Çekme Nedir

Çekme Nedir ? Çekme Ne demek ?

1-)MATL Parmak veya mızrapla çalınan çalgı Vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendisine yaklaştırması Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak Masa, dolap gibi şeylerin dışarıya çekilen gözü, çekmece:"Sonra çekmesinden pembe bir dosya çıkarıp önüne sürdü." H. Taner Çekmek işi:"Siyah kehribar tespihini çekmeye başladı." C. Uçuk Çekmek işi Düzgün biçimli. Çekilerek giyilen veya kullanılan:"Erkekleri yandan lastikli çekme fotinden başkasını bilmiyorlardı." R. H. Karay Kızı zorla, isteği olmadan kaçırmak Masa, dolap gibi şeylerin dışarıya çekilen gözü, çekmece İş yaparken giyilen bir tür şalvar Çekilerek giyilen veya kullanılan Ağacın yapısındaki nem oranının azalması sonucu boyutlarının küçülmesi Düzgün biçimli ME'V MATV METR METY NATNATA MAHT METT MAGT MATT MASH HALC MA'D MA'Z SEF' GARM ŞEBH SEHB TECRİR Tedavi amacıyla uygulamak Üzerine toplamak Taşıma gücü olmak Öğütmek Düzenleyip yürürlüğe koymak Şans denemek amacıyla hazırlanmış kağıtlardan birini almak Masrafını karşılamak, masrafını çekmek, ikramda bulunmak Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak Ağırlığı olmak Herhangi bir engel kurmak İmbik yardımı ile elde etmek Çizgi durumunda uzatmak Söylemek Yollamak Asmak Emip dışarıya çıkarmak İyice pişmiş duruma gelmek Dayanmak, katlanmak Sürmek Örtmek, giymek Yürütmek, sürmek İçki içmek Ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek Sıkıştırmak Herhangi bir anlama almak Bir duyguyu içinde yaşatmak Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek Tıpkısını yazmak veya çizmek Herhangi bir engel kurmak:"Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş." R. H. Karay. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kağıtlardan birini almak:"Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar." S. F. Abasıyanık. İmbik yardımı ile elde etmek. Çizgi durumunda uzatmak:"Kirpiğine sürme çek / Kına yak parmağına." F. N. Çamlıbel Döşemek Tartıda ağırlığı olmak:"Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi." P. Safa Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak Hoşa gitmek, sarmak Dikkat, ilgi vb.ni üzerine toplamak:"Bu kadın iyi terzi elinden çıkmış koyu renk elbiseleri içinde biçimli vücuduyla az sonra dikkati çeker." R. H. Karay Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerinde tespit etmek Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak:"Senin yüzünden bir hal olursa, azabını ömrün boyunca çekersin, ağabey..." H. Taner Sekiz yaşından beri çekiyordum." P. Safa Bir yerden başka bir yere taşımak Germek. İçine almak, emmek Taşıtı bir yere bırakmak, koymak Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek:"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." R. N. Güntekin Bir amaçla ortadan kaldırmak Solukla içine almak:"Beş defa yutkunup üç defa burnunu çektikten sonra anlattı." B. R. Eyuboğlu. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak:"Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi." T. Buğra Güç durumlara dayanmak, katlanmak:"Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak Atmak, vurmak Kaçan ilmeği örmek Masrafını karşılamak, masrafını çekmek, ikramda bulunmak:"Beni lokantasına götürdü, ala bir öğle yemeği çekti." H. E. Adıvar Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak Yollamak:"Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi?" A. İlhan Boya, badana vb. sürmek Kayığa tehlike bayrakları çektik." Halikarnas Balıkçısı Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Bırakmak, koymak Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak Solukla içine almak İçine almak, emmek Germek Demir attık Asmak:"Açıkta durduk Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek:"Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur." T. Buğra Yürütmek, sürmek:"Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın." Y. K. Beyatlı Bir duyguyu içinde yaşatmak:"Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum." R. H. Karay. İçki içmek:"Çok kimse rakısını bağında çekiyordu." F. R. Atay Herhangi bir anlama almak. Örtmek, giymek:"Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz." R. H. Karay Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek Söylemek:"Bir nutuk çekmeğe başlarken birdenbire yutkunmuş susmuştu." Y. K. Beyatlı Daralıp kısalmak Yol, ay sürmek:"Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur." B. Felek Geri almak


2-)Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak.


3-)Parmak veya mızrapla çalınan çalgı.


4-)Ağacın yapısındaki nem oranının azalması sonucu boyutlarının küçülmesi.


5-)İş yaparken giyilen bir tür şalvar.


6-)Çekilerek giyilen veya kullanılan
Örnek:Erkekleri yandan lastikli çekme fotinden başkasını bilmiyorlardı. R. H. Karay


7-)Düzgün biçimli.


8-)Çekmek işi


9-)Çekmece


10-)Kolun yada öteki vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendine yaklaştırması.


11-)Bk. acı çekme


12-)Bk. çevirim


13-)Ağacın bünyesindeki nem oranının azalması sonucu boyutlarının küçülmesi.


14-)Bk. çekme


15-)Çözünen bir maddenin çözünmeyen bir maddeden bir çözücü yardımıyla alınması.


16-)Doğuma yardım sırasında yavrunun doğum kanalında ilerlemesini kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla yavrunun bacak ve baş gibi kısımlarına uygulanan çekme, asılma işlemi, traksiyon.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Pulling.
İngilizcesi İngilizce
Throwback.
İngilizcesi İngilizce
Towage.
İngilizcesi İngilizce
Lixiviation; leaching.
İngilizcesi İngilizce
Pull-Off.
İngilizcesi İngilizce
Pull-Out.
İngilizcesi İngilizce
Shrinking.
İngilizcesi İngilizce
Towaway.
İngilizcesi İngilizce
Towing.
İngilizcesi İngilizce
Pull.
İngilizcesi İngilizce
Drawing.
İngilizcesi İngilizce
Draw.
İngilizcesi İngilizce
Withdrawal.
İngilizcesi İngilizce
Draft.
İngilizcesi İngilizce
Draught.
İngilizcesi İngilizce
Allure.
İngilizcesi İngilizce
Allurement.
İngilizcesi İngilizce
Extraction.
İngilizcesi İngilizce
Shrinkage.
İngilizcesi İngilizce
Bearing.
İngilizcesi İngilizce
Haul.
İngilizcesi İngilizce
Haulage.
İngilizcesi İngilizce
Hitch.
İngilizcesi İngilizce
Hoist.
İngilizcesi İngilizce
Pluck.
İngilizcesi İngilizce
Soak.
İngilizcesi İngilizce
Traction.
İngilizcesi İngilizce
Drag.
İngilizcesi İngilizce
Endurance.
İngilizcesi İngilizce
Wrench.
İngilizcesi İngilizce
Drawer.
İngilizcesi İngilizce
Till.
İngilizcesi İngilizce
Hauling.
İngilizcesi İngilizce
Sending.
İngilizcesi İngilizce
Photographing.
İngilizcesi İngilizce
Absorbtion.
İngilizcesi İngilizce
Tension.
İngilizcesi İngilizce
Adhesion.
İngilizcesi İngilizce
Extrusion.
İngilizcesi İngilizce
Rolling.
İngilizcesi İngilizce
Solid drawn.
İngilizcesi İngilizce
Sucking.
İngilizcesi İngilizce
Attraction.
İngilizcesi İngilizce
İnduced.
İngilizcesi İngilizce
Throttling.
İngilizcesi İngilizce
Aspiration.
İngilizcesi İngilizce
Bleeding.
Almancası Almanca
Schwinden des Holzes
Fransızcası Fransızca
Traction
Fransızcası Fransızca
Lixiviation; lessivage

  • Hiç kimsenin NATO’yu Suriye çatışmasının içine Çekme niyetinde olmadığını gördüklerini söyleyen Lavrov, askeri konularda önemli olanın niyet değil, ortadaki somut durum olduğunu vurguladı.

Sizde içinde Çekme kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Çekme kelimesi anlamı 79 defa okunmuştur. [185511] Çekme kelime anlamı, Çekme nedir, Çekme ne demek, Çekme sözlük anlamı

Paylaş