Ümmet Nedir

Ümmet Nedir ? Ümmet Ne demek ?

1-)Allahü tealanın gönderdiği bir peygambere inananların hepsi. Bir kavme, peygamber gönderilince, o kavim onun ümmeti olur. Îman edenlerine “Ümmet-i icabet”, iman etmeyenlere de “Ümmet-i davet” denir.

Allahü teala insanları ebedi saadete götürmek için, doğru yolu göstermiştir. Bu yola din denir. Hak dinler her asırda bir peygamberle bildirilmiştir. O asırda kendilerine peygamber gönderilmiş ve din tebliğ edilmiş insanlar, o peygamberin ümmeti olmuşlardır. Bundan dolayı Âdem aleyhisselamın ümmeti, Nuh aleyhisselamın ümmeti, İbrahim aleyhisselamın ümmeti, Musa aleyhisselamın ümmeti ve Îsa aleyhisselamın ümmeti denmiştir.

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam ise bütün insan ve cinlere peygamber olarak gönderilmiştir. Bütün insanlar ve cinler O’nun ümmeti olmuşlardır. Îman edip, mümin ve Müslüman olanlara, Ümmet-i icabet denir. Çünkü İslamı kabul ve çağrıya icabet etmişlerdir. Îman etmeyip, kafir olanlara da Ümmet-i davet denir. Onlar İslama davet olunup, icabet (kabul) etmediler. Davet halinde kaldılar. Ne kadar Yahudi, Hıristiyan, putperest ve inançsız varsa, hepsi Ümmet-i Muhammed’den olup, davette kaldılar, iman etmediler. Onlara Ümmet-i davet denir. Cinlerin de müminleri Ümmet-i icabet, kafirleri Ümmet-i davettir.

Zamanımızda insanların çoğu, Hıristiyanları Îsa aleyhisselamın ümmeti, Yahudileri de Musa aleyhisselamın ümmeti zannediyorlar. Böyle sanmak, Muhammed aleyhisselamın bütün insanlara ve cinlere peygamber olduğunu kabul etmemektir. Ancak bu sözler, o milletlere lakap gibi olup, hakiki manada değildir. O peygamberler aleyhimüsselam zamanında onların ümmetleri olduklarını ifade eder.

Bütün peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere iman etmeği istemişlerdir. Fakat, beden ve kalple yapılacak ibadet ve işleriyse ayrı ayrı olmuştur.

Bütün peygamberler dünya ve ahiret saadeti için Allahü tealanın emir ve yasaklarını ümmetlerine tatlı dil ve yumuşaklık ile bıkıp usanmadan anlatmışlardır. Ümmetlerinin sıkıntı ve eziyetlerine katlanmışlar onların helak olmaları için beddua etmemişlerdir.

Ümmet-i Muhammed’in üstünlüğü: Allahü teala, bütün isimlerinin ve sıfatlarının kemallerini, üstünlüklerini, en sevgili kulu ve resulü olan Muhammed aleyhisselamda toplamıştır. Bütün bu üstünlükler, kula yakışacak şekilde O’nda görünmektedir. O’na indirilmiş olan kitap, yani Kur’an-ı kerim, bütün peygamberlere aleyhimüsselam indirilmiş olan kitapların hepsinin hulasasıdır. Hepsinde bildirilmiş olanlar, bunda da vardır. Bu büyük peygambere aleyhissalatü vesselam verilmiş olan din de, geçmiş dinlerin hepsinin süzülmüş kaymağı gibidir. Hak olan, doğru olan bu dinin bildirdiği her iş, geçmiş dinlerde bildirilen amellerden, işlerden seçilmiş, alınmıştır. Ayrıca meleklerin işlerinden de seçilmiş alınmış bulunmaktadır. Mesela, meleklerden bir kısmına rüku etmek emr olunmuştur. Bir çoklarına secde etmek, başka meleklere de kıyam yani ayakta ibadet etmeleri emr edilmiştir. Bunun gibi, geçmiş ümetlerden bazısına yalnız sabah namazı emr edilmişti. Başkalarına başka vaktlerin namazı emr olunmuştu. Geçmiş ümmetlerin ve mukarreb meleklerin ibadetlerinden, amellerinden süzülenleri, seçilenleri, bu dinde emr olundu. Bunun için, bu dini tasdik etmek, inanmak ve bu dinin emirlerine uymak, geçmiş bütün dinleri tasdik etmek ve hepsine uymak olur. Demek oluyor ki, bu dini tastik edenler, ümmetlerin en hayırlısı, en iyileri olur. Bu dine inanmıyan, beğenmiyen, buna uymak istemiyen de geçmiş dinlerin hepsine inanmamış, hiçbirine uymamış olur.

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselamın ümmeti ahir zaman ümmetidir. Ömürleri kısa, günahları ve günahkarları çoktur. Eğer Muhammed aleyhisselam gibi bir şefaatçisi olmasaydı, bu ümmetin günahları kendilerinin helak olmalarına sebep olurdu.

Allahü teala, Muhammed aleyhisselam hürmetine af ve mağfiretini o kadar saçar ki, doksan dokuz çeşit rahmetini sanki bu ümmet için ayırır.

İkram, ihsan, af, kabahatliler, günahlılar içindir. Allahü teala af ve mağfiret etmeyi sever. Kusur ve kabahati çok olan bu ümmet kadar af ve mağfirete uğrayacak hiçbir ümmet yoktur. Bunun için bu ümmet, ümmