Vahy Nedir

Vahy Nedir ? Vahy Ne demek ?

1-)VAHY



Gizli konuşma, işaret etme, emretme, ilham etme, ima etme, fısıldama, mektup yazma, el-çi gönderme, acele etme, seslenme. Yüce Allah'ın vasıtasız olarak veya değişik vasıtalarla emirlerini peygamberlerine bildirmesi anlamında bir Kur'ani terim.

"Vahiy" kelimesinin yukarıdaki anlamlarda kullanıldığına ait Kur'an-ı Kerim'de bir çok örnek vardır. Bunlar şöylece sıralanabilir:

"Zekeriyya mihraptan kavminin karşısına çıkıp sabah akşam rablerini tesbih etmelerini vahyetti" (Meryem, 11). Buradaki vahiy kelimesi ima etmek, işaret etmek anlamında kullanılmıştır;

"Biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlar birbirlerini aldatmak için süslü ve yaldızlı sözler vahyederler" (el-En'am, 6/112). Şeytanların birbirlerine vahyetmesi; fısıldama, gizli konuşma anlamlarında kullanılmaktadır;

"Şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etmelerini vahyederler" (En'am, 6/121). Bu ayetteki "vahiy" kelimesi teşvik etme, telkin etme, söyleme, anlamlarında kullanılmıştır:

Her gökte ona ait emri vahyetti" (Fusılet, 41/12); "Çünkü Rabbin kendisine vahyetmiştir" (en-Zilzal, 99/5) ayetlerinde geçen "vahiy" kelimesi de emretmek anlamında kullanılmıştır; "Bana ve Resulüme iman edin, diye vahyetmiştim" (el-Maide, 5/111) ayetinde zikredilen "vahiy" kelimesi ima etme, emretme, manalarını ihya etmektedir.

Musa'nın anasına: "Onu emzir. Eğer onun için korkarsan onu denize bırakıver, korkma ve mahzun olma. Çünkü biz onu geri vereceğiz ve kendisini peygamber yapacağız" diye vahyetik" (el-Kasas, 28/7). Bu ayette geçen "vahiy" kelimesi de ilham ve rüya anlamlarında kullanılmaktadır.

Vahyin Geliş Şekilleri

Vahyin geliş şekilleri hakkında Kur'an-ı Kerim'de açık bilgiler yoktur. Vahyin geliş şekilleriyle ilgili bilgileri Muhammed (s.a.s)'in hadislerinden ve sahabelerin şehadetlerinden öğreniyoruz. Vahyin geliş şekilleriyle ilgili şöyle bir sıralama yapılabilir:

1- Vahyin ilk şekli Rasulullah (s.a.s)'in uykuda iken gördüğü sadık rüyalardır. Bu rüyalarda "sadık rüya" (Rüya-yı Sadıka)* adı da verilmektedir. Peygamber (s.a.s)'in gördüğü bu rüyalar daha sonraları kendisine zahir olurdu. Hz. Aişe, "Peygamber, hiç bir rüya görmezdi ki, sabah aydınlığı gibi apaçık zuhur etmesin" diyerek bu rüyalara ışık tutmaktadır.

2- Rasulüllah (s.a.s)'in uyanık halde iken vahiy meleğinin onun gönlüne vahyi ilka etmesidir. Vahyin bu şekli şu hadis-i şerifte bildirilmektedir: "Ruhu'l-Kudüs kalbime, "Hiç bir nefis rızkını tüketmeden ölmeyecektir' diye üfledi. O halde Allah'tan korkun ve rızkınızı meşru yoldan arayınız ". Ruhu'l-Kudüs, Cebrail'dir. Cebrailin göründüğü hakkında bir delil yoktur. Hadisten de, meleğin görünmeden vahyi ilka ettiği anlaşılmaktadır.

3- Cebrail, bir delikanlı veya bir insan şekline bürünerek Peygamber (s.a.s) vahiy getirmiştir. Cebrail'in bu yolla Ashab'tan Dılıye'nin suretine bürünerek vahiy getirdiğini bir çok sahabi nakletmektedir. Vahyin en kolay ve en meşakkatsiz şekli budur.

