Mücahede Nedir

Mücahede Nedir ? Mücahede Ne demek ?

1-)MÜCÂHEDE



Gayretle çalışma, çaba gösterme, nefs ile savaşma, Allah yolunda düşmanla karşı karşıya savaşma. "Ce.he.de" fiilinin mastarı. Diğer adı da cihad'dır. Allah yolunda savaşana da mücahid denir. Cihad, Hz. Peygamber'in ifadesiyle şu şekilde vasıflandırılır. "Allah'a en sevimli gelen ve en faziletli amellerden birisidir" (Buhari, Edeb, I, Cihad I; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 32); "İnsanların en faziletlisi de Allah yolunda malıyla ve canıyla mücahede eden mü'mindir" (Buhari, Cihad, 2). Allah yolunda savaşın (mücahede) esas gayesi, Allah'ın dinini yaymak ve onu yüceltmektir (Buhari, Tevhid, 28). Bu özelliğinden dolayıdır ki Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde cihada teşvik edilmiş ve şöyle buyurulmuştur: "Ey inananlar! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak, kazançlı bir yolu size göstereyim mi? Allah'a ve peygamberine inanırsanız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla cihad edersiniz; bilesiniz, bu sizin için en iyi yoldur. Böyle yaparsanız, Allah günahlarınızı bağışlar; sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. Büyük kurtuluş budur"(es-Saff, 61/10-12. Ayrıca bk. Maide, 5/35; Hacc, 22/77-78). Hz. Peygamber de konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda savaşan kimse -Allah kendi yolunda savaşanları daha iyi bilir- Gündüzlerini oruçla gecelerini namazla geçiren kimse gibidir. Allah, kendi uğrunda savaşa çıkan kimseye, şayet ölürse Cennete koymayı ve eğer geri dönerse ganimetle beraber sevap vermeyi garanti eder" (Buhari, Cihad, 2, Tevhid, 28).

Mücahede; kafirlere, münafıklara, din düşmanlarına ve dinden dönenlere karşı yapılır (Furkan, 25/52; Mümtehine, 60/1; Tahrim, 66/9; Malik b. Enes, Muvatta', Zekat, 30). Allah yolunda mücahedenin ilk şartı ise, inanmış olmaktır. Çünkü ayette "İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkar edenler de tağut yolunda savaşırlar" (en-Nisa, 4/76) buyurulmuştur. Allah yolunda savaşanlar ise gerçekten inanmış olanlardır (bk. el-Hucurat, 49/15). Aynı zamanda onlar birbirlerinin dostudurlar (bk. el-Enfal, 8/74-75), Allah düşmanlarını dost edinmezler (bk.el-Mümtehıne, 60/1).

Mücahede, gerçekten inanmış olanların karakteristik özelliğidir. Gerektiğinde Allah yolunda ölmek, onlar için bir şereftir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de "Allah, mü'minlerden mallarını ve canlarını, Cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın üzerine bir borçtur. Gerek Tevrat'ta, gerek İncil'de, gerek Kur'an'da (Allah, yolunda çarpışanlara cennet vereceğini vadetmiştir)" (et-Tevbe, 9/111) buyurulmuştur. Allah onlardan yanadır" (bk. en-Nahl, 16/110).

Allah yolunda savaş (mücahede), insanlar için aynı zamanda bir imtihan vesilesidir (Âlu İmran, 3/142-143; Muhammed, 47/31; et-Tevbe, 9/16). İnamrak Al(ah yolunda mücadele edenlerle, özürsüz olarak cihada katılmayanlar Allah katında bir sayılmayacak; canlarıyla, mallarıyla cihad edenler mertebece daha üstün tutulacaklardır. Onlar Allah'ın rahmetini ve dolayısıyla Cennetini de umabilirler. Onlar doğru yoldadır. Gerçek mutluluğa erişenler de onlar olacaktır (el-Bakara, 2/218; en-Nisa,4/95-96; et-Tevbe, 9/20, 88; el-Ankebut, 29/69).

Allah uğrunda savaşanlar netice itibariyle kendileri için savaşmış olurlar. Çünkü Allah, alemlerden müstağnidir (el-Ankebut, 29/6) ve "Şüphesiz, inkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygambere karşı gelenler, Allah'a hiç bir zarar veremezler. O, onların işlerini boşa çıkaracaktır (Muhammed, 47/32).

Peygamber Efendimiz, "Mekke'nin fethinden sonra artık hicret yoktur, fakat cihad ve niyet vardır..." (Buhari, Cihad, 1) buyurmak suretiyle cihadın her devirde yapılması gerektiğine işaret etmiştir. Kahramanlık olsun diye, ne cesur adammış desinler diye veya gösteriş olsun diye savaşanlardan hangisi Allah yolundadır, sorusuna cevaben de: "Kim Allah'ın şanını yüceltmek için savaşırsa, o Allah yolundadır" (Buhari, Tevhid, 28) buyurmuştur. Şu halde Allah yolunda mücahede eden kişi niyetinde samimi ve amelinde ihlaslı olmalıdır. Aksi takdirde çabaları boşa çıkabilir.

İnanan insanın hayatta en çok değer vereceği iki şey Allah ve Rasulü olmalıdır. Onlar uğrunda yapılacak mücahedeye hiç bir şey engel olmamalıdır. Yoksa bir gün Allah'ın azabını beklemek muhtemel olabilir. Bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'de şöyle dile getirilmiştir:

"De ki; babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler sizce Allah'tan; Peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevimli ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fasık kimseleri doğru yola eriştirmez" (et-Tevbe, 9/24).

