Teganni Nedir

Teganni Nedir ? Teganni Ne demek ?

1-)TEĞANNİ



Şarkı söylemek. Bazı mahzun sözlerin belirli bir makama uygun biçimde söylenmesi, okunması.

Teğannide aslolan tabiattaki tabii seslerdir ve insanın fıtraten buna meyli vardır. Yani insanoğlu bütün güzellikler gibi güzel sese meyillidir. Fıtratı gereği onunla rahatlar. Sevinç, keder, sıkıntı ve hayret anında ona yönelir. Bu çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık döneminde devamlı karşılaşılan bir gerçektir.

Küçük bir çocuk güzel sesle, teğanni ile söylenen ninni ile sükunet bulur. Kulağına gelip ruhunu okşayan bu güzellikle sakin bir uykuya dalar.

Teğanni ve musikinin hayvanlar üzerinde bile etkisi vardır. Her hayvan hemcinsiyle, teğanniye benzeyen bir sesle anlaşır. Kuşların bir çoğunun sesi gerçek musikidir.

İslam'ın fıtratın gereği olan bu gerçeği, mutlak manada yasaklaması düşünülemez. Ancak İslam, her meseleye damgasını vururken, kendi bünyesine uygun olan ile uygun olmayanın sınırlarını çizer. Bunlardan hayırlı ve faydalı olan alır veya ruhsat verir, zararlı olanı yasaklar.

Teğanni ve buna bağlı olarak musiki, insan kalbinin dilidir, hislerinin sesidir. Her milletin kendisine has teğannisi vardır. Araplar bunu İslam'dan önce de biliyorlardı. Kendi basit ve sade tabiatlarına uygun makamları da vardı. Başlangıçta şiir okurlardı, ama bunun teğannisi yoktu. Sonra hada çıktı. Bu teğanni'nin bir çeşidiydi ve develeri sürerken buna başvuruyorlardı. Develer, güzel sesle söylenen hada'nın ritmine uygun ve hızlı yürüyorlardı.

Sonra terennümle okumaya yöneldiler ve bu konuda ihtisaslaşmaya başladılar. Nasb, Sinad ve Hezec olmak üzere üç çeşit teğanni tarzı icabettiler. Muğanniyelerin tarzı idi. Kervanlarda bu tarz kullanılırdı. Sinad, çok nağmeli ve ağır tarzlı bir çeşitti. Hezec ise, oynama hissi veren hafif bir tarzdı ki, yanında tef ve kaval kullanılırdı .

Bu üç tarz, o günün büyük şehirleri olan Medine, Taif, Hayber ve Vadi'l-Kura gibi yerlerde yaygındı (İbn Haldun, Mukaddime, Fasl 3, s. 423).

İslam geldikten ve fetihler ilerledikten sonra Araplar, Fars musikisi ile tağannisini tanıdılar. Ancak Emevilerin saltanatı dönemine kadar, Müslümanlar, İslam devleti ve neşrine önem verdikleri için, musiki ve teğanni konularıyla özel bir sanat kolu olarak ilgilenmediler. Emevi idarecileri teğanni ve musikiye önem vermeye başladılar.

Hatta bazılarının özel muğanniyeleri vardı. Her istedikçe bunları dinlerlerdi.

Abbasiler döneminde teğanni ve musikiye verilen değer daha da arttı. Abbasiler Fars diyarı ve diğer ülkelerle sıkı ilişkide oldukları için, bunların musikilerinden etkilenen Abbasi musikisi, önemli ilerlemeler kaydetti. Abbasi halifelerinden bilhassa Vasık Billah, Muntasır Billah, Mu'tez Billah ve Mu'tazıd Billah devirleri musikinin en parlak olduğu devirler oldu. Halife Mehdi'nin kızı Emire Aliyye de bu konuya önem veren Abbasi kadınlarının başında geliyordu.

Bütün bunların yanında, insaflı tarihçilerin tespitleri şu yöndedir: Şarkı meclisleri ahlaka aykırı, Şeriat kurallarını çiğneyecek hareketlerden uzaktı .

Tarihin genel seyri içinde musiki ve teğanni, kendi özel seyrini sürdürürken devamlı haram mı, helal mı münakaşasına konu edildi. Bu münakaşayı haklı çıkaracak pekçok sebep vardır. Her şeyden önce ve öz olarak söylenirse, Şeriata aykırı yer ve tarzda kullanılması bu sebeplerin başında gelir.

Teğanniyi mübah kabul edenlerin delilleri

Teğanniyi mübah kabul edenler, Kur'an ve Sünnetten şu ayet ve hadisleri delil olarak ileri sürmektedirler:

1- "O, yaratmada dilediğini artırır; şüphesiz Allah, her şeyi yapabilendir" (Fatır, 35/1).

İbn Kesir, İmam Zühri ve İbn Cüreyc'den naklen; Allah'ın artırdığının güzel ses olduğunu söyler (İbn Kesir, Tefsir, V, 567).

Kurtubi ise bu ayetin tefsirinde, "İbn Kesir'in Zühri'den nakline göre, Allah'ın artırdığı güzel sestir" der (Kurtubi, el-Camili-Ahkami'l-Kur'an, XIV, 320).

Nesefi, Beyzavi, Hazin ve diğerleri aynı anlamı tercih etmişlerdir.