4- Meleğin görünmeden Peygamber (s.a.s)'e vahiy getirmesidir. Peygamberimiz çan sesine benzeyen bir ses duyardı. Vahyin en ağır şekli budur. Vahyin bu şekli tehdit ve vaad ihtiva eden ayetlere özgüdür. Bu şekildeki vahyi Rasulüllah (s.a.s) şöyle anlatıyor: "Bazan çıngırak sesine benzeyen bir sesle gelir. Böylesi bana en ağır olanıdır. " Böyle bir vahyin geliş anında Peygamber (s.a.s) titrer, terler ve rahatsız olurdu. İbn Abbas'tan rivayet edilen bir hadiste Rasulüllah (s.a.s)'in ayetleri zabtetmekte zorluk çektiği dudaklarını kımıldattığı zikredilmektedir. Cenab-ı Allah, Peygamberine "Vahyi çabucak alması için dilini kıpırdatma, onu toplamak ve kıraatını sabit kılmak bize aittir. Öyle ise sana Kur'an okununca sen onun kıraatına uy" (el-Kıyame, 76/16-18) uyarısında bulunmuştur. Bu ayetin nazil olmasından sonra Rasulüllah Cebrail'i dinler, onun gidişinden sonra onun gibi okurdu.

5- Meleğin asli suretinde görünerek Allah'ın emrini Peygamber (s.a.s)'e getirmesi ve okumasıdır. Cebrail, bu şekliyle iki kez vahiy getirmiştir. Birincisi nübüvvetin başlangıcında olmuştur. Peygamber (s.a.s) baygınlık geçirmiştir. İkincisi ise miraç olayının gerçekleşmesinde olmuştur. Bu olaya delil olarak Ândolsun ki onun diğer bir defa da Sidretü'l-Münteha'nın yanında gördü" (en-Necm, 53/12) ayeti zikredilebilir.

6- Rasulüllah (s.a.s)'in uyanık halde iken Allah Teala ile konuşmasıdır. böyle bir konuşmada arada hiç bir vasıta yoktur. Namazın farz oluşu bu yolladır. Vahyin bu yoluyla ilgili olarak aşağıdaki ayeti zikredilebilir. "Allah Musa ya da hitab ile konuştu" (en-Nisa, 4/164).

7- Cebrail'in Peygamber (s.a.s)'e uyku halinde iken vahy getirmesidir. Kevser Suresi'nin bu şekilde nazil olduğu rivayet edilmiştir.

Vahy-i Metlüv- Vahyi Gayrı Metlüv (Okunan vahiy ve okunmayan vahiy)

Hz. Peygamber'in yukarıda belirtilen vahy şekillerinden almış bulunduğu vahiylerden ekserisi ayetler, bir kısmı ise kudsi hadisler ve hadis-i şeriflerdir. Necm suresi 4. ayette: "O, kendi arzusu ile söylemez, o (söylediği), kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir" buyurulmuştur. Mıkdam b. Ma'di-Kerib'in rivayetine göre Hz. Peygamber de: Bana Kur'an ve onunla beraber O'nun gibisi verildi. Şunu iyi biliniz ki, Allah Rasulü'nün haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir..." (el-Hadis ve'l Muhaddisun,12; Kurtubi, Tefsir, 75) buyurmuştur. Bu ayet ve hadisi delil kabul eden bazı İslam alimleri, Hz. Peygamber'in hadisleri hakkında ictihad yapmasının caiz olmadığını ve sünnetin de Allah tarafından inzal olunmuş vahiy gibi düşünülmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Ancak mezhepler tarihi incelendiği zaman görülür ki, Hz. Peygamber kendisine sorulan sorulara vahy ile, yoksa kendi re'yi ile ictihad ederek fetva verirdi. İctihadında hata olursa Allah onun hatasını vahy yoluyla düzeltirdi. Nitekim Bedir savaşında ele geçirilen esirler hakkındaki Peygamber ictihadı, Enfal suresi 67, 70 ayetleri ile tashih edilmiştir. Bu da gösteriyor ki Peygamber'in ictihadı hatalı olabilir (bak. Muhammed Ebu Zehra, Mezhepler Tarihi, 21). Kudsi hadisler ve hadis-i şerifler vahy ve ilham yoluyla Peygamber'in söylediği sözler ve şeriatın ikinci kaynağı ise de, ayetler de recesinde değildirler.