Konuyla ilgili ayet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi cihad, canla ve malla yapılır. Fakat en önemlisi insanın önce kendi nefsiyle mücahede etmesidir. Çünkü nefsine hakim olamayan kimse, düşman karşısındaki mağlubiyeti peşinen kabul etmiş demektir. İşte bunun içindir ki "İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler birbirine eşit değildir..." (en-Nisa, 4/95) buyurulmuştur.

Tasavvufta ise, mücahede nefsi zorluklarla yormak ve onun arzu ve isteklerine karşı çıkmaktır. Daha geniş olarak, makam ve servete, bünyeyi semirtip ruhu öldüren lezzetli nimetlere karşı nefsin tutku haline gelen meylini dizginleyip yavaş yavaş ona karşı çıkmak ve onun varlığını yok etmeye çalışmaktır.

Kuşeyri: "Tasavvufta, hal ve makam sahibi olmak için harcanan sürekli ve düzenli çabalara mücahade ve rıyazat adı verilir" demiştir.

Allah Teala: "Uğrumuzda mücahede edenlere, mutlaka yollarımızı göstereceğiz" buyurmuştur (İbrahim, 14/12).

Rasulullah (s.a.s)'de: "Nefsinin senin üzerinde hakları vardır" buyurarak mücahadede ölçünün kaçırılmamasını istemiştir. Nefsin haklarını çiğnemek, sebepsiz yere onu zorluklara sürüklemek mücahade değildir.

Şeyh Tehanevi, Takrir'inde: "Nefsin istekleri ikidir. Birisi hakları, diğeri duyduğu hazlarıdır. Vücudu ayakta tutabilmek için nefsin hakları korunmalıdır. Nefsin hazları ise, yaşamak için gerekli olmayan fazlalıklarıdır. Mücahedenin gayesi hazları yok etmek, hakları bırakmaktır" demiştir. Nefse karşı çıkmanın bir gayesi olmalıdır. Aksi halde zarar doğurur, mücahede de sayılmaz. Üzüntü ve kedere tahammül, mücahedenin yüksek derecelerindendir.

İnsan mücahide ile huylarını kökünden söküp atamaz. Onları faydalı hale getirir. Nitekim Rasulüllah (s.a.s): "Birinin tamamen huyundan vazgeçtiğini duyarsanız inanmayınız" buyurmuştur. Bununla birlikte, ruhi hayat, mücahede ve riyazatla elde edilir. Fakat mücahede, varılması istenen bir gaye değil, bir tedbir ve tesellidir.

Mücahide ve riyazat üç maksatla yapılır.

1- Takva ve vera sahibi olarak Cehennem'den kurtulmak.

2- Kur'an ve Sünnet ahlakını huy haline getirerek Cennet'e girmek ve mutlu olmak.

3- Gayba engel olan perdeleri kaldırarak, manevi alemi seyretmek ve ilahi tecelliyi müşahede etmek.

Ahmet GÜÇ


2-)Allahü teala ayet-i kerimelerde mealen buyurdu ki:

Bizim uğrumuzda mücahede edenlere gelince, elbette biz onlara yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her halde muhsinlerle (iyilik edenlerle) beraberdir. (Ankebut suresi: 69)

Gerçek mü'minler; Allahü tealaya ve Resulüne iman edip, sonra şüphe etmeyerek, Allah uğrunda mal ve canlarıyla mücahede edenlerdir. İşte sadık olanlar bunlardır. (Hucurat suresi: 15)

Çoluk-çocuğunun geçimini helalinden te'mine çalışan, Allahü tealanın yolunda mücahede eden gibidir. (Hadis-i şerif-İhya, Müsned-i Firdevsi)

Resul-i ekreme insanların en efdali kimdir diye sorulunca; "Canı ve malı ile Allah yolunda mücahede eden mü'mindir" buyurdular. (Buhari ve Müslim)

2. Nefse zor gelen, nefsin istemediği şeyleri yapma.

Bir kimse bin sene ibadet etse ve sıkıntılı riyazetler çekse (nefsin istediklerini yapmama) ve sıkı mücahede yapsa, eğer bir peygambere (aleyhisselam) uymamış ise, bütün bu çalışmalarının bir arpa kadar kıymeti olmaz. Çölde görülen serab gibi hiçbir şeye yaramaz. Hiçbir iş olmayan yani bir şeye yaramayan uyku bile, mesela, gün ortasında bir parça uyumak (kaylule yapmak), o büyüklerin emrine uyarak yapılınca, onlara uymadan yapılan, bin sene ibadetten, mücahededen kat kat daha kıymetli olur. (İmam-ı Rabbani)

Açlık ve nefisle mücahede, harika ve kerameti (olağanüstü şeyleri) arttırır. Evliyanın sohbeti ise, kalbe zikri yerleştirir. Sünnete (dinimizin emir ve yasaklarına)tabi olmayı (uymayı) kolaylaştırır. (Seyfeddin Faruki)

İbadet yapmaktan maksad; hem mücahede yaparak, nefsi terbiye etmek, hem de kalbe ferahlık getirmek, kalbi Allahü tealaya bağlamak içindir. (Ali bin Emrullah)

Heva (nefsin arzu ve istekleri) ancak mücahede ile azalıp yok olur. (Muhammed Hadimi)


3-)Çalışma, gayret.


4-)Allah yolunda savaşma.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Mücahede kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Mücahede kelimesi anlamı 110 defa okunmuştur. [243273] Mücahede kelime anlamı, Mücahede nedir, Mücahede ne demek, Mücahede sözlük anlamı

Paylaş