Tesbih Nedir

Tesbih Nedir ? Tesbih Ne demek ?

1-)Alm. Gebetskette (f), Fr. Chapelet (m), İng. Prayer beads. Allahü tealayı kemal, üstünlük sıfatlarıyla sıfatlandırıp, O’na layık olmayan bütün noksan sıfatlardan uzak kılmayı ifade eden bir zikir, hatırlama. Tesbih: Sübhanallah demektir. Tesbih bir ibadettir. Dinimizde namazda, namazdan sonra ve diğer zamanlarda yapılan tesbihler vardır. Namaz içinde rükuda üç kere Sübhane Rabbiyel-Azim, secdede üç kere Sübhane Rabbiyel-A’la demek, namazdan sonra Âyetel Kürsi okumak, otuz üç kere Sübhanallah, otuz üç kere Elhamdülillah, otuz üç kere Allahü ekber demek, tesbih çekmek olup, mühim sünnetlerdendir.

Allahü tealayı tesbih ederken şaşırmamak için namazlardan sonra ve diğer zamanlarda çekilen, çeşitli maddelerden yapılmış, ortasındaki delikten ipliğe dizilmiş, belirli şekilde doksan dokuz veya otuz üç tane bu işe mahsus olan araca da tesbih denilmiştir.

Namazlardan sonra yapılan tesbihlerin, parmakla veya bir aletle yapılması bidat değil, Peygamberimizin takriri sünnetlerindendir. Çünkü Peygamber efendimiz; hanımlarından Safiye validemize tesbihleri çekerken sayıyı şaşırmamak için çakıl tanelerini kullanmasını emretmiş; yine bir kadının tesbihleri çekirdek taneleriyle saydığını gördüğü halde men etmemiştir. Tesbih çekerken sayıyı belli etmek için ipe düğüm atarak tesbih çeken sahabilerin olduğu bildirilmiştir.

İslam alimleri ve evliyanın büyükleri tesbihi kullanmışlardır. Evliyanın büyüklerinden olan Cüneyd-i Bağdadi kuddise sirruh, tesbih hakkında; “Beni Allahü tealaya yaklaştıran bu nesneyi terk edemem” buyurarak ölüm döşeğinde dahi tesbihi elinden bırakmamıştır. Yine büyük alim Abdülkadir-i Geylani; “Bazı büyükler elinde tesbih olduğu halde uyur, uyandığı zaman onu yine çekilir halde görürmüş, dilini de hakkı zikreder bulurmuş.” buyurmuşlardır.

Tesbihin başlangıcı ve tesbih sanatı, Peygamberimizin tesbihle ilgili takriri sünnetine uyularak başlanmış ve zamanla gelişmiştir. Özellikle Osmanlılar döneminde tesbihçilik sanatı daha da gelişerek 19. yüzyılda doruk noktasına çıkmıştır. Türk el sanatları içinde çok kıymetli, şaheser nitelikte tesbihler yapılmıştır. Bugün Topkapı Sarayında, Osmanlılar zamanında yirmi dört cins ağaç, yüz elli kadar da taştan yapılmış çok kıymetli, hepsi birbirinden güzel tesbihler bulunmaktadır.

Dünyanın en güzel tesbihleri İstanbul’da yapılmıştır. Tesbihler yapılırken, özellikle yeşim, mercan, kehribar, zümrüt, yakut gibi kıymetli ve sert taşlardan yapılacak tesbih tanelerinin aynı şekil ve hacimde yapılması çok zahmetli ve maharet isterdi. Mücevher taşlarının tıraş edilmesi, hatta ondan daha zor işlenen bazı tesbihlerin yapılması on sene kadar sürerdi. Yapılan bu tesbihler o zamanlar birkaç bin altın liraya satılırdı.

Güzel ve kıymetli olan tesbihler onları yapan ustaların isimleriyle anılırdı. Bu tesbihler tornada çekildiği için onları yapanlara “çeken” tabir olunurdu. Tesbih çeken ustaların dükkanları daha çok Bayezid çevresindeydi. Bu sanatkarların meşhurlarından bazıları şunlardır: Horoz lakaplı Salih Usta, Tophaneli İsmet Usta, Hasan Usta, Nuri Usta gibi.

