Protein Nedir
Protein Nedir ? Protein Ne demek ?
1-)Alm. Eiwess, Fr. Protéine, İng. Protein. Albüminli madde; organizmanın en önemli yapı taşı. Amino asitlerin birleşmesinden meydana gelmiş karmaşık yapılı organik moleküllerdir. Kelime olarak “en önemli” manasına gelen protein, gerçekten de canlının en önemli maddesini teşkil eder. Bütün canlıların hücreleri protein ihtiva eder. Proteinler hücre stoplazmasında çözünmüş halde bulunur. Kas, karaciğer gibi organ ve dokuların % 80-90’ı proteindir. Kemik sistemi ve yağ dokusunda ise protein daha azdır.
Proteinler insan vücudunda; büyüme, gelişme, açılan yaraların tamir edilmesi, çeşitli maddelerin sindirim ve sentezi, enfeksiyonlara karşı koyma, sıvı dengesinin sağlanması, zeka gelişmesi, azot dengesinin sağlanması gibi temel hayati unsurlarda mutlaka gereklidir. Ayrıca protein, kan serumundaki katı maddelerin en önemli kısmını oluşturur. Bunlardan fibrinojen, kanın pıhtılaşmasında; albümin ve diğerleri hücre içi ve dışı sıvı-tuz dengesinde görevliyken çok çeşitli bir takım proteinler de kan içinde bazı maddelerin bir yerden başka bir yere taşınmasını sağlar. Vücudun adalelerinin kasılmasını ve böylece hareketini sağlayan proteinler, organizmanın diğer canlılardan farklılığını da belirlerler. Her organizma ve organın kendine has proteini vardır.
Proteinlerin yapısı: Proteinin kimyasal yapısı incelendiğinde % 50 kadarının karbondan; diğer kısmının ise oksijen, azot, hidrojen ve kükürtten meydana geldiği görülür. Proteinler büyük moleküllü bileşiklerdir. Bu büyük molekülü, amino asit denen temel organik bileşikler oluşturur.
Amino asitlerin sayısı pekçoktur, ama 21 çeşidi insan proteininin yapısını meydana getirir. Amino asitlerde tipik olarak bir Karboksil grubu(COOH) bir de Amino grubu (NH2) vardır.
Bir amino asit yapısı, genel olarak RCH (NH2) COOH formülü ile tanımlanır. R harfi değişken grubu simgeler.
Amino asitler birbirlerine NH2 ve COOH grupları arasında kurulan ve adına Peptid bağı denen özel bir bağ ile bağlanırlar. Değişik sayıda ve sırada bir araya gelen amino asitler çok çeşitli proteinler oluşturur.
Amino asitler, insan vücudunda sentez edilip edilmemesine göre ikiye ayrılır.
1. Esansiyel (Eksojen) amino asitler: Vücutta yapılamadıklarından dışarıdan hazır alınması gerekir. Bu amino asitler; Triptofan, Treonin, Fenil Alanin, Metionin, Lizin, Lösin, İzolösin ve Valindir. Çocuklarda, Histidin de sentez edilmediğinden bu listeye dahil olur.
2. Esansiyel olmayan amino asitler: Vücutta temel organik maddelerden yapılabilen amino asitlerdir.
İnsanoğlu protein ihtiyacını hayvani ve nebati (bitkisel) gıdalardan temin eder. Farklı besin kaynaklarının hem asit miktarı hem de bu proteinin içindeki esansiyel amino asit miktarı farklıdır. Hayvani gıdalar daha fazla proteinliyken meyve ve sebzeler protein bakımından fakirdirler. Baklagillerin protein bakımından zenginliğiyse dikkat çekicidir.
Yetişkin bir insanın, günde kilosu başına 1 gram proteine ihtiyacı vardır. Fakat büyüme ve gelişmesi çok hızlı olduğundan, ilk aylarını yaşayan bir çocukta bu miktar 3 grama kadar çıkar.
