Çekmek Nedir

Çekmek Nedir ? Çekmek Ne demek ?

1-)ME'V, MATV, METR, METY, NATNATA, MAHT, METT, MAGT, MATT, MASH, HALC, MA'D, MA'Z, SEF', GARM, ŞEBH, SEHB, TECRİR, Tedavi amacıyla uygulamak, Üzerine toplamak, Taşıma gücü olmak, Öğütmek, Düzenleyip yürürlüğe koymak, Şans denemek amacıyla hazırlanmış kağıtlardan birini almak, Masrafını karşılamak, masrafını çekmek, ikramda bulunmak, Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak, Ağırlığı olmak, Herhangi bir engel kurmak, İmbik yardımı ile elde etmek, Çizgi durumunda uzatmak, Söylemek, Yollamak, Asmak, Emip dışarıya çıkarmak, İyice pişmiş duruma gelmek, Dayanmak, katlanmak, Sürmek, Örtmek, giymek, Yürütmek, sürmek, İçki içmek, Ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek, Sıkıştırmak, Herhangi bir anlama almak, Bir duyguyu içinde yaşatmak, Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek, Tıpkısını yazmak veya çizmek, Herhangi bir engel kurmak:"Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş." R. H. Karay. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kağıtlardan birini almak:"Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar." S. F. Abasıyanık. İmbik yardımı ile elde etmek. Çizgi durumunda uzatmak:"Kirpiğine sürme çek / Kına yak parmağına." F. N. Çamlıbel, Döşemek, Tartıda ağırlığı olmak:"Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi." P. Safa, Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak, Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak, Hoşa gitmek, sarmak, Dikkat, ilgi vb.ni üzerine toplamak:"Bu kadın iyi terzi elinden çıkmış koyu renk elbiseleri içinde biçimli vücuduyla az sonra dikkati çeker." R. H. Karay, Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak, Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerinde tespit etmek, Yüklenmek, üzerine almak, etkisi altında bulunmak:"Senin yüzünden bir hal olursa, azabını ömrün boyunca çekersin, ağabey..." H. Taner, Sekiz yaşından beri çekiyordum." P. Safa, Bir yerden başka bir yere taşımak, Germek. İçine almak, emmek, Taşıtı bir yere bırakmak, koymak, Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek:"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." R. N. Güntekin, Bir amaçla ortadan kaldırmak, Solukla içine almak:"Beş defa yutkunup üç defa burnunu çektikten sonra anlattı." B. R. Eyuboğlu. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak:"Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi." T. Buğra, Güç durumlara dayanmak, katlanmak:"Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı, Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak, Atmak, vurmak, Kaçan ilmeği örmek, Masrafını karşılamak, masrafını çekmek, ikramda bulunmak:"Beni lokantasına götürdü, ala bir öğle yemeği çekti." H. E. Adıvar, Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak, Yollamak:"Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi?" A. İlhan, Boya, badana vb. sürmek, Kayığa tehlike bayrakları çektik." Halikarnas Balıkçısı, Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek, Bırakmak, koymak, Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak, Solukla içine almak, İçine almak, emmek, Germek, Demir attık, Asmak:"Açıkta durduk, Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak, Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek:"Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur." T. Buğra, Yürütmek, sürmek:"Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın." Y. K. Beyatlı, Bir duyguyu içinde yaşatmak:"Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum." R. H. Karay. İçki içmek:"Çok kimse rakısını bağında çekiyordu." F. R. Atay, Herhangi bir anlama almak. Örtmek, giymek:"Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz." R. H. Karay, Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek, Söylemek:"Bir nutuk çekmeğe başlarken birdenbire yutkunmuş susmuştu." Y. K. Beyatlı, Daralıp kısalmak, Yol, ay sürmek:"Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur." B. Felek, Geri almak, MATL, Parmak veya mızrapla çalınan çalgı, Vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendisine yaklaştırması, Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak, Masa, dolap gibi şeylerin dışarıya çekilen gözü, çekmece:"Sonra çekmesinden pembe bir dosya çıkarıp önüne sürdü." H. Taner, Çekmek işi:"Siyah kehribar tespihini çekmeye başladı." C. Uçuk, Çekmek işi, Düzgün biçimli. Çekilerek giyilen veya kullanılan:"Erkekleri yandan lastikli çekme fotinden başkasını bilmiyorlardı." R. H. Karay, Kızı zorla, isteği olmadan kaçırmak, Masa, dolap gibi şeylerin dışarıya çekilen gözü, çekmece, İş yaparken giyilen bir tür şalvar, Çekilerek giyilen veya kullanılan, Ağacın yapısındaki nem oranının azalması sonucu boyutlarının küçülmesi, Düzgün biçimli,


2-)Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
Örnek:Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin


3-)Taşıtı bir yere bırakmak, koymak.


4-)Germek.


5-)İçine almak, emmek.


6-)Bir yerden başka bir yere taşımak.


7-)Bir amaçla ortadan kaldırmak.


8-)Solukla içine almak
Örnek:Beş defa yutkunup üç defa burnunu çektikten sonra anlattı. B. R. Eyuboğlu


9-)Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak
Örnek:Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi. T. Buğra


10-)Bk. çevirmek


11-)Hlk. Kan almak.