Ağaç tesbihlerin imal edilişinde seçilen ağaçlar, önce ince çubuklar haline getirilir. Sonra bu çubuklar testereyle küçük küçük doğranır, bu parçalar uzun çalışmalardan sonra yuvarlanır, delikleri açılırdı. Taştan yapılan tesbihlerse elmas tozu ile çarkta aşındırılarak traş edilmek üzere işlenirdi.

Tesbihte başlıca şu kısımlar bulunur:

İmame: Tesbih ipinin iki ucunun içinden geçirilip, tepesinde düğümlenen uzunca bir sap görünümünde olan, tesbihin başlangıç noktasını belli eden kısım.

Püskül: İmamenin ucunda bulunan ipekten süslü kısım. Buna kamçı da denir.

Nişane: Her otuz üç tanede bir, yassıca ve ortası delik kısım, buna durak da denir.

Sandal ağacı, öd ağacı gibi kokulu ağaçlardan ve amberden yapılan tesbihler güzel koku verir. Rengi, tatlı bir kırmızı olan mercan tesbihler çok kıymetlidir.

Tesbih, insanlara Allahü tealayı hatırlatan bir vasıta olduğundan, örfümüze de girmiştir. Anadolu’da yaşayan örflerimizden biri de, ölen bir babanın tesbihi Kur’an-ı kerimi ve saati büyük oğula verilir. Büyük oğul babanın yerini tuttuğundan örfe sadık kalarak Kur’an-ı kerimi okur, tesbihi çeker. Böylece, aile yapısından gelen feyz ve bereket devam ederdi.

Kur’an-ı kerimde tesbihle ilgili birçok ayet-i kerime vardır. Hadid suresi 1. ayet-i kerimesinde mealen; “Göklerde ve yerde ne varsa hep Allah’ı tesbih etmektedir.”; İsra suresi 44. ayet-i kerimesinde mealen; “Yedi gök ve yer, bir de bunlar içinde bulunanlar (insan, cin ve melekler) Allah’ı tesbih ederler. Hiçbir varlık, yoktur ki, O’nu hamd ve tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız.” buyurulmaktadır.

Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Bir kimse gece yatarken günde yüz defa “Sübhanallahi vel hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber” derse, o kimse tesbih, tahmid ve tekbir eylemiş olur.” Bunu çok okumakla kusurlarının, günahlarının affedilmesini istemiş olur. Böylece günah ve sevaplarını düşünerek kendini muhasebe yapar. Yine bir hadis-i şerifte; “Cenab-ı Allahın dinde sevgili, dilde hafif, terazide ağır olan iki şeyini bildiriyorum: “Sübhanallahi ve bihamdihi, sübhanallahil azim.” Diğer bir hadis-i şerifte; “Bir günde yüz defa “Sübhanallahi ve bihamdihi” derse o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar çok olsa (kul hakları hariç) affolunur.” buyrulmuştur.


2-)TESBİH



Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etme, ululama, Allah'a seri bir şekilde ibadet ve "sübhanellah" deme. "Sebbehe” fiilinin masdarıdır. İsim olarak tesbih, Allah'ın sıfatlarını tesbih ederken, sayı saymak için kullanılan ve otuzüç veya katları kadar tanenin ipe dizilmesiyle meydana gelen halka demektir.

Tesbih'in çoğulu tesabihtir. Tesbih, subbuh ve subhan gibi kelimelerle aynı kökten gelmektedir. Bu kelimelerin kökü, "sebeha"dır. O da, havada veya suda hızlı hareket etmek, geçip gitmek demektir (el-İsfahani, el-Müfredat, İstanbul 1986, 324, sebeha mad.).

