Ruhban Nedir

Ruhban Nedir ? Ruhban Ne demek ?

1-)RUHBÂN



Evlenmeyen papazlar; hristiyan din adamları, keşişler, Müslümanlık'tan başka dine mensup din adamları. Arapça "rahib" kelimesinin çoğulu; Batı'da soylular ve şehirliler sınıfıyla beraber protokolde onlardan önde gelen zümre. Bir mezhep veya bir memlekete mensup kilise adamlarının hepsine ruhban denir. Katolik ruhbanı, Anglikan ruhbanı, Fransız ruhbanı vb.

Ruhbanlık kurumu, rahiplerin teşkilatlı bir şekilde çalışmalarını sağlamak için oluşturulmuştur. Katolik Kilisesi'nde ruhbanlık, papa, rahip ve diyakoz üçlüsü üzerine kurulmuştur. Ruhbanlık kurumunun Hristiyanlığın ilk dönemlerine kadar uzanan bir geçmişi vardır. Protestan kilisesinde ruhbanlığın işleyişi devletler ve mezheplere göre bazı farklılıklar göstermektedir. Genel olarak ruhbanlık, dünya hayatıyla dini hayat arasında aracılık görevini yapan bir kurumdur. Ruhbanlık kurumunu oluşturan rahipler, bazen özel, bazen de gizli ibadet bilgisine sahip ayin uzmanlarıdır. Ruhbanlık kurumunun Hz. İsa'ya kadar uzandığı, O'nun on iki Havari'yi Filistin köylerine gönderdiği (İncil, Matta, VI, 6-7), Havarilerin de ilk hristiyan cemaatlerini kurdukları zaman her cemaatin başına bir yetkili ruhban tayin ettikleri Hristiyan kaynaklarında zikredilmektedir (Xavier Jakob, Sorabilir miyiz?, İstanbul 1988, s. 19).

Bazı toplumlarda aile ve klan, kutsal bir vasıf taşır. Bu nedenle o tür toplumlarda rahiplerin faaliyetlerini aile reisi veya klanın şefi üstlenir. Bazı toplumlarda ise ibadet bir uzmanlık konusu olduğu için, rahiplik de uzmanlığı gerektiren bir görev kabul edilmiştir. Eski Roma'da rahiplik diğer bazı toplumlarda olduğu gibi uzmanlığı gerektiren bir iş kabul edilmiştir. Rahip, halkın din ve inançla ilgili görevlerini yapar ve aile reisinden farklı bir durumu vardır. Bu çeşit bir farklılaşma ve uzmanlaşma ancak iş bölümüne elverişli toplumlarda görülebilir. Kurumlaşma ve iş bölümünün olmadığı toplumlarda, özel kabiliyetleri olan bazı kişiler günlük sosyal faaliyetleri yanında rahiplik görevlerini de yerine getirirler. Bu toplumlarda ruhbanlık bütün inançları içine alan genel bir uygulamayı sergilemektedir. Eskiden ABD'nin güney batı bölgelerinde yaşayan bazı yerli kabileler, dini birlikler şeklinde teşkilatlandıklarından, bu toplumlarda bereket ve güveni sağlamak için düzenlenen ayinlerin hemen hepsi özel rahiplerden ziyade bu gruplar tarafından idare edilirdi.

Genel olarak ruhbanlık faaliyetleri, ilahi güçlerin veya tabiat üstü varlıkların gerektirdiği ayinlerin belli kaidelere uyularak yapılmasıyla ilgilidir; yoksa ruhbanlık, bir takım büyü tekniklerini uygulayarak onlardan anlam çıkarmak değildir (O. Simmel, R. Stühlin, Christliche Religion, Hamburg 1957, s. 242).

Hristiyanlığın hemen bütün mezheplerinde rahiplerin en önemli işlerinden biri, kurban ayini'ni idare etmektir. Hinduizm dininde de rahipler, Veda dönemindeki kurban ayinlerini, Brahman kastından geldiği şekliyle sürdürmektedirler.

Bazı kaynaklara göre ruhbanlık, Hristiyanlığa, Hindistan, Mısır ve İran dinlerinden geçmiştir. Hinduizm'in fakirleri, eski Mısır'ın münzevi hayat süren halkı, İran'ın manvileri hristiyanların hoşuna gitmiştir. Hristiyanlar da nefsi temizlemek, ruhani bakımdan yükselmek ve Allah'a yaklaşmak için onlar gibi davranmak gerektiğine inanmışlardır. Hristiyanlık için nefsin arınması ve Allah'a yaklaşma yolunda bu eski dinlerin izlenmesini isteyenlerin başında Aziz Athanasius, Aziz Basil, Aziz Grogery, Aziz Ambross ve Aziz Augustin vb. büyük azizler gelmektedir. Bunlar birer büyük rahip ve ruhbanlığın en önde gelen savunucularıdır. Hristiyan kilisesinde ruhbanlığı başlatan ve yayılmasında öncülük edenler de bunlardır.

Tarihten edindiğimiz bilgilere göre ruhbanlık, hristiyanlar arasında ilk önce Mısır'da görülmüştür. Ruhbanlığın kurucusu Aziz Anthony'dur. Bu Aziz, Hristiyanlığın ilk rahibi ve ilk manastır kuran kişisi olarak bilinir. Hristiyanlık'ta ruhbanlığın temel felsefesi ve inanç talimleri onun tarafından geliştirilmiştir.

Aziz Anthony'un başlattığı ruhban hareketi kısa zamanda çığ gibi büyümüş, rahip yetiştirmek için çeşitli ülkelerde manastırlar kurulmuştur. Bu gelişmelerden sonra kilisenin mevcut düzeniyle ruhbanlık arasında önemli bir anlaşmazlık ortaya çıkmıştır; Çünkü kilise, dünyayı terk ederek ruhani bir hayat sürmeyi ideal kabul etmesine rağmen, rahiplerden başkalarının evlenme ve mal-mülk sahibi olmalarını yasaklayamamıştır. Böyle bir yetkiye de sahip değildir. Bu ve benzeri çıkmazlardan kurtulmak için çareler aranmış ve bazı hususlarda ulaşma sağlanmıştır. Özellikle Aziz Athanasius, Aziz Basil ve Aziz Augustin'in vaaz ve telkinleriyle ruhbanlık, Kilise'nin bağımsız ve ayrılmaz bir kurumu olarak şekillenmiştir.

Hristiyanlık'taki ruhban anlayışını altı ana grupta toplamak mümkündür:1. Çeşitli ibadet, murakabe ve çilelerle insan vücuduna eziyet veren ruhban sınıfı; 2. Pis ve pasaklı olan, temizliği, Allah'a tapma ve O'nu sevmeye aykırı bularak vücut temizliğini ruhun cenabeti sayan ruhban sınıfı; 3. Bekarlık, cinsel ilişkiden kaçınma, meşru evlilikten uzaklaşma ve bir köşeye çekilmeyi en güzel ahlaki değer şeklinde yorumlayan ruhban sınıfı; 4. Anne, baba, kardeş ve çocuklar arasındaki sevgi ve saygıya dayanan her türlü ilişkinin yasaklanmasıyla Allah rızasının kazanılacağına inanan ruhban sınıfı; 5. Her türlü dünya zevkini, insani ilişkileri, para hırsı ve zenginliği günah sayan, ancak bütün bunları kendileri için meşru gören ruhban sınıfı; 6. Başkalarına iffet ve namuslu olmayı telkin ettikleri halde manastırlarda yapılan ibadet, zikir ve ayinlerde her türlü cinsel ilişkiyi mubah gören ruhban sınıfı (Mevdudi, Tevhid Mücadelesi, (çev. A. Asrar) İstanbul 1983, I, 525).

Hristiyanlıkta özellikle ruhban sınıfını oluşturan çeşitli makam ve görevler vardır, bunların ortaya çıkışı ve en önemlileri şunlardır.

Piskoposlar: Yeni Ahid'in kapsadığı dönemde bu adın, yalnızca Gentile kiliselerindeki Hristiyan görevlilere verildiğini görüyoruz (Philippi'de Filiplilere Mektub, III; Efes'de Rasullerin İşleri, XX/28, I Timot, III/I). Böylece St. Peter, Küçük Asya'daki eyaletlerin çoğuna yazarken "piskoposun makamı" tabirini kullanır (Peter, V/II).

İgnatius'un (m.s. 110 civ.) mektuplarında piskoposluk müessesesinin tam olarak kuruluşuna dair referansları vardır. Geleneksel olarak piskoposluk kurumunun başlangıcı, Yohanna'ya atfedilir. Hem İskenderiyeli Clement, hem de Tertullian piskoposluğu Yohanna ile başlatır. Bu gelenekler, II. yüzyıl'dan sonra piskoposluk müessesesinin yerleşmesine yol açmıştır. İznik Konsili (m.s. 325) bu kararı Presbiter'lere ve deakon (daykon) lara da teşmil etmiştir.

Presbiterler: Bu kavram, muhtemelen Hristiyanlarca, Yahudilerden alınmıştır. Yahudiler bu terimle Sanhedrin ve diğer kurumların mensuplarını kastetmişlerdi. Fakat yazılı metinler bu kelimenin Greklerce bir şirketin veya kuruluşun mensubu diye kullanıldığını göstermektedir. Küçük Asya hristiyanlarının bu terimi Yahudilerden değil de, Greklerden almış oldukları da muhtemeldir.

Ayrıca Mısır'da putperest rahiplerin "presbyter" diye adlandırıldığı da söylenir (A. Deissmann, Bible Studies, lng, ter., Edinburg 1901, s. 154 vd.).

Erken Hristiyan literatüründe presbiterlere, sık sık, "piskoposların yardımcısı" gözüyle bakılmıştır. İğnatius, presbiterlerin piskoposların, bir telin lir'e bağlı oluşu gibi bağlı bulunduklarını söyler.

Dördüncü yüzyıl da Apostolik Const.'ta piskopos ve presbiterlerin görevleri resmi olarak sıralanır. Presbiter'ler, piskoposlar olmadığında, onların görevlerini yapabilmektedirler. Orange (m.s. 441), Toledo (m.s. 400) konsilleri bu kararı resmileştirmişlerdir.

Deaconlar: Bu görevlilere Yeni Ahid'de, Filiplilere (I/I) ve 1 Tinotihy, (III/8)'de işaret edilir. Geleneksel görüşe göre deakonlar Rasullerin işleri 6'da geçer. "Yedilerden" türemiştir.

Deakonlar, genellikle ikinci yüzyıl'dan sonra piskoposlar ve presbiter'lerin, laik müridlerle olan bağlantısını sağlamıştır. Deakonlar, vaftiz ya da evkarist sunma hakkına sahip değillerdir. Genellikle evkarist'de, piskopos yardımcısı pozisyonundadır. Bazen piskoposların ve presbiterlerin olmadığı durumlarda deakon'lar, vaftiz yapma ve evkarist icra etme hakkına sahip olmuşlardır (Eneycloapedia of Religion and Ethics-Ere, VIII, 660, "ministriy" mad.).

Bazı ülke ve dinlerde rahip için değişik terimlerin kullanıldığı görülmektedir. Bunların önemlilerini şöylece sıralamak mümkündür.

Babilonya: Babilonya'da rahip için kullanılan genel terim "sangu" idi. Bu kelime Sümerce "sağ" (baş) kelimesinin genizden söylenmesiyle elde edilmiştir. Sangu Rabbu, "büyük rahip" demekti. Rahipler, tapınakta yapılan her türlü dini ibadeti idare ederlerdi.

"Masmasu" adı verilen daha alt kademede bir rahip grubu, kralın başını mesh ile görevliydi. Babilonya hiyerarşisinde bir diğer grup da "asipu" idi. Bunların görevi, insanları kötülüklerden arındıran tütsüleri yakmakla ilgiliydi. Bunlardan başka urugallu, sailu, pasisu ve sukkallu adlı rahiplik görevleri de vardı.

Budizm: Budizm'de rahipler, "sangha" adı verilen bir grup oluştururlardı. Sangha'nın her üyesi, rahip pozisyonundaydı. Rahiplerin görevi daha çok halkı eğitmek ve dini tebliğ etmekti. Budizm'de çok katı bir rahipler hiyerarşisi, hiç bir zaman olmamıştır (Ere, 289).

Taoizm: Taoculuk'ta, Miladi dönemlerin sonuna doğru Budizm'in etkisiyle organize bir rahipler kadrosu ortaya çıkmıştır. Bugün, "evli olanlar" ve "olmayanlar" diye iki grup taoist rahip vardır. Beş yıllık eğitimden sonra, rahip olunabilir. Rahipler genellikle mabedlerdeki dini görevlerin icra edilmesi işini yürütürler (Ere, 292).

Hinduizm: Hinduizm'de rahipler hiyerarşisi, erken dönemlerden itibaren görünmeye başlar. Brahmanlar hem kast'ın, hem de rahiplerin en üst sınıfını teşkil ederler. Brahmanlar, dini eğitimden sorumludurlar. Vedalar'da "Saman, Prastotr" ve "Udgator" diye üç rahip sınıfı vardır. Bunlar, kurbanların sunulması ve ilahilerin söylenmesiyle ilgili işlemleri yaparlar. "Hotr"adı verilen ilahi söyleyici bir sınıfa daha atıf yapılır. Yine "adhvargu" denilen bir grup rahip, kurban sunuluşu ile ilgilenirler (Ere, 312).