12-)Uzaklaşmak, kaybolmak: ?Tarzının, yönteminin piyasadan el ayak çekmek zorunda kalacağını açık seçik kavrıyorsunuz.? -S. İleri. ?Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayali isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir.? -S. Ayverdi.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Turn the scale at, scale in, go to scale at, scale out.
İngilizcesi İngilizce
Pull up.
İngilizcesi İngilizce
Hoist, run up.
İngilizcesi İngilizce
Whisk.
İngilizcesi İngilizce
Stretch.
İngilizcesi İngilizce
Arrest.
İngilizcesi İngilizce
Conjugate.
İngilizcesi İngilizce
Toss.
İngilizcesi İngilizce
Up with.
İngilizcesi İngilizce
Receive.
İngilizcesi İngilizce
Claw.
İngilizcesi İngilizce
Be cursed with smth.
İngilizcesi İngilizce
Take one's medicine.
İngilizcesi İngilizce
Stand the racket.
İngilizcesi İngilizce
Pull.
İngilizcesi İngilizce
Draw.
İngilizcesi İngilizce
Magnetize.
İngilizcesi İngilizce
Attract.
İngilizcesi İngilizce
Suffer.
İngilizcesi İngilizce
Go through.
İngilizcesi İngilizce
Bear.
İngilizcesi İngilizce
Shrink.
İngilizcesi İngilizce
Pull over.
İngilizcesi İngilizce
Pull away.
İngilizcesi İngilizce
Tow away.
İngilizcesi İngilizce
Take after.
İngilizcesi İngilizce
Undergo.
İngilizcesi İngilizce
Carry.
İngilizcesi İngilizce
Engross.
İngilizcesi İngilizce
Hold.
İngilizcesi İngilizce
İnhale.
İngilizcesi İngilizce
Abide.
İngilizcesi İngilizce
Absorb.
İngilizcesi İngilizce
Bear with.
İngilizcesi İngilizce
Broo.
İngilizcesi İngilizce
Abstract.
İngilizcesi İngilizce
Appeal.
İngilizcesi İngilizce
Beguile.
İngilizcesi İngilizce
Brook.
İngilizcesi İngilizce
Captivate.
İngilizcesi İngilizce
Drag.
İngilizcesi İngilizce
Endure.
İngilizcesi İngilizce
Enthrall.
İngilizcesi İngilizce
Experience.
İngilizcesi İngilizce
Extract.
İngilizcesi İngilizce
Haul.
İngilizcesi İngilizce
İnflect.
İngilizcesi İngilizce
Know.
İngilizcesi İngilizce
Lure.
İngilizcesi İngilizce
Unfurl.
İngilizcesi İngilizce
Weigh.
İngilizcesi İngilizce
Withdraw.
İngilizcesi İngilizce
To pull.
İngilizcesi İngilizce
To draw.
İngilizcesi İngilizce
To drag.
İngilizcesi İngilizce
To haul.
İngilizcesi İngilizce
To tug.
İngilizcesi İngilizce
To lug.
İngilizcesi İngilizce
To tow.
İngilizcesi İngilizce
To withdraw.
İngilizcesi İngilizce
To hoist.
İngilizcesi İngilizce
To extract.
İngilizcesi İngilizce
To carry.
İngilizcesi İngilizce
To support.
İngilizcesi İngilizce
To pull out.
İngilizcesi İngilizce
To suffer.
İngilizcesi İngilizce
To undergo.
İngilizcesi İngilizce
To bear.
İngilizcesi İngilizce
To endure.
İngilizcesi İngilizce
To abide.
İngilizcesi İngilizce
To put up with.
İngilizcesi İngilizce
To absorb.
İngilizcesi İngilizce
To inhale.
İngilizcesi İngilizce
To shrink.
İngilizcesi İngilizce
To içmek.
İngilizcesi İngilizce
To take.
İngilizcesi İngilizce
To grind öğütmek.
İngilizcesi İngilizce
To shoot.
İngilizcesi İngilizce
To run up.
İngilizcesi İngilizce
To catch.
İngilizcesi İngilizce
To conjugate.
İngilizcesi İngilizce
To decline.
İngilizcesi İngilizce
To weigh.
İngilizcesi İngilizce
To attract.
İngilizcesi İngilizce
To magnetize.
İngilizcesi İngilizce
To charm.
İngilizcesi İngilizce
To captivate.
İngilizcesi İngilizce
To appeal.
İngilizcesi İngilizce
To beguile.
İngilizcesi İngilizce
To distil.
İngilizcesi İngilizce
To lay döşemek.
İngilizcesi İngilizce
To give.
İngilizcesi İngilizce
To give a meaning.
İngilizcesi İngilizce
To interpret.
İngilizcesi İngilizce
To last.
İngilizcesi İngilizce
To drive.
İngilizcesi İngilizce
To put on.
İngilizcesi İngilizce
To wear.
İngilizcesi İngilizce
To pull on.
İngilizcesi İngilizce
To draw on giymek.
İngilizcesi İngilizce
To apply.
İngilizcesi İngilizce
To please.
İngilizcesi İngilizce
To suck in.
İngilizcesi İngilizce
To breath in.
İngilizcesi İngilizce
To sniff.
İngilizcesi İngilizce
To pay.
İngilizcesi İngilizce
To endear.
İngilizcesi İngilizce
To go through.
İngilizcesi İngilizce
To cal.

Sizde içinde Çekmek kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Çekmek kelimesi anlamı 27 defa okunmuştur. [186874] Çekmek kelime anlamı, Çekmek nedir, Çekmek ne demek, Çekmek sözlük anlamı

Paylaş