2- Hz. Âişe (r. anha)'dan: "Resulullah (s.a.s) benim yanıma girdi. Yanımda da iki cariye vardı; Buas günü şarkısını söylüyorlardı. Resulullah (s.a.s) yatağa yattı ve yüzünü öteki tarafa çevirdi. Bu arada Babam Ebu Bekir de yanıma girdi, beni azarladı ve "Resulullah (s.a.s)'in yanında şeytan çalgısı mı çalıyorsunuz?" dedi. Resulullah (s.a.s) ona dönerek "Onları bırak" buyurdu.

Bu hadisin başka bir rivayetine göre Resulullah (s.a.s) Ebu Bekir'e "Ey Ebu Bekir, her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır" buyurmuştur (Buhari, Îdeyn, 3; İbn Mace, Nikah, 21; İbn Hanbel, 6/1 87)

Hz. Âişe (r.anha)'dan: Bayram günüydü, Sudanlılar Mescid-i Nebevi'de kılıç kalkan oyunu oynuyorlardı. Ben istedim veya Resulullah (s.a.s) "Bakmayı arzuluyor musun?" buyurdu. Ben, "Evet, isterim" dedim.

Beni arkasında durdurdu, yanağım yanağı üzerinde idi. Oyuncuları Haydin Erfide oğulları! Göreyim sizi" diyerek teşvik ediyordu. "Ben usanıncaya kadar baktım." Bana, "Yeter mi?” buyurdu. "Evet" dedim." "O halde içeriye git" buyurdu (Buhari, Îdeyn, 2, Cihad, 81; Müslim, Îdeyn, 19).

Bu hadisle bundan önceki hadisin delil olma yönü şöyledir: Şarkı söylemek (teğanni) haram olsaydı, Resulullah (s.a.s)'in evinde söylenmezdi. Ebu Bekir bunu hoş karşılamamış, ama Resulullah (s.a.s) kabul etmiştir. Resulullah'ın bayram gününü buna sebep olarak göstermesi, devamlı yapılmasının hoş olmadığını ifade etmektedir (İbnü'l-Arabi, Ahkamü'l-Kur'an, 111, 9).

3- Halid b. Zekvan'dan: Rubeyyi bint Muavviz b. Afra şöyle anlattı: "Ben evlendiğim zaman Resulullah (s.a.s) geldi ve senin şu oturduğun gibi yatağımın üzerine oturdu. Bizim cariyelerimiz tef çalıp Bedir günü şehid olan atalarımız hakkında mersiyeler okumaya başladılar. O anda cariyelerden birisi, "Bizim aramızda yarın olacakları bilen peygamber var." mealinde bir mısra okudu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s), "Bunu bırak (böyle söyleme), söylemekte olduğun diğer şeyleri söyle" buyurdu (İbn Hacer, Feth'ul-Bari, XI, 108; Tirmizi, Nikah, 6; İbn Mace Nikah, 21).

İbn Mace'de Resulullah (s.a.s)'in sözü şöyledir: "Hayır, bunu söyleyemeyiniz. Yarın olacakları bilen Allah'tır" (İbn Mace, Nikah, 21; Buhari, Tefsiru Sure-i Ra'd, 1; İbn Hanbel, II, 52).

Bu hadisle bir evvelkinin delil oluşu şöyledir: Nikahın tef ve teğanni ile ilanı mubahtır. Mubah sınırını aşmadığı takdirde, oyun ve eğlence yapılması, bir düğüne imam (devlet başkanın)'ın gelmesi caizdir (Mubarekfuri, Tuhfetü'l-Ahvezi Şerhi Süneni't-Tirmizi, VI, 209).

4- Muhammed b. Hatıb el-Cumahi'den: Rasulüllah (s.a.s) şöyle buyurmustur: "Helal ile haramın arasını ayıran ölçü tef ve sestir."

Sünen-i Tirmizi şarihi Mubarekfuri der ki: "Allah daha iyi bilir; bana göre meselenin zahiri şudur: Hadisteki sesten murad mubah teğanindir. Zira düğünlerde tefle mubah teğanni yapmak caizdir" (İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XI, 133).

5- Âişe (r.anha)'dan: Hz. Âişe bir kadını Ensardan bir adamla evlendirip zifaf için damat evine götürdü. Resulullah (s.a.s): "Ey Âişe, sizin eğlenceniz yok mu? Zira Ensar eğlenceden (oyundan) hoşlanır." buyurdu.

Şureyk'in rivayetinde, Resulullah (s.a.s), "Gelinle beraber tef çalıp şarkı söyleyecek bir cariye göndermediniz mi? " buyurdu. Ben, "Cariye ne diyecek?" diye sordum. Resulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: "Şöyle diyecek:

Size geldik, size geldik

Allah bize de, size de hayat versin

Kızıl altın olmasaydı

Badiyenize konaklamazdı

Sarı buğday olmasaydı

Bakireleriniz semirmezdi"

İbn Mace'deki rivayette Resulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu nakledilir:

"Ensar muhabbet duygusu olan bir kavimdir. Onlara, 'Size geldik, size geldik, Allah bize de, size de hayat versin.' Şarkısını söyleyen birini gönderseydiniz" (İbn Mace, Nikah, 21, ibn Hanbel, IV, 78).