Tesbih kelimesi türkçede tespih şeklinde de kullanılır. Namazdan sonra 33 defa sübhanellah, 33 defa elhamdülillah ve 33 defa Allahuekber dualarını okumaya da tesbih denir. Bunların ilki subhanellah olduğu için, hepsine birden bu isim verilmiştir.

Tesbih kelimesinin kökünden gelen ve Yüce Allah'ı tesbih eden, ululayan kelimeler Kur'an'da yüze yakın yerde geçmektedir.

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de, tesbihi zikirle beraber anmıştır: "Ey inananlar! Allah'ı çok zikredin (anın) ve O'nu sabah akşam tesbih edin" (el-Ahzab, 33/41, 42).

Bu ayette Yüce Allah, iman sahibi olan insanlardan hem Allah'ı zikretmelerini ve hem de tesbihte bulunmalarını taleb etmiştir. Zikir ve tesbih, beraber işlenmiştir. Zaten tesbih, zikrin bir çeşididir. Zikir kelimesi, çeşitli tasavvufi kavramları kapsamaktadır. Bunlardan biri de tesbihtir. Bu ayette geçen tesbih için, alimlerin çeşitli açıklamaları vardır. Bazı alimler bunu, esas manası olan Allah'ı her türlü noksanlıklardan beri kılma diye yorumlamışlardır. Bunu namaz ve dua manalarında kabul eden alimler de vardır (el-Maverdi, en-Nuketu ve'l-Uyunu, Beyrut 1992, IV, 409).

Yine Kur'an'da, yerde ve gökte bulunan her şeyin Allah'ı tesbih ettiği haber verilmiştir: "Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmiştir. O, Aziz'dir, Hakim'dir" (el-Hadid, 57/1 ).

Bu ayet, Kur'an'da iki yerde daha olduğu gibi tekrar edilmiştir. (el-Haşr, 59/1; es-Saf, 61/1). Her üç yerde de, surelerin ilk ayetidir.

Ayetteki "Her şey Allah'ı tesbih etmiştir" ifadesi, çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Canlı varlıkların Allah'ı tesbih etmeleri, O'nun her çeşit noksanlıklardan ve yüce şanına yakışmayan şeylerden beri olduğunu dil ile ifade etmeleridir. Bütün alimler, canlı varlıkların Allah'ı bu şekilde tesbih ettiklerini söylemişlerdir. Fakat, canlı olmayan varlıkların Allah'ı tesbih etmeleri hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazı alimlere göre, canlı olmayan varlıkların Allah'ı tesbih etmeleri, O'nun yaratıcılığına, gücünün her şeye yettiğine delil olarak gösterilmeleridir. Bu şeylerin varlığı, Allah'ın yüceliğini göstermektedir. Onların bu hali, tesbihleridir. Bazı alimler de, cansız varlıkların canlı varlıklar gibi Allah'ı zikrettiklerini söylemişler ve bu hususta delil olarak da şu ayeti göstermişlerdir:

"Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, O'nu tesbih ederler. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur, ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halim'dir, çok bağışlayandır" (el-İsra, 17/44) .

Bu görüşü savunan alimlere göre, cansız sanılan her şeyde, insanların fark edemedikleri bir canlılık vardır. Bütün eşya, atomlardan meydana gelmiştir. Atomun çekirdeği etrafındaki elektronlar, akla şaşkınlık verecek bir hızla dönmektedir.

Diğer bazı alimlere göre, ise, kainattaki her şey, canlı ve cansız bütün varlıklar, Allah'ın emrindedirler. Yüce Allah, dilediği gibi bu varlıklarda tasarrufta bulunur. Her şey onun emrinin karşısında teslimiyet içerisindedir. Onların tesbihleri, bu teslimiyetleridir (Muhammed Ali es-Sabunı, Safvetü't-Tefasir, İstanbul 1987, III, 319 vd.).

Bir de yukarıdaki ayette, "her şey Allah 'ı tesbih etmiştir” derken, mazi fiil kullanılmıştır. Yani geçmiş zaman ifadesi ile anlatılmıştır. Başka birkaç ayette aynı mana dile getirilmiş; ancak muzari fiil kullanılmıştır. Bu durumda mana: "Her şey Allah'ı tesbih eder" (el-Haşr 59/24; el-Cuma 62/1; et-Teğabun 64/1) şeklinde olur. Kur'an'da, bu gibi durumlarda fiil mazi olarak kullanılsa da, muzari manasında kabul edilir ve aynı mana ile yorumlanır. Buna göre, Her şey Allah'ı tesbih etmiştir" ve "Her şey Allah'ı tesbih eder" ayetinin manası aynıdır (ez-Zemahşeri, el-Keşşaf, Mısır 1977, VI, 81).

Tesbih ile ilgili diğer bazı ayetlerin meali şöyledir:

Sen Rabb'ini hamd ile tesbih et (O'nu övecek sözlerle an, subhanellahi velhamdulillahi de) ve secde edenlerden ol" (el-Hicr, 15/98).

Melekleri görürsün ki, arşın etrafını çevirmiş olarak Rabb'lerini övgü ile tesbih ederler, anarlar. (O gün) aralarında hak ile hükmedilmiş ve Hamd alemlerin Rabb'ine mahsustur denmiştir" (ez-Zümer, 39/75).

"(Ey Muhammed, sen) sabret. Allah'ın va'di mutlaka gerçektir. Günahına da istiğfar et ve akşam sabah Rabb'ini överek tesbih et. (O'nun şanının yüceliğini an)" (el-Mü'min, 40/55)

"Rabb 'inin yüce adını tesbih et (O 'nun eksikliklerden uzak olduğunu an)" (el-A'la 87/1).

Hz. Muhammed (s.a.s) de, her hususta olduğu gibi tesbih konusunda da ümmetine tavsiyelerde bulunmuş, onlara örnek olmuştur. Tesbih hakkında söylediği bazı hadisler şöyledir:

"Dile hafif, mizanda ağır ve Rahman'a sevimli iki cümle (vardır): Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ve hamd ile tesbih ederim. Büyük olan Allah'ı tesbih ederim, O'nun şanı ne yücedir!" (Muhammed b. Allan Deilü'l-Falihin, Mısır 1971, IV, 210).

"Allah'a göre sözlerin en sevimlisini sana haber vereyim mi? Allah'a göre sözlerin en sevimlisi, şüphesiz ki: Sübhanellahi ve bihamdihi cümlesidir"(Muhammed b. Allan, a.g.e., IV, 214).

Ebu Hüreyre (r.a)'dan nakledildiğine göre, Muhacirlerin fakirleri Hz. Muhammed (s.a.s)'e gelerek şöyle dediler:

"Mal sahipleri yüksek derecelere, sonsuz nimetlere erişip gittiler. Bizim gibi namaz kılıyor ve oruç tutuyorlar. Onların fazla malları var. İstedikleri zaman haccediyor ve umre yapıyorlar; cihat ediyor ve sadaka veriyorlar". Bunun üzerine Hz. Muhammed(s.a.s):

"Ben size, sizi geçenlere erişebileceğiniz, sizden sonrakileri geride bırakacağınız ve sizin yaptığınızı yapandan başka hiçbir kimsenin sizden daha üstün olamayacağı bir şeyi öğreteyim mi?" diye buyurdu. Ashap:

"Evet, ey Allah'ın Resulu (öğretiniz)" dediler. Hz. Muhammed (s.a.s):

"Her namazın peşinden otuz üçer defa tesbih, hamd ve tekbir okursunuz" buyurdu (Ebu Davud, İmare, 20; Ahmed b. Hanbel, V, 196).

Yine Ebu Hureyre (r.a)'ın anlattığına göre, Hz. Muhammed (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Kim her namazın peşinden otuz üç defa Allah'ı tesbih eder, otuz üç defa Allah 'a hamd eder ve otuz üç defa da Allah 'ı tekbir eder, yüzü tamamlamak için de: La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamd ve huve ala külli şeyin kadir, derse, hata ve günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır" (Müslim, Mesacid, 144, 145, 146).