Ateşli hastalık, kansızlık, ameliyat, yaralanma, ishal, tiroid bezinin fazla çalışması, barsak parazitleri, gebelik, emziklilik gibi durumlarda da protein ihtiyacı normalin üzerine çıkar.
Vücudun proteinden faydalanma derecesi proteinin yapısı ile ilgilidir. Vücutta rahatça sindirilen, lüzumlu diğer proteinlere çevrilebilen proteinler Kaliteli Protein’dir. Kayıp vermeden kullanılabilen ve dışardan alınması şart olan bütün amino asitleri ihtiva eden proteine Örnek Protein denir. Anne sütü, bebekler için örnek proteini ihtiva eder. Diğer bir örnek protein yumurta sarısıdır. Diğer yiyeceklerde vücutta yapılamayan bütün amino asitler bulunmadığından çeşitli yiyecekler yemekte fayda vardır.
Proteinlerden faydalanmak için yiyeceklerin seçimi ve hazırlanması çok önemlidir. Mesela 70 kilo gelen bir kimse, bir günlük protein ihtiyacını 350 gr etten veya 900 gram ekmekten sağlayabilir. Fakat önemli olan vücut için gerekli proteini almanın yanısıra dışardan alınması şart olan amino asitleri de yeteri kadar almaktır. Bu sebeple hayvani ve nebati (bitkisel) kaynaklar arasında bir denge kurulmalıdır. Alınan proteinin % 20’si hayvani proteinlerden, kalanı da nebati kaynaklardan sağlanırsa bu denge tesis edilmiş olur. Proteinlerin sindirimi midede başlar. Amino asitleri birbirine bağlayan peptid bağlarının açılması peptidaz denen mide ve barsak enzimleriyle olur. Midede pepsinojen olarak salgılanan enzim aktif hale gelince pepsin adını alır ve protein zincirlerini bölerek daha kısa zincirler oluşturur. Bu hadise barsaklarda pankreas bezinden salgılanan tripsin ve kimotripsin enzimleriyle devam eder ve proteinlerin sindirimi tamamlanır.
Proteinli yiyeceklerin pişirilmesi de, proteinden faydalanmayı etkiler. Bazı vitaminlerin ve yağsız diyetin proteinden faydalanmayı azalttığı söylenmektedir. Yağda kızartmalarda, yanıncaya kadar olan pişirmelerde protein kaybı olur. Mesela 150°C ve yukarılarda kayıp daha fazladır.
Bazı yiyecekler bekletilince (süt tozu gibi) zamanla protein değerlerinden kaybederler. Sıcak bir yerde saklanıyorlarsa bu kayıp daha fazladır.
Mayalanmış yiyeceklerde amino asitler serbest duruma geçtiğinden proteinden faydalanma artar. Mesela, ekmek hazırlanırken mayalandığı için protein bakımından faydalı hale gelmiştir.
Proteinlerden yeterince yararlanmak için enerji verici gıdalardan (karbonhidratlı, yağlı gıdalar) yeteri kadar alınmalıdır. Aksi halde protein vücutta enerji için kullanılır ve asıl vazifelerini göremez.
Protein vücutta pek depo edilemez. Bu sebeple alınmadığı takdirde özellikle çocuklarda eksiklik belirtileri ortaya çıkar.
Önce vücutta azot dengesi bozulur. Vücut kaybettiği azotu yerine koyamaz. Çünkü vücudun asıl azot kaynağı proteinlerdir. Daha sonra gözle görülür belirtiler başlar. Kişinin zihni yoğunlaşma yeteneği kaybolur. Sabahleyin yeterli protein almadan okula gidenlerin diğerlerine göre daha başarısız oldukları görülmüştür. Protein eksikliği olan kimsede neşesizlik, mizac değişiklikleri, çabuk yorulma gibi belirtiler olur. Kan proteinlerinin miktarı düşer. Daha sonraki dönemlerde ise belirgin kansızlık, hastalıklara eğilim, kan şekeri azalması, kan basıncı düşmesi, göz bozuklukları, diş etleri rahatsızlıkları gibi durumlar görülür.