Zerdüştilik: Zerdüştilik'in kutsal metni Avesta'da rahipler için "athravan" deyimi kullanılır. Kelime, "atar" (ateş)'den türemiştir. Atlıravan, ateş ile ilgili dini törenleri yürütürler. Geç dönemlerde Zerdüştilik'te özel bir sihir-rahipler kadrosu türemiştir. Bunlar "mabed" adını alırlar. Yine "zaotar" denilen rahip sınıfı da Gata'ların okunuşuna iştirak ederlerdi (Ere, 319).

Yunan Dininde: Bir Yunan mabedi, her şeyden önce bir tanrı evi olduğundan, bu günkü kiliseler ya da camilerdekinin aksine olarak halk, bunların içine girip dua edemezdi. Dini törenler, mabedin önünde duran sunağın çevresinde yapılırdı. Gerek dini törenleri idare etmek, gerek tanrının heykeline ve kutsal eşyasına bakmak işini "hierevs" adını taşıyan rahipler üzerlerine almışlardı. Fakat, Yunan rahipleri, doğu rahipleri gibi, tanrının sevgisini kazanmış ve bunlara yaklaşmış, tanrı kült'ünün tüm sırlarını bilen olağan üstü insanlar değillerdi. Bunlar sadece şehirlerdeki toplumlar tarafından seçilmiş devlet memurları idiler. Bundan dolayı memur olmak için gerekli şartlara sahip her vatandaş, rahip de olabilirdi. İşte bu sebeple Yunanistan'da, eski Doğu devletlerinde olduğu gibi, hükümet içinde ikinci bir hükümet meydana getiren bir rahip sınıfı hiç bir zaman vücut bulmamış, dolayısıyla Yunan dini hiç bir zaman dogmatik bir şekil almamıştır (Arif Müfid Mansel, Eğe ve Yunan Tarihi, Ankara 1971, 142).

Amerika'nın eski dinlerinden İnka, Maya ve Aztekler rahiplerini, büyük milli tanrılarının inançlarından sorumlu sayar. Onları kehanet, tedavi ve şahsi işleri için başvurdukları ayin uzmanlarından daima ayrı tutarlar. Aynı şekilde Afrika topluluklarının çoğu, kabile atalarına ibadetten sorumlu rahiplerle büyücü ve hekimleri daima birbirinden ayrı tutmuşlardır.

Ruhbanlığın en gelişmiş şeklini, merkezi bir otoritenin hakim olduğu ve belirgin talimlerin yerleştiği toplumlarda görmek mümkündür. Ancak bu husus, ileri düzeyde gelişmiş her dinde bir ruhbanlık kurumunun mevcudiyeti manasına gelmez. Günümüzde ruhbanlığın hiyerarşik yapıya en uygun tarzda işlediği din Hristiyanlık, mezhep olarak ifade etmek gerekirse Katolikliktir. Katolikliğin Ortaçağda geliştirdiği ruhbanlık talimleri, büyük bir ekseriyetle Komünyon (şaraba batırılmış ekmeği yemek) ayiniyle yakından ilgilidir. İnançlarına göre Komünyon, Allah'ın bağışlamasını sağlamak için yapılan bir çeşit kurban törenini andırmaktadır. Dikkati çeken bir diğer nokta da, Budizm'de bazı kurban unsurlarının bulunmasına rağmen, bu dinde ruhbanlığın olmayışıdır. Bununla beraber uygulamada özellikle Budizm'in Mahayana mezhebinde keşişlerle rahipler arasında pek büyük fark görülmemektedir. Özellikle Tibet Budacılığı'nda ayinlerle geleneksel büyü tekniklerini birlikte yürüten bir çeşit ruhbanlık oluşmuştur.

Yahudilikte ilk dönemlerde ruhbanlığın önemsenmemesi sebebiyle bu tür işleri hahamlar yapmıştır. Günümüz Yahudiliğinde kohenlere has olan rahiplik görevleri yine hahamlarca yerine getirilmektedir (Ana Brit., XVIII, 52).