Bir de Hz. Muhammed (s.a.s) uyumadan önce tesbihte bulunurdu (Ebu Davud, Edeb, 98). Aynı zamanda, "Her tesbih sadakadır" (Müslim, Musafirun, 84, Zekat, 53; Ahmed b. Hanbel, V, 167, 168) diyerek, tavsiyede bulunmuştur. Özel olarak tesbih namazı vardır. Bu namazda çok tesbih okunduğu için, Tesbih namazı denmiştir.

Tesbih ederken, sayı saymak için kullanılan ipe dizili bulunan halka halindeki tesbihe gelince, ya doksan dokuzluk veya otuzüç taneden oluşur. Namazın sonunda tesbih çekmek namazla beraber başladığına göre, sayı için kullanılan tesbihin yapılışı da, o zamanlarda başlamış olması gerekir. Tesbihlerin başında, diğer tanelerden farkı olarak uzun bir tane bulunur. Bu taneye imame adı verilir. Doksan dokuzluk tesbihlerde, her otuz üç tanenin arasında konulan farklı yapıda birer tane daha bulunur ki, bunlara da nifane denir. Her iki çeşit tesbihlerin ucunda uzun ince bir süs bulunur. Bu süse püskül veya kamçı adı verilir.

Tesbihler çeşitli maddelerden, türlü şekillerde yapılır ve şekillerine göre ad alırlar. Tesbihlerin bir sanat eseri sayılacak derecede güzel olanları vardır.

Nureddin TURGAY


3-)Allahü teala, ayet-i kerimede mealen buyuruyor ki:

Yedi gökle yer ve bunların içinde bulunan (melekler, cinler ve insan)lar Allahü tealayı tesbih ederler. Her şey, Allahü tealayı hamd etmekle tesbih eder. Fakat siz, onların tesbihini anlayamazsınız. (İsra suresi: 44)

Deccal'in zamanında bulunan mü'minlerin gıdası, meleklerin gıdası gibi, tesbih ve takdis etmek olur. Allahü teala o zaman tesbih ve takdis edenlerin açlığını giderir. (Hadis-i şerif-Dürret-ül-Fahire)

Allahü teala, ibadetler içinde, Zilhicce'nin ilk on gününde yapılanları daha çok sever... Bu günlerde çok tesbih ediniz!.. (Hadis-i şerif-Rıyad-un-Nasihin)

Tesbih etmek, tövbenin anahtarı, hatta özüdür. Tesbih atmek, günahların yok olmasına ve kötülüklerin affolmasına sebeb olur. Namazdaki kusurlar, tesbih ile örtülür. (Ahmed Faruki)

2. Namaz kılmak.

Allahü teala, ayet-i kerimede mealen buyuruyor ki:

Akşam ve sabah vakitlerinde Allah'ı tesbih edin. Göklerde ve yeryüzünde onların yaptıkları ve ikindi ve öğle vakitlerinde yapılan hamdler, Allahü teala içindir. (Rum suresi: 17, 18)

Resulullah efendimiz, bir kadının tesbihleri, çekirdeklerle saydığını görerek men etme-miştir. Riya ve gösteriş için tesbih kullanmak mekruhtur. (İbn-i Âbidin)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Paternoster.

  • Ben bugün Tesbih çektim.
  • Annem Tesbih cekti
  • Camide Rengarenk TesbihLER Vardı
  • Bugün namaz kıldım ve sonra Tesbih çektim.
  • On tane Tesbihim var. Teşbih çektim.
  • Namaz kıldıktan sonra Tesbih çekilir
  • Tesbihin anlamını öğrendim eyvallah.
  • Elinde Babası Ergin Saygun'un Tesbihi olduğu gözlenen Ece Saygun,"Bu Tesbih babamın ceza evinde kullandığı Tesbih.

Sizde içinde Tesbih kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Tesbih kelimesi anlamı 2771 defa okunmuştur. [240498] Tesbih kelime anlamı, Tesbih nedir, Tesbih ne demek, Tesbih sözlük anlamı

Paylaş