Kronik protein eksikliği vücutta öncelikle karaciğeri etkiler. Karaciğerin büyümesine, yağlanmasına ve bazı siroz benzeri değişikliklerine sebep olur. Protein eksikliğine bağlı bu belirtiler ancak ihtiyacın çok olduğu devirlerde uzun süre protein alınmaması sonucu olur. Her şey gibi proteinin de fazlasının zararlı olduğu tespit edilmiştir. Çok fazla protein alındığında böbrekler fazla miktarda protein yıkılma ürünleri (üre, ürik asit) ile karşı karşıya kalır. Özellikle yaşlılarda zaten böbrek fonksiyonları yavaşlamıştır. Bu durum gut hastalığına, böbrek taşı teşekkülüne zemin hazırlayabilir. Fakat et yiyen yaşlıların, bundan vazgeçince kendilerini daha dinç ve sağlıklı hissettikleri görülmüştür.
Bazı yiyeceklerin 100 gramındaki protein miktarı:
Yumurta : 12,3 gr
Dana eti : 19 gr
Balık eti : 19 gr
İnek sütü : 3,5 gr
Beyaz peynir : 20 gr
Kaşar peyniri : 31 gr
Çökelek : 35 gr
Kuru fasulye : 22,6 gr
Fındık : 12,6 gr
Mısır : 9,5 gr
Makarna : 11 gr
Ekmek : 7,8 gr
Ispanak : 3 gr
Taze meyveler : 0,2-0,8 gr
2-)Canlı hücrelerin ana maddesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon ögeleri bulunan amino asit birleşiminden oluşmuş, Yumurta akı, et, süt vb. yiyeceklerde bulunan karmaşık yapılı doğal madde
Örnek:Hayvani protein alamayan yerlerde, bu yol ile fakir fukaraya et yedirebilmek imkanı hazırlanmıştır. B. Felek
3-)Bk. önbesi
4-)Canlıda yapı elemanı, hormon, enzim, elektron ya da madde taşıyıcısı, desteklik gibi görevleri yapan, amino asitlerin birbirlerine peptit bağlarıyla bağlanması sonucu oluşan, polipeptit dizilerinin tek başlarına ya da diğer moleküllerle birleşerek ipliksi, tabakalı ya da küresel şekillerde (primer, sekunder, tersiyer, kuaterner yapı) bulunabilen, tüm hücre faaliyetlerine katılan bir biyopolimer grubu.
5-)Amino asitlerin peptit bağlarıyla bağlanmasıyla oluşan, karbon, hidrojen, oksijen, azot ve kükürt içeren, globuler veya fibröz yapıya sahip, bütün canlılar için önemli yapısal ve fonksiyonel işlevleri olan makromoleküller. Genellikle peptit bağıyla bağlanmış 100'den fazla amino asit içeren ve molekül ağırlığı 10 kDa'dan fazla olan peptitler için kullanılır.
6-)Doku hücrelerinin esas yapı unsurlarından birini oluşturan, aminoasit birleşmesinden oluşmuş azotlu bileşikler grubuna ait herhangi bir madde.
7-)Protein.
8-)Protein
9-)i. protein.
Bu bilgi faydalı oldu mu ?
- Enerji ve Protein değeri olmayan samanın kilosu yaz mevsiminde 50-60 kuruş, şimdi ise 1 lira seviyelerinde.
- Düzenlemeyle kanatlı ve dana etinin karıştırılmasının yasaklandığını anımsatan Yücesan, bu tür ürünlerde bundan sonra Protein değerinin esas alınacağına dikkati çekti.
- Activator Protein
- Acyl Carrier Protein
- Açil Taşıyıcı Protein
- Aktivatör Protein
- Androgen Binding Protein
- Androjen Bağlayıcı Protein
- Androjen Taşıyıcı Protein
- Antifreeze Protein
- Antiviral Protein
- Asil Taşıyıcı Protein
- Asil Taşıyıcı Protein Acp
- Bence Jones Protein
- Bileşik Protein
- Cap Binding Protein
- Catabolite Gene Activator Protein
Sizde içinde Protein kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !