Muhacir Nedir

Muhacir Nedir ? Muhacir Ne demek ?

1-)göç eden, kendi memleketinden ayrılıp, başka bir beldeye yerleşen ve vatan tutan kimse, göçmen. Hicret kelimesinden gelen ve Arapça olan “Muhacir” kelimesi genel olarak bu anlamda kullanılır. Ancak terim olarak; Allahü tealanın izniyle, Peygamber efendimizden önce, Peygamber efendimizle birlikte ve Peygamber efendimizden sonra Mekke fethine kadarMekke’denMedine’ye hicret (göç) eden Müslümanlar için kullanılır. Muhacir kelimesinin çoğulu “Muhacirun” veya “Muhacirin”dir.

Mekkeli müşrikler Peygamber efendimize ve Müslümanlara akla gelmedik baskı ve işkence yapıyorlardı. Allahü tealanın izni ve emriyle Müslümanlar evlerini, mallarını, aile fertlerini terk ederek İslamiyetin yayılması için Mekke’den iki defa Habeşistan’a sonra da Medine’ye hicret ettiler. Medine’de bulundukları zaman da canlarını Allah yolunda feda etmekten çekinmediler. İslam dininin yayılması için yapılan harplerde büyük kahramanlıklar gösterdiler. Birçoğu bu harplerde şehit düştü. Peygamber efendimiz Muhacirlerin maddi durumlarını iyileştirmek için Medineli Müslümanlar (Ensar)la onları kardeş yaptı, harplerde alınan ganimetlerin bir kısmını muhacirlere verdi.

Mekkeli Müslümanların hicreti Mekke’nin fethine kadar peyderpey devam etti. Son Muhacir Peygamberimizin amcası hazret-i Abbas oldu. Abbas radıyallahü anh Mekke fethi için hazırlıklar yapılırken Medine’ye hicret etti. Peygamber efendimiz yolda karşılaştıklarında kendisine; “Ey Abbas, ben peygamberlerin sonuncusu olduğum gibi, sen de muhacirlerin sonuncususun.” buyurdu.

Hicretten sonra Medine nüfusunun önemli bir kısmını teşkil eden, gerek Mekke’de gerekse Medine’deyken her türlü fedakarlığı gösteren Muhacirun (Muhacirler) Kur’an-ı kerimde medhedildiler.

Allahü teala Bakara suresi 218. ayetinde mealen; “Allah ve Resulüne iman edenler ve vatanlarından hicret edip Allah yolunda cihad edenler (var ya!) İşte onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah pekçok mağfiret ve rahmet edicidir” ve Âl-i İmran suresi 195. ayetinde mealen; “... Dinlerini korumak için vatanlarından (Mekke’den Medine’ye) hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim dinim uğrunda işkenceye uğrayanların (eziyet görenlerin), savaşanların ve bu yolda öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. Onları altından nehirler akan Cennetlere koyacağım. Bu lütuflar onlara Allah tarafından mükafattır. Allah indinde onlara sevabın da en güzeli vardır.” ve Tevbe suresi 20. ayetinde mealen; “Îman edenler, (Mekke’den Medine’ye) hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler, Allah indinde daha yüksek dereceye sahiptirler. Onlar dünya ve ahiret seadetine kavuşanlardır.” ve Tevbe suresi 100. ayetinde mealen; “Önce Müslüman olanlardan, Muhacirlerin ve Ensarın önde gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allahü teala razıdır ve bunlar da Allahü tealadan razıdırlar. Allahü teala bunlar için Cennetler hazırladı. Bu Cennetlerin altından nehirler akmaktadır. Bunlar Cennette sonsuz kalacaklardır.” buyurmuştur.

Mekke fethiyle Muhacirlik durduysa da, Muhacirun şerefli bir topluluk olarak devam etti. Gerek Peygamber efendimizin sağlığında, gerekse vefatından sonra büyük vazife ve hizmetler yüklendiler. Peygamberimizin dört halifesinin Muhacirundan olması onların derece ve hizmetlerinin yüksekliğini göstermektedir.

Bugün muhacir kelimesiyle başka dindeki milletler tarafından işgal edilen eski Osmanlı topraklarından Türkiye’ye göç eden Müslüman ahali kastedilmektedir. Doksanüç Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus Harbi), Rusların, Bulgarların, Yunanlıların ve diğer Hıristiyan milletlerin akıl almaz zulüm, işkence ve katliamlarından kurtularak Türkiye’ye iltica eden Müslüman ahali, ülkemizin çeşitli yerlerine yerleştirilmişlerdir.

Doksanüç Harbinden sonra, ardı arkası kesilmeyen muhacir kafileleri Türk tarihinde ayrı bir yer tutar. Bu zamanda bir milyondan fazla muhacir Bulgaristan topraklarından İstanbul’a geldi. Pek büyük bir kısmı yollarda açlık ve soğuk sebebiyle telef oldu. Türkleri göçe, topraklarını ve servetlerini bırakarak gitmeye zorlamak için Rus işgalcilerle Balkanlarda bağımsızlık kazanan milletler pekçok zulüm ve baskı yaptılar. General Gurko bir Türk şehri olan EskiZağra’daki Müslüman-Türkleri topluca kılıçtan geçirdi. Plevne Savunmasından sonra Ruslar tarafından esir edilen 43.000 Türk askeri dondurucu soğuk altında bekletilirken, Plevne’de ağır yaralı ve hasta oldukları için bırakılan 4000 Türkten 3000’i hayatlarına dokunmayacaklarına dair söz vermelerine rağmen boğazları kesilerek, gözleri oyularak Bulgarlar tarafından hunharca öldürüldüler.

