de şahid olun ki ben, Allah'a koştuğunuz ortaklardan uzağım."

"O'ndan başka herşeyden uzağım, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra hiç bekletmeyin.

"Ben muhakkak ki, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a dayanmaktayım. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, idaresi ve yönetimi O'nun elinde olmasın. Benim Rabbim, hiç şüphe yok ki, doğru yoldadır."

"Eğer, yine de yüz çevirirseniz, ben size ne ile gönderilmişsem, işte onu tebliğ ettim. Ayrıca Rabbim, sizin yerinize başka bir kavmi getirir de siz O'na zerrece zarar veremezsiniz. Hiç şüphesiz O, herşeyi koruyup gözetendir.

Ne zaman ki emrimiz geldi, Hud'u ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık, ayrıca onları çok ağır bir azaptan da kurtardık.

İşte Âd kavmi buydu. Rablerinin ayetlerini bile bile inkar ettiler ve peygamberlerine isyan ettiler. Başa geçen her zorbanın emrine uyup arkasından gittiler.

Hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde bir lanetle izlendiler. Bilin ki, Âd kavmi, gerçekten Rablerini inkar ettiler. Yine bilin ki, Hud'un kavmi olan Âd, defolup gittiler.

"Ey kavmim! Bana karşı gelmeniz sakın sizi, Nuh kavminin veya Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelen musibetler gibi bir musibete uğratmasın. Lut kavmi de sizden uzak değildir.

Ad'ı, Semud'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha bir çok nesilleri de (inkarcılıkları yüzünden helak ettik)

 d (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

Hani kardeşleri Hud onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş, güvenilir bir Peygamberim."

"Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

"Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak alemlerin Rabbidir. "

"Siz her tepeye bir alamet bina edip eğlenir durur musunuz?"

"Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?"

"Hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."

"Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

"O Allah'tan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri vermekte,"

"Davarlar, oğullar,"

"Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir."

"Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

"Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir."

"Bu sırf eskilerin adetidir."

"Biz azaba uğratılacak da değiliz."

Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir ayet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ad ve Semud'u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlarayaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.

Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizi Âd ve Semud'un başına gelen yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyardım."

 d kavmine gelince onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar ve: "Bizden daha kuvvetli kim vardır?" dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi bile bile inkar ediyorlardı.

Ey Muhammed! Âd kavminin kardeşi Hud'u hatırla. Hani O, Ahkaf denilen yerde kavmini uyarmıştı. O'ndan önce ve sonra da nice peygamberler gelip geçmiştir. Hud, kavmine: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Çünkü ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum." demişti.

Onlar: "Sen bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durduğun azabı haydi getir." dediler.

Hud: "O azabın ne zaman geleceğine dair ilim Allah katındadır. Ben size benimle gönderileni tebliğ ediyorum. Fakat ben sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum." dedi.

O azabı, vadilerine doğru yayılan bir bulut halinde gördükleri zaman: "Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur." dediler. Hud ise: "O sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgardır ki, içerisinde acı bir azab vardır.

O rüzgar, Rabbinin emri ile herşeyi yıkar mahveder." dedi. Nihayet helak oldular ve evlerinden başka hiçbir şey görünmez oldu. İşte biz günahkar kavmi böyle cezalandırırız.

And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı.

 d kavminin helakinde de bir ibret vardır. Hani biz onların üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermiştik.

O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.

O, helak etti önce gelen Âd'ı.

 d (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.

(O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.

Semud ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.

 d kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler.

Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine?


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi kelimesi anlamı 15 defa okunmuştur. [244985] Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi kelime anlamı, Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi nedir, Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi ne demek, Kuran'da Hud (As) Ve Ad Kavmi sözlük anlamı

Paylaş