İslam Dinine Göre : İslam dinine göre, hristiyan din adamlarına "rahip" denir. Bu kavram, İslam dini'nin doğuşundan önceki devirlerde, özellikle cahiliyye devrinde de vardı. Bu dönemin şairleri, rahip kelimesini, çölde giden yolcular ve geceleri konaklama yeri hazırlayan kimseler için kullanıyorlardı. "Rahipler", gece uzaktan gelen yolcuları görebilmeleri için çadırlarının önüne lamba asarlar, böylece oranın bir konaklama yeri olduğunu ifade ederlerdi. İslamın ortaya çıkışından sonra kelimenin anlamı değişti. "Rahip", yalnız hristiyan dini görevlileri için kullanılmaya başlandı. Kur'an'da, hristiyanların, müslümanlara olan yakınlıklarından, bunları rahiplerin sağladıklarından söz edilir, rahipler övülür (el-Maide, 5/82). Bu övme, rahiplerin kendilerini Allah'a adamalarından; dünya işlerinden, gösterişten el çekerek ibadete yönelmelerinden dolayıdır.

Ancak dini yetki herhangi bir kurban hadisesiyle ilişkilendirilmediği için, Hristiyanlığın anladığı manada bir ruhbanlık kurumunun İslam'da yeri yoktur. Kur'an-ı Kerim, "rahip", "kıssis" ve "ahbar" terimlerini Hristiyanlığın dini başkanları hakkında kullanmıştır. Hristiyanların anladığı manada İslam'da ruhbanlığın olmadığını Hz. Peygamber "İslam'da ruhbanlık yoktur" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 226) hadisiyle açıklamıştır.

Kur'an-ı Kerim'de "Onlar, Allah'ı bırakıp da bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler..." (et-Tevbe, 9/31) buyurulur. Bu ayetin gerçek manasını Hz. Peygamber şöyle açıklamıştır. Önceleri bir hristiyan olan Adiy b. Hatim, İslam'ı kavrayıp anlamak niyetiyle, şüphelerini gidermek için Hz. Peygamber'e birkaç soru sorar. Sorulardan biri "Bu ayet bizi, alimlerimizi ve rahiplerimizi rabler edinmekle suçluyor. Bunun gerçek manası nedir? Zira biz onları kendimize rabler edinmeyiz" der. Hz. Peygamber cevaben: "Siz onların gayr-i meşru ilan ettiklerini haram, meşru dediklerini (helal) sayıp öylece kabul etmiyor muydunuz?" Adiy, "evet böyledir" diye tasdik eder. Hz. Peygamber, "İşte bu sizin onları kendinize rabler edinmenizdir" buyurur.

Bu hadis-i şerif, helal ve haramın sınırlarını tesbit yetkisini kendinde görenlerin, nefislerini ilah ve rab yerine koyduklarını, onlara kanun koyma yetkisi tanıyanların da onları rabler edindiklerini vurgulamaktadır (Mevdudi, Tefhim, (Türk. Çev.) II, 209).

Osman CİLACI

M.Süreyya ŞAHİN


2-)İnsanların iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetlisi, andolsun ki, yahudilerle Allah'a eş koşanları bulacaksın. Onların iman edenlere sevgisi bakımından daha yakınını da andolsun "Biz nasranileriz" diyenleri bulacaksın. Bunun sebebi şudur: Çünkü onların içinde keşişler (ilim ve ibadetle meşgul olanlar) ve ruhbanlar vardır. Şüphe yok ki onlar (hakkı itiraf hususunda o derece) büyüklenmek istemezler. (Maide suresi: 82)

İslamiyet'te ruhbanlık yoktur. (Hadis-i şerif-Menahic-ül-İbad)

Papaslar herkese ruhbanlığı emrettiğinden, bunu önlemek için Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem Eshabının (Peygamber efendimizin arkadaşları) bekar yaşamasını yasak etti. Bir hadis-i şerifte; (Nikah yapmak benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmıyan kimse benden değildir" buyurdu. Allahü tealanın yolunda yalnız ruhbanlıkla yürünebilir düşüncesini gönüllerden çıkardı. (Saideddin Fergani)


3-)Rahipler.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Clergy.
İngilizcesi İngilizce
Clerics.
İngilizcesi İngilizce
Priests.
İngilizcesi İngilizce
Monks.

Sizde içinde Ruhban kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ruhban kelimesi anlamı 40 defa okunmuştur. [242494] Ruhban kelime anlamı, Ruhban nedir, Ruhban ne demek, Ruhban sözlük anlamı

Paylaş