Kur'an, hadisi kudsi ve hadisin tarif ve vasıfları, okunan vahy ile okunmayan vahyin ne olduğunu ortaya koymaktadır: Kur'an, Cebrail (a.s) vasıtasıyla Arapça lafız ve hak manalar da Hz. Peygamber'e vahy edilen, O'nun Allah'ın Rasulü olduğuna delil ve insanların hidayeti ile doğru yolu bulmaları için bir düstur, okunması ile ibadet edilerek Allah'a yakınlık kazanılan, mushaflarda yazılı, Fatiha suresi ile başlayıp Nas suresi ile sona ermiş, tevatür yoluyla kitap olarak bize kadar intikal etmiş ve Allah'ın koruması ile en ufak bir değişikliğe uğratılmaksızın nesilden nesile okunarak intikal edecek, beşerin bir benzerini meydana getirmekten aciz bulunduğu ilahi kelamdır.

Özellikleri

a) Peygamber (s.a.s)'e uyanıkken Cebrail vasıtasıyla veya uykuda ve diğer vahy yollarıyla inzal edilmiştir. b) Lafız ve manaları Allah tarafındandır, c) Lafzı arapçadır, d) Gerek namazda, gerekse namaz dışında okunarak ibadet edilir, e) Şekil ve manası Allah tarafından konmuştur, f) Abdestsiz ve guslü gerektiren bir halde bulunan kimsenin Ona dokunması haramdır, g) Boy abdest alması gereken kimse O'nu okuyamaz, h) Her harfini (ibadet kasdıyla) okumanın on sevabı vardıra, ı) Belli kısımlarına ayet ve sure adı verilir, j) Mushafta yazılıdır, k) Fatiha sresi ile başlayıp, Nas sresi ile sona ermiştir, 1) Zamanınıza kadar kitap halinde tevatür yoluyla gelmiştir, m) Nesilden nesile intikalinden, her türlü değiştirilmeden Allah'ın koruması ile korunmuştur, n) Beşer, bir benzerini meydana getirmede acizdir, o) Lafzı olmaksızın yalnız manasıyla nakli (rivayeti) caiz değildir.

Kur'an bu özellikleriyle, vahyi metulvü (okunan vahyi) meydana getirmektedir. Kurbet niyetiyle namaz ve namaz dışında okunmakla ibadet edilir. Diğer vahy mahsulü olan kudsi hadis ve hadislerle namazda okunarak ibadet edilmez. Ancak namaz dışında ilim ve teberrüken okunabilir.

Kudsi Hadis

Allah'ın, manaları Hz. Peygamber'e (s.a.s) ilham ettiği fakat lafızlarını Peygamber (s.a.s)'in ifade ettiği, Kur'an'dan sayılmayan, okunmakla ibadet olunmayan (Kur'an gibi namazda okunmaz), ahad yolla (tevatürle değil) Rasulüllah (s.a.s)' tan nakledilmiş ve onun tarafından da Allah'a nisbetle ifade edilmiş sözlerdir. Kudsi hadis hakkında iki görüş vardır: 1- Kudsi hadislerin hem sözleri hem de manası Allah'tandır, fakat Kur'an'dan bir ayet değillerdir. 2-Kudsi hadislerin manası, diğer hadisler gibi Allah'tan, sözleri ise Rasulüllahtandır. Bu tür hadislere aynı zamanda "rabbani ve ilahi hadisler" de denir. Kudsi hadislerde: "Rabb'ından rivayet ettiği hadiste Rasulüllah şöyle buyurdu", "Kendisinden Rasulüllah'ın rivayet ettiği hadiste Allah Teala şöyle buyurdu" gibi ifadeler kullanılmıştır (bk. "Kudsi Hadis" mad).