6- Enes b. Malik (r.a) den: "Resulullah (s.a.s) Medine'nin bir tarafından geçti. O anda tef çalıp şarkı söyleyen bir kaç kızcağızla karşılaştı. Kızlar şöyle diyorlardı: "Biz Neccar oğullarının kızlarıyız, Muhammed ne iyi komşudur." Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) onlara, "Allah biliyor ki ben de sizleri seviyorum" buyurdu (İbn Mace, Nikah, 21).

7- Abdullah b. Büreyde'den: Babam Büreyde şunu anlatırken dinledim: Resulullah (s.a.s) gazalardan birisine çıktı. Geri döndüğü zaman siyahi bir cariye gelerek, "Ya Resulullah" dedi "Allah seni sağ salim geri getirirse, senin huzurunda tef çalıp şarkı söylemeyi nezrettim." Resulullah (s.a.s) de ona, "Nezrettiysen çal, yoksa çalma" buyurdu.

Cariye tef çalmaya başladı. Bu arada Ebu Bekir geldi, cariye tef çalıyordu. Ali geldi çalıyordu. Sonra Osman geldi, yine çalmaya devam etti. Ömer gelince cariye tefi yere attı ve üstüne oturdu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s), "Şeytan senden korkar, ey Ömer. Ben otururken bu tef çalıyordu. Ebu Bekir geldiğinde çalıyordu. Sonra Ali geldi o yine çalıyordu. Osman geldiğinde çalmaya devam etti. Sen girince ey Ömer, tefi atıverdi" buyurdu.

Tirmizi bunun hasen sahih bir hadis olduğunu söylemiştir (Tirmizi, Menakıb, 17).

8- Âmir b. Sa'd'den: "Bir düğünde Kuraza b. Ka'b ve Ebu Mes'ud el-Ensari'nin yanına girdim. O anda cariyeler şarkı söylüyorlardı. "Siz Allah Resulunun arkadaşlarısınız, Bedir savaşına iştirak edenlerdensiniz. Sizin yanınızda bu nasıl yapılır?" dedim. Birisi: "Otur, istersen bizimle dinle, istersen git. Düğünlerde bizim için buna ruhsat verildi" dedi" (Nesai, Nikah, 80).

9- Seleme b. el-Ekva'dan: "Resulullah (s.a.s)'le beraber Hayber gazasına çıktık. Geceleyin yürüdük. Topluluktan birisi Amir b. el-Ekva'a, "Şarkılarını bize dinletsen olmaz mı?" dedi. Âmir şairdi ve develeri hada söyleyerek yeden birisi idi. Devesinden indi ve o topluluğa şu şiiri makamla okudu:

"Allah'ım şayet Sen olmasaydın biz hidayete eremezdik.

Sadaka da vermez, namaz da kılmazdık.

Canımız sana feda olsun ki, sakındığımız sürece bizi mağfiret et.

Düşmanla karşılaşınca ayaklarımızı sabit kıl.

Üzerimize sekinetini indir. Çünkü biz,

Cihada çağrıldığımız zaman ona icabet ederiz.

Düşman ise yaygara ile aleyhimize yardım topladı."

Resulullah (s.a.s), "Develeri süren bu adam kim?" diye sordu. "Âmir b. el-Ekva'dır" dediler. "Allah ona rahmet etsin" diye dua etti. Topluluktan birisi, "Duan sebebiyle (şehidlik ona) vacip oldu, ey Allah'ın Resulu, bizi de bundan faydalandırsaydın" dedi" (İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XIII, 60; Müslim, Cihad, 123).

10- Fedale b. Ubeyd'in azadlısı Meysere'den: Resulullah (s.a.s), "Sesi güzel cariyesinin sesini efendisi nasıl duygulanarak dinliyorsa, güzel sesle Kur'an'ı açıktan okuyan adamın sesini Allah Teala daha iyi dinler. " buyurdu. Hakim bu hadisin Buhari ve Müslimin şartına uygun sahih bir hadis olduğunu söyler. İbn Mace de Sünen'inde hasen isnadla rivayet eder (Hakim, Müstedrek, 1, 571; İbn Mace, İkametü's-Salat, 176; İbn Hanbel, VII, 19-20).

Mezheblerin ve ulemanın görüşleri:

Maliki fakihlerinden Ebu Bekir İbn'ül-Arabi şöyle der: "İçinde Malik b. Enes (r.a)'in de bulunduğu ekseri ulemaya göre teğanni kalpleri heyecana getiren eğlencelerdendir. Ne Kur'an'da, ne de sünnette onun haram olduğuna dair delil yoktur. Ama sahih hadiste mubah olduğuna delil vardır. Sahih hadiste Hz. Ebu Bekir, Hz. Âişe'nin yanına girer. O anda onun yanında Ensarın mersiyelerini okuyan iki cariye vardır. (Sonra hadisin tamamını yazarak) Teğanni haram olsaydı, zahiren Ebu Bekir hoş karşılamadığı halde Resulullah (s.a.s)'in evinde olmaması gerekirdi. Resulu Ekrem (s.a.s) ruhsat faziletiyle ve yaratıklara merhametinden dolayı onu kabul ile karşıladı" (İbnü'l-Arabi, Ahkamü'l-Kur'an, III, 9).

"Teğanni'nin haram olduğuna dair rivayet edilen her hadis ve söylenen her delil, senet yönünden de, inanılacak esas yönünden de batıldır. Haber olarak da, tevil olarak da batıldır. Resulullah (s.a.s)'den sabit olan husus, onun iki bayramda ve bağırıp çağırmaksızın ölüye ağlarken teğanniye ruhsat verdiğidir" (İbn'ül-Arabi, Ahkamü'l-Kur'an, III, 10).

İbn Abidin de Haşiye'sinde şöyle der: "Haram olan teğanni bir erkeğin sıfatını, hayatta olan belli bir kadının vasıflarını ve insanı şarap içmeye tahrik edecek biçimde şarabın vasıflarını anlatan, melodik söyleyişler ve Müslüman veya zimmiyi hicveden sözlerdir ki, bu hicvetme de söyleyen adam bizzat o Müslüman veya zimminin hicvini düşünerek söylerse, olmayan bir kadının vasfını yapan teğanni de haram değildir. Veya kokuları, çiçekleri, suları anlatan bir şiir veya teğanninin men edilmesinin bir delili yoktur. Evet, bunları bir çalgının yanında söylerse, o zaman yine men edilir" (İbn Abidin, Haşiye, Terc. M. Taskesenlioğlu, XV, 344).

İmam Şatıbi şöyle der: "Tatrib, sesi uzatıp güzelleştirmektir." Açıklaması: Şarkı olarak söylenen şiir iki hususu ihtiva eder:

"1- Kendisinde hikmet ve nasihat olan ki kalbe aittir. Onunla amel edilir ve ondan etkilenilir. Bu çeşit teğanniyi dinlemek ruhlara nisbet edilir."

"2- Makamlara göre tertibedilmiş nağmeler bulunanıdır ki bu tabiata tesir eder, onu gerektiği şekilde heyecana getirir. Bu heyecan nağmenin etkisine göre değişir. Bunların hepsi de işitme yönünden kalbe etki eder. Onun etkisiyle sükunet ve huzur meydana gelir ki bu rikkattir. Bu vecd duygusudur ve şüphesiz ki bu övgüye layıktır. Kendisinde sükun olmayan her etki şımarıkça coşmadır, onda rikkat da yoktur, vecd duygusu da... Bu çeşit teğanni sofiyye büyükleri katında övgüye layık görülmemiştir" (Şatıbi, el-İtisam, I, 175).

Maliki mezhebi büyüklerince aletli olmamak, devamlı olmamak ve halk arasında meşhur olmamak şartıyla şarkı dinlemek mekruhtur. Çünkü devamlı teğanni ile meşgul olmak mürüvveti düşürür, şahitlik hakkının kaybolmasına sebep olur" (Hattab, Mevahibü'l-Celil, VI, 135).

"Büyük Şafii fakihi İmam Maverdi, teğanni hakkında şöyle der: Hicazlar şu iki husus dışında devamlı ona ruhsat vermişlerdir. Vecdi artırması ve onu yasak kılacak bir şeyin onunla birlikte bulunmaması."

"İbn Cerir şöyle der: Onu mubah gören, onun nefsi rahatlandırmasını delil olarak getirir. Onu taate güç kazanmak için yapan itaatkar, günaha güç kazanmak için yapan asi olur. Yoksa o bahçe de gezinmek ve gezinti yerinde hava almak kabilinden olur" (İbn Hacer, Fethu 'l-Bari, XIII, 160).

Şafiilerin görüşüne göre, "teğanni" hakkında varid olan haberlere göre mubahtır, çünkü bunda develeri yürütmeyi canlandırma, uyuyanı uyandırma faydası vardır. Onu dinlemek de dinletmekte de mübahtır. Aletsiz teğanni mekruhtur, dinlemesi de böyledir. Ancak Hz. Âişe hadisinden dolayı haram değildir" (Şirbini, Mağni'l Muhtac, VI, 428).

Hanbelilere göre, şer'an hoş karşılanmayan bir şey olmadıkça teğanni mübahtır. Ancak bazı Hanbeliler, haram değil mekruhtur demiş, bazıları ise haram olduğunu söylemişlerdir. Genel olarak kötü sözler bulunmadıkça teğanni mubahtır, şeklinde özetlenebilir.

İmam Ahmed b. Hanbelin mekruh görmesi, bizzat söz üzerine değil, kötü fiil üzerinedir. (Yani teğanni sebebiyle işlenecek kötü şey üzerinedir.) Hada, işlenmesi bakımından da dinlenmesi bakımından da mubahtır (İbn Kudame, el-Mugni, XII, 42-43).

Zahirilerden İbn Hazm, teğanninin haram olduğunu söyleyenlerin delil getirdikleri hadis-i şeriflerin sıhhatli olmadığını söylemektedir. Ona göre Şer'i bir farza saygısızlık etmemek şartıyla teğanni, mutlak suretle mubahtır (İbn Hazm, el-Muhalla, IX, 60).

İmam Gazali, teğanniğine ve sema ile ilgili olarak şeriat açısından geniş bilgi verir. Bunların haram olduğuna dair sağlam bir nassın olmadığını ispat eder. Bunların haram olduğunu söyleyenlerin sağlam bir delile dayanmadıklarını söyler. Ayrıca Medine'ye hicretinde Ensar kadınlarının tef çalarak ve teğanni ile Resulullah'ın karşılamalarını delil getirir (Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, II, 245).