Mahmud Celaleddin Paşanın yazdığı Mir’at-ı Hakikat adlı tarih kitabında Doksanüç Harbi sonrasındaki göç hadisesi şöyle anlatılıyor: “İşte o elem ve ızdırap dolu günlerde, artık devletin Sofya için yapacak birşeyi kalmamıştı. “Düşman geliyor!” sadaları Sofya’da toplanmış yüzbinlerce Müslüman aile fertlerinin kulaklarını çınlatıyordu. Bu durum karşısında maneviyatları tamamen sarsıldığından varlarını yoklarını yollara atıp, çocuklarını da önlerine katıp, feryad ederek göç etmeye başladılar. Kışın olanca şiddetiyle hüküm sürdüğü ve her tarafın karlar ve buzlarla kaplı olduğu bir zamandı. Nereye gideceğini bilemeyen muhacirler, Sofya’yı Köstendil üzerinden Üsküb’e bağlayan anayolda toplandılar. O kadar kalabalık olmuştu ki, cadde üzerinde dört sıra halinde bir konvoy teşkil eden arabaların hareket etme imkanı kalmamıştı. Bu itibarla bir arabanın dışarıdan konvoya girmek için on iki gün beklendiği ve bu yüzden yüzlerce insanın arabaların altında donup kaldığı görülmüştü.

Sözüne itimad edilir birisi, bizzat şahit olduğu şöyle hüzün verici bir hadise anlatır: “Sofya dışındaki kabristanda, bir muhacir kadın gördüm. Yanında iki kızı ve yedi-sekiz yaşlarında bir oğlu vardı. Kadın etrafa seslenip; “Ben şu kızlarla başımın çaresine bakayım, bu oğlanı benden alacak bir hayır sahibi yok mu?” dedi. O esnada biri; “Ben kabul ederim!” diye cevap verdi. Zavallı kadın oğlanı ona gönderirken ensesine şiddetli bir tokat indirdi. Orada bulunanlar; “Be kadın niçin çocuğu dövüyorsun?” dediklerinde; “Ben onu artık bir daha öbür dünyada göreceğim. Acısı yüreğinde kalsın da, yaşadığı müddetçe anasını unutmasın diye bu tokadı vurdum.” cevabını verince, işitenlerin yüreği sızlamıştı.” İşte bunu okuyacak olan bizden sonraki nesiller, Sofya muhacereti sırasında Müslümanların neler çektiğini düşünsünler.” (Mir’at-ı Hakikat s.508).

Balkan Harbi, Birinci Dünya Harbi sırasında da büyük muhacir kalabalıkları gelerek Türkiye’ye yerleştirilmişlerdir. Bulgaristan, Bosna-Hersek, Romanya gibi Balkan ülkelerinde ve Afganistan’da baskı ve zulme uğrayarak Türkiye’ye göç eden büyük kitlelerCumhuriyet döneminde de gelerek memleketimize yerleşmişlerdir. Bugün muhacir yerine “göçmen” kelimesi kullanılmaktadır.


2-)Allahü teala Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:

Önce müslüman olanlardan, Muhacirlerin ve Ensarın önde gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allahü teala razıdır ve bunlar da Allahü tealadan razıdırlar. Allahü teala bunlar için, Cennetler hazırladı. Bu Cennetlerin altından nehirler akmaktadır. Bunlar Cennet'te sonsuz kalacaklardır. (Tevbe suresi: 100)

Dua ordusunun askerleri, gaza ordusu askerlerinin ruhu gibidir. Gaza ordusunun askerleri, onların kalıpları, bedenleridir. O halde, gaza ordusunun askeri, dua ordusu olmadıkça, iş başaramaz. Çünkü, ruhsuz bedene hiçbir yardımın ve kuvvetin faydası olmaz. Bunun içindir ki, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem gazalarında ve sıkıntılı zamanlarında, muhacirlerin fakirleri hürmetine Allahü tealadan yardım dilerdi. Askeri, ordusu olduğu halde, muhacirlerin fakirlerini vesile ederek dua ederdi. (İmam-ı Rabbani)

2. Vatanından ayrılmış, terk etmiş kimse. Göç eden.


3-)Göçmen
Örnek:Yolda uzun bir muhacir kafilesine tesadüf ettik. Ö. Seyfettin


4-)Hz. Muhammed'e uyarak Mekke'den Medine'ye göç eden.


5-)Bk. göçmen


6-)(Kar. Art. O.):Karagözde ve Orta oyununda Rumeli'den gelme, yüksekten atan ve çoğu kez güreşçi olan bir tip.


7-)Göç eden, göçmen.


8-)Göç eden, bir memleketten kalkıp, başka bir yere yerleşen.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Emigrant.
İngilizcesi İngilizce
İmmigrant.
İngilizcesi İngilizce
Refugee göçmen.
İngilizcesi İngilizce
Migratory.
İngilizcesi İngilizce
Refugee.
İngilizcesi İngilizce
Emigree.
İngilizcesi İngilizce
Entryman.
İngilizcesi İngilizce
İncomer.

  • Osmanlı ordusu Bulgar ordusu karşısında Çatalca’ya kaçarken başkent İstanbul’un da düşeceği endişesi belirmiş; Balkan devletlerinin ele geçirdiği şehirlerden gelen yüzbinlerce Muhacir İstanbul ve Anadolu’ya sığınmıştı.
  • Gündoğan ailesi dizide Trakya'ya özgü sıcacık Muhacir şivesiyle konuşuyor.

Sizde içinde Muhacir kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Muhacir kelimesi anlamı 297 defa okunmuştur. [239230] Muhacir kelime anlamı, Muhacir nedir, Muhacir ne demek, Muhacir sözlük anlamı

Paylaş