Ebu'l-Beka, hadisi şöyle tarif eder: Hadis, tahdis mastarından bir isimdir, haber vermek manasınadır. Sonraları Rasulüllah (s.a.s)'e nisbet edilen bir söze veya fiile yahut bir takrire hadis denmiştir. Sünnet ise lügatte, kişinin takib ettiği yol, pratik hayatta hal ve tavır, adet, gidiş, siret gibi manalara gelir. Hadis alimlerince hadis ile sünnet aynı manada kullanılmıştır. Sünnet kelimesi genelde Allah'a ve Rasulüllah (s.a.s)'e nisbet edilir. Allah'a nisbet edildiği zaman adetullah, kanun manasında kullanılmıştır: "Daha evvel geçenler hakkında da Allah bu adeti koymuştur" (el-Ahzab, 33/62); "Biz bunu senden evvel gönderdiğimiz peygamberler için de sünnet (kanun, kaide) yapmışızdır. Habibim sen bizim sünnetimizde hiç bir değişiklik bulamazsın" (el-İsra, 17/77; Fatır, 35/43). Sünnet kelimesi Hz. Peygamber'e nisbet edildiği zaman da onun sözleri, yani hadis-i şerifleri, fiilleri ve takriri anlaşılır. Sünnet, dolayısıyla hadis-i şerifler "vahy-i gayrı metlüv" dür ve özellikleri şunlardır: 1- Yalnız manası Allah tarafından vahyedilmiştir, sözleri Rasulüllah (s.a.s)'e aittir. 2- Bu sebeple manayı iyi anlayanların, onu yalnız manasıyla nakletmeleri caiz görülmüştür. 3- Lafzı mu'ciz değildir. 4- Okunarak ibadet edilmez (namazda okunsa namaz bozulur). 5- Uykuda ve uyanıkken, meleksiz ve melekle türlü vahiy şekilleriyle gelmiştir. 6- Kur'an için yukarıda sayılan diğer özellikler burada aranmaz.

Kur'an'da vahy kelimesi, ilahi ve gayrı ilahi vahy olmak üzere iki manada kullanılmıştır. Gayn ilahi vahiy, Zekeriyya (a.s)'ın kavmine yaptığı vahy gibi "Derken Zekeriyya mescidinden kavminin karşısına çıkıp onlara; sabah-akşam tesbihte bulunun" diye vahyetti" (Meryem,19/11) "Ve şeytanların birbirlerine yaptığı vahiydir"... (el-En'am, 6/121). Vahy kelimesi ilk ayette "işaret" manasında ikinci ayette ise "gizli söylemek ve fısıldamak" manasında kullanılmıştır. Ilahi vahy anlamında kullanılan vahy kelimesinin 71 tanesi Hz. Peygamber (s.a.s)'e yapılan vahy ile ilgilidir. Geriye kalanları ise cansız olan "arz"a yapılan vahy (ez-Zilzal, 99/4, 5), semaya yapılan vahy (Fussilet, 41/12), bal arısına yapılan vahy (en-Nahl, 16/68, 69), meleklere yapılan vahy (el Enfal, 8/12), Hz. İsa'nın Havarilerine yapılan vahy (el-Maide 5/111), Hz. Musa'nın anasına yapılan vahy (el-Kasas, 28/7)'dir.

Cengiz YAĞCI


2-)(Rhvelatıon) isiami
terminolojide, Allah'ın peygamber­ler aracılığı ile insanlara, hayatın hangi
ilkelere göre yönlendi­rilmesi, nelere uyulup nelerden sakınılması gerektiğini
bildir­mesi. İlahi bilgi, bu bilginin gönderiliş tarzı.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

  • İtidal eksenli düşünce bilgileri bir hayat tarzı halinde Vahy ile bildirilir bize.

Sizde içinde Vahy kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Vahy kelimesi anlamı 234 defa okunmuştur. [242855] Vahy kelime anlamı, Vahy nedir, Vahy ne demek, Vahy sözlük anlamı

Paylaş