Havvat b. Cubeyr'den; "Ömer b. Hattab (r.a)'la beraber hac için çıktık. Aralarına Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve Abdurrahman b. Avf'in de bulunduğu bir kafile ile gittik. Kafiledekiler, "Bize Dirar'ın şarkılarından oku" dediler. Ömer (r.a), "Ebu Abdullah'ı bırakın da içinden doğan şiirleri okusun" dedi. Tanyeri ağarıncaya kadar şarkı söylemeye devam ettim Ömer (r.a), "Yeter artık ey Havvat, seher vaktine erdik" dedi" (İbn Abd el-Berr, el-İstiab fi Ma'rifeti'l-Ashab, III,11).

İmam Şevkani harama, fitne ve fesada alet ve sebep olmayan teğanni için ruhsat veren ashab ve tabiinden bazılarını sayar. Buna göre Hz. Ömer (İbn Abdü'l-Berr vb.), Hz. Osman (Maverdi, el-Beyan, er-Rafii), Abdurrahman b. Avf ve Ebu Ubeyde b. el-Cerrah (Beyhaki), Bilal, Abdullah b. el-Erkam, Üsame b. Zeyd (Beyhaki), Hz. Âişe (Buhari, Müslim) ashabtan ruhsat verenlerdir.

Tabi'inden ise Said b. el-Müseyyeb, Salim b. Amr, Harice b. Zeyd, Şureyh el-Kadi, Said b. Cübeyr, Âmir eş-Şa'bi, Ubeydullah b. Ebi Atik, Ata b. Ebi Rebah, Muhammed b. Şihab ezZühri, Ömer b. Abdül-Aziz vb. dir.

İmam Şevkani bu isimleri saydıktan sonra İmam Maverdi'nin şu sözünü nakleder: "Hicazlılar, senenin ibadet ve zikirle geçirilmesi emredilen günlerinde teğanniye devamlı ruhsat vermişlerdir" (Şevkani, Neylü'l-Evtar, VIII, 266).

Teğanninin haram olduğunu söyleyenlerin delilleri

Bunlar şu ayetleri ve hadisleri delil olarak getirmektedirler:

a) Ayetler:

1- "İnsanlardan kimi vardır ki, bilgisizce (insanları) Allah'ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence sözleri satın alırlar. İşte onlara küçük düşürücü bir azab vardır" (Lokman, 31/6).

Ebu's-Sahba, İbn Mes'ud'a bu ayetteki "eğlence sözler" den neyin kastedildiğini sorunca, "Şarkıdır" cevabını verdi. Hasenü'l-Basri de bunu "Şarkı ve çalgılardır" diye tefsir etti (İbn Kesir, Tefsir, V, 377). İbn Mes'ud, Cabir b. Abdullah böyle tefsir etmişlerdir. Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzi bu tefsiri Hasen'den, İbn Cübeyr'den, Katade'den ve Nehai'den nakleder, (Kurtubi, el-Cami, XIV, 251).

2-"Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas; mallarda ve evlatlarda onlara ortak ol. Onlara (çeşitli) vaadler yap, gerçi şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez" (el-İsra, 17/64).

Ayetteki "ses"ten kasıt İbn Abbas ve Mücahid'e göre şarkı, çalgı ve oyundur. Dakhak'a göre, çalgı sesidir. Bazı müfessirler bu manayı almışlardır (Kurtubi, el-Cami, 1, 288).

3- "Şimdi siz bu söze (Kur'an 'a) mı hayret ediyorsunuz ve gülüyorsunuz da ağlamıyor musunuz Ve baş kaldırıyorsunuz?” (Necm, 52/59-61).

İkrime'nin İbn Abbas'tan nakline göre "Semed" Hemyer lehçesinde şarkı manasındadır. "Semmede lena" demek "Bize şarkı söyledi" manasına gelir. Kureyş kafirleri, Kur'an-ı Kerim'in okunduğunu duyunca, işitilmesin diye şarkı söyler ve oynarlardı (Kurtub, el-Cami, XVII, 123).

b. Hadis-i Şerifler:

1- Abdurrahman b. Gunmü'l-Eş'ari'den: "Bana Ebu Malik el-Eş'ari haber verdi; vallahi bana yalan söylemedi. Resulullah (s.a.s)'in şöyle söylediğini işitmiş: "Ümmetimden bir takım kimseler türeyecek; zinayı, ipekli giyinmeyi, şarabı ve çalgıyı (şarkıyı) helal sayacaklar."

Kurtubi'nin Cevheri'den naklinde, "Sabahleyin onlara çengiler akşamleyin şarkı ve çalgılar uğrayacak" şeklindedir (İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XII, 154-155).

2- Ebu Malik el-Eş'ari'den: Resulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

"Ümmetimden bir takım kimseler şarabı içecek ve onu kendi isminden başka bir isimle anacaklar. Başları ucunda çalgılar çalınacak, çengiler oynayacak. Allah onları yere batıracak ve onlardan bazılarını maymun ve domuza çevirecek.”

Bu hadisi İbn Mace ve İbn Hibban da Sahih'inde rivayet etmiştir. (Münziri, et-Tergib ve't-Terhib, III, 263).

3- Ali b. Ebi Talib (r.a)'den: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Ümmetim on hasreti işlediği zaman onların başına bela çöker". "Onlar nedir, ey Allah'ın Resulu?" diye soruldu: "Ganimet bazılarının çıkarına kullanıldığı, emanete riayet edilmediği, zekat yük sayıldığı, ilim tahsili dinden başka bir gaye için yapıldığı, kişi karısına itaat edip annesine asi olduğu, dostunu kendisine yaklaştırıp babasını uzaklaştırdığı, mescitlerde gürültüler baş gösterdiği, fasık adamın kabilenin başına geçtiği, en rezillerinin kabilesine lider olduğu, şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri türediği, şaraplar içildiği ve bu ümmetin sonra gelenleri önce önce gelenlerini lanetlediği vakit; işte o zaman kızıl rüzgarı, depremi, yere batırılmayı, insanların şeklinin değiştirilmesini, taş yağmasını ve ipi kesilen eskimiş bir kolyenin tanelerinin birbiri ardınca gitmesi gibi birbirini takibeden alametleri beklesinler" buyurdu (Tirmizi, Fiten, 31).

Tirmizi, "Bu garib bir hadistir. Ali b. Ebi Talib'den bu vecihten başka şekilde rivayet edilmemiştir." Darekutni, "Batıl Hadistir"; Zehebi de "Münkerdir" demişlerdir.

4- Cabir b. Abdullah (r.a)'den: "Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "İlk bağırıp çağırarak ağıt yapan ve ilk şarkı söyleyen iblistir."

Hafız Iraki, "Bunun Cabir hadisi olarak aslını bulamadım" demiştir. Firdevs yazarı Ali b. Ebi Talib'in hadisi olarak zikretmiş, oğlu ise Müsned'inde onu rivayet etmiştir (Gazal, İhyau Ulumi'd-Din, II, 251).

5- Ebu Ümame'den: "Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Kişi şarkı söyleyerek sesini yükseltince Allah onun omuzundan iki şeytan gönderir. Topuklarıyla onun göğsüne vururlar. Buna susuncaya kadar devam ederler."

Hafız Iraki bunun zayıf bir hadis olduğunu söylemiştir (Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, II, 251).

6- Ebu Ümame'den: "Resulullah (s.a.s) şarkıcı kadınların satışını, onlar hakkındaki ticareti ve onlara şarkı öğretilmesini yasakladı" ve: "Onların parası haramdır" buyurdu. Bu ve buna benzer hususlar hakkında, "İnsanlardan kimi var ki bilgisizce (insanları) Allah'ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence sözleri satın alırlar" (Lokman, 31/6) ayet-i kerimesi nazil oldu.

Bunu Ahmed b. Hanbel, Tirmizi ve İbn Mace rivayet etmişler, sadece Tirmizi garib hadis olduğunu söylemiştir (Askalani, Fethu'l-Barı, XIII, 335).

7- Ukbe b. Âmir (r.a)'den: "Resulullah (s.a.s) "Kişinin oynadığı her şey batıldır. Ancak atını terbiye etmesi, yayı ile ok atması ve karısıyla oynaşması müstesna" buyurmuştur.

Bu hadisi sünen sahibleri rivayet etmişlerdir. Bu hadisin muzdarib olduğunu söyleyenler olmuştur.

8- İmam Ahmed b. Hanbel, Resulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Allah beni alemlere rahmet ve hidayet vesilesi olarak gönderdi ve bana çalgıları şarkıları, şarapları ve cahiliyyetle tapılan putları yok etmemi emretti."

İbn Hazım bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir (Şevkani, Neylü'l-Evtar, VII, 262).

Hz. Ali'den rivayet edilen bir hadiste ise Resulullah (s.a.s)'in "çalgıları kırmak için görevlendirildim" buyurduğu bildirilir ki bu hadisin ravileri arasında Müşa b. Umeyr olduğu için metruk sayılmıştır.

9- Abdullah b. Mes'ud (r.a)'den: "Suyun nebatları (yeşerttiği) gibi, şarkı da kalbte münafıklığı yeşertir."

Bu hadisin merfu olduğu söylenmişse de Beyhaki hem merfu hem de mevkuf olarak rivayet etmiştir. Ayrıca hadisi Ebu Davud da rivayet etmiştir.

Hafız Iraki bu hadisin merfu kabul edilmesinin doğru olmadığını söyler. (Gazali, İhyau Ulumi'd-Din, II, 252).

10- Ebu Davud'un Sünen'inde Nafi'den rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer bir çalgı sesi işitti. Parmaklarını kulaklarına tıkadı ve yoldan uzaklaştı. Bana da, "Ey Nafi, bir ses işitiyor musun?" dedi. Ben; "Hayır" deyince parmaklarını kulaklarından çekerek, "Resulullah (s.a.s) ile beraberdim. Bu ses gibi bir ses işitti ve benim yaptığım gibi yaptı" dedi.

Ebu Davud bunun münker bir hadis olduğunu söylemiştir (Ebu Davud, Edeb, 52).

11- Deylemi Hz. Enes (r.a)'den merfu olarak şu hadisi rivayet eder: "Suyun otu yeşerttiği gibi, şarkı ve oyun da kalpte nifakı yeşertir. "

"Şarkı zinanın efsunudur." sözünün hadis değil (Aliyyü'l-Kari Mevzuat isimli eserinde) bunun Fudayl'ın sözü olduğunu söyler.

İmam Nevevi, "Allah şarkıcıya da, kendi için şarkı söyleyene de lanet etsin” sözü hakkında "sahih değildir" demiştir. İmam Sahavi, Zerkeşi ve Suyuti de İmam Nevevi'yi takibetmişlerdir (Acluni, Keşfü'l-Hafa, II, 106).

12- Abdullah b. Ömer (r. anhüma)'dan: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak Allah şarabı, kumarı, darbukayı, tanbur ve udu haram kılmıştır. Her sarhoşluk veren şey de haramdır."

Şevkani'nin nakline göre, hadisin senedindeki Veld b. Abde mechuldür. (Şevkani, Neylü'l-Evtar, VII, 260).

Teğanninin haramlığı hakkında mezheblerin de ulemanın görüşü

1- Hanefilere göre haram olan teğanni fuhşiyat ve günahı ihtiva edendir. Nitekim İbn Abidin Haşiye'sinde şöyle der: "Haram olan teğanni helal olmayan lafızlarla söylenendir. Erkeklerin tasviri, kadınların tasviri, şaraba teşvik edip onu vasfetmek, meyhaneler, Müslümanı hicvetmek... bunlar haram teğanni gurubuna girer" (İbn Abidin, Haşiye, V, 305).

Cumhuru ulema, bu nitelikleri taşıyan teğanninin haram olduğu kanaatine varmışlardır. Harama götürmediği ve şer'i bir vacibi iptal etmediği takdirde eğlence ve oyunun haram olmadığına da karar vermişlerdir (Cezir; el-Fıkhu ale'l-Mezahibi'l-Erbea, II, 43-44).

2- Hanbeli alimlerinden bir kısmı, İbnü'l-Hanefiyye'nin Hac suresinin 3. ayeti hakkındaki rivayeti ile, İbn Abbas'la İbn Mes'ud'un Lokman suresi 6. ayetinde geçen "Lehvü'l-Hadisi" teğanni olarak tefsir etmelerini delil alarak haram olduğu kanaatine varmışlardır (İbn Kudame, el-Muğni, XII 142).

İbn Kayyim el-Cevziyye konuyu enine boyuna tartışarak teğanninin mutlak olarak haram olduğunu isbata çalışır (İbn Kayyim, İğasetü'l-Lehfan, I, 238).

İbn Kayyim teğanninin haram olduğuna dair iddiasını şu üç kaide üzerine bina eder:

Birinci Kaide: Zevk, hal ve vecd şeriatın hükmüne mahkumdur. Bunları hakim yapan, sapar ve fesada uğrar. Dine ait olarak Allah'ın muradına muhalif olan her şey kulun haz ve şehvetidir. Bu ister mal, ister riyaset, ister şekil, ister hal, ister zevk ve vecd olsun aynıdır (İbn Kayyim, Medaricü's-Salikin, I, 238).

İkinci Kaide: Fiillerden bir fiilin, hallerden bir halin veya zevklerden bir zevkin hükmüne sahih mi, yoksa fasid mi, hak mı, yoksa batıl mı diye ihtilaf olursa, Allah katında ve O'nun mümin kulları katında makbul olan delile dönmek vacip olur. Kim ilmini, sülukünü ve amelini bu temel üzerine bina etmezse, dinden hiçbir şey üzerinde değildir (İbn Kayyim, Medaricü's-Salikın, I, 496).

Üçüncü Kaide: Bir şeyin hükmünün mubah mı, haram mı olduğu salik tarafından bilinemezse, onun fesada uğrattığı şeye, onun semeresine ve gayesine baksın. Eğer o şey apaçık bir fesadı içeriyorsa, Şeriat sahibinin onu emretmesi veya mübah kılması muhaldir. Hem de onun haram olduğu onun Şeriat vasıtasıyla biliniyorsa. Teğanni ise, İbn Mes'ud (r.a)'in dediği gibi, "Zinanın efsunudur" (İbn Kayyim, Medaric, I, 498).

İmam Kurtubi tefsirinde, teğanninin mekruhluğu, ondan men ve onu dinlemek konularıyla ilgili bazı hadisleri zikrettikten sonra şöyle der: "Bu ve diğer hadisler sebebiyle ulema teğanninin haram olduğunu söylemişlerdir. Bu onun yayanların adet edindiği teğannidir. bu teğanniler nefisleri tahrik eder, arzuları tatmine teşvik eder. Sükunet halindekini harekete getiren, gizliyi açığa çıkaran laübaliliğe götürür. Bu çeşit şiirde olursa, kadının anılması ve güzelliğinin vasfedilmesinde şarabın anılmasında ve haramlığında ihtilaf olmayan muharrematın zikrinde ateşi tutuşturur. Çünkü bu ittifakla kötülenmiş olan teğanni ve eğlencedir." (Kurtubi, el-Cami, XVI, 54).

İzzü'd-Din b. Abdü's-Selam da şöyle der: "Haram şarkıları dinlemek, alemlerin Rabbine karşı cüretkar cahillerin yanlışlarındandır. Onların zanettiği gibi bu Allah'a yakınlık vesilesi olsaydı, peygamberler onu yapmayı ve ümmetine öğretmeyi ihmal etmezlerdi. Bu ne peygamberlerin birinden, ne de evliyanın büyüklerinden nakledilmemiştir. Gökten indirilen kitablardan hiçbirisi de buna işaret etmemiştir. Cenabı Hak şöyle buyurmuştur: "Bu gün size dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'dan hoşnut oldum” (el-Maide, 5/3).

Çalgı aletleriyle oynanan oyunları dinlemek dinden olsaydı, Resulullah (s.a.s) bunu açıklardı. Halbuki o şöyle buyurmuştur: Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizi Cehenneme yaklaştıran ve Cennetten uzaklaştıran hiçbir şey bırakmadım ki size onu yasaklamamış olayım" (İzzü'd-Din b. Abdü's-Selam, Kavaidü'l-Ahkam fi Mesalihil'l-Enam, I, 216).

Abdurrahman İbnü'l-Cevzi de buna yakın bir ifadeyle şöyle der: "Teğanni insan tabiatını tahrik eden, şehevi duyguları ayaklandıran ve onu normal durumundan çıkaran şarap ve benzeri şeyleri güzel gösterecek bir ifadeyle sahip olursa bu haram olan teğannidir. Bilhassa şer'en yasaklanan çalgı aletleriyle birlikte olursa..." (İbnü'l-Cevzi, Telbisü İblis, 253).

Bütün bunlardan çıkarılacak netice şudur:

1- Teğanni'nin konusu İslam akide, edeb ve öğretisine aykırı olmamalıdır.

2- Harama ve vakit israfına sebep olmamalıdır.

3- Başka bir haramla birlikte olmamalıdır. Mesela, şarap meclislerinde, kadın ve erkek karışık meclislerde okunmamalıdır (Kardavi, el-Halal ve'l-Haram, 84)

Teğanni'nin kadın tarafından yapılması ittifakla haramdır. Çünkü kadının sesi avrettir. Yabancı erkeklerin de onu dinlemesi haramdır. Zevcinin dinlemesi caizdir.

Kadının şarkı söyleyen başka bir kadını dinlemesinde bir sakınca yoktur, ancak İslam'ın çizdiği sınırları çiğnememek şartıyla. Nitekim Hz. Âişe evinde şarkı söyleyen iki cariyeyi dinlemiştir.

Teğanniyi kazanç vesilesi yapmak İslam'a aykırıdır. Zira ne mütekaddiminden, ne de müteahhirinden teğanniyi sanat edinip, ondan kazanç sağlayan bilinmemektedir. Meşru kazanca teşvik eden hadis-i şeriflerin ışığında fukaha şarkıcının kazancını haram kabul etmişlerdir.

İmam Kurtubi şöyle der: "Haram olduğuna icma edilen kazançlar şunlardır: Faiz, zina ücreti, rüşvet, ağıt yakmak, şarkı söylemek, hainlik yapmak, gayptan ve göklerden haber vermek üzere alınan ücret, çalgı çalmak, oynamak ve bütün batıl yollarla alınan ücret" (Kurtubi, el-Cami li Ahkami'l-Kur'an, II, 3).

İsmail KAYA


2-)İlk teganni eden şeytandır. (Hadis-i şerif-İhyau Ulumiddin)

Teganni ile sesini yükselten kimseye Allahü teala iki şeytan musallat eder. Bu şeytanlar o kimsenin omuzları arasında dururlar ve bitirinceye kadar göğsünü tekmelerler. (Hadis-i şerif-İbn-i Ebiddünya, Taberani)

Lokman suresindeki Levh-el-hadis ayet-i kerimesi teganni ile okumağı yasak etmek için indi. Abdullah bin Abbas'ın (radıyallahü anhüma) talebesinden olan İmam-ı Mücahid, Tabiin'in (Eshab-ı kiramı görenlerin) büyüklerindendir.Bu ayet-i kerimenin teganniyi yasak ettiğini bildirdi. Abdullah ibni Abbas ve Abdullah ibni Mes'ud (r.anhüm) bu ayet-i kerimenin teganni için olduğuna yemin etmişlerdir. İmam-ı Mücahid, Furkan suresi yetmiş ikinci ayet-i kerimesinde; "Günahları af ve mağfiret edilecek olanlardan biri; teganni, şarkı okunan yerlerde bulunmayanlardır." buyruluyor dedi. (İmam-ı Rabbani)

Kur'an-ı kerimi, ezanı, mevlidi musiki ile teganni ederek okumak, manayı bozuyor ve zararlı oluyor. Mesela (Allahü ekber), Allahü teala büyüktür, demektir. Sesi uzatarak (Aaaallahü ekber) şeklinde okunursa, Allah acaba büyük müdür? demek olur ki, böyle söylemek küfürdür, imanı giderir. (İbn-i Âbidin)

Başkalarını hicveden (kötüleyen) ve fuhş, içki anlatan ve şehveti harekete getiren şiirleri teganni ile okumak her dinde haramdır. Harama sebeb olan şeyler de haram olur. (Âlim bin A'la)

Vaz, hikmet, nasihat, güzel ahlak bildiren şiirleri teganni ile okumak caizdir. Devamlı böyle vakit geçirmek mekruh olur. Kur'an-ı kerimi, zikri, duayı, ezanı teganni ile okumak ise sözbirliğiyle haramdır. Teganni; harfleri, kelimeleri değiştirmekte, manayı bozmaktadır. Bunları kasd ile bile bile değiştirmek haram olur. Kur'an-ı kerimi, zikri ve ilahileri, manayı bozmayacak güzel sesle okumak müstehabdır. (Muhammed Bağdadi)

Kur'an-ı kerimi güzel ses ile tecvide göre okumalıdır. Teganni ile kelimeleri değiştirip nağmeye uydurarak okumak haramdır. (Abdullah-ı Dehlevi)


3-)Şarkı söyleme.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Teganni kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Teganni kelimesi anlamı 105 defa okunmuştur. [242760] Teganni kelime anlamı, Teganni nedir, Teganni ne demek, Teganni sözlük anlamı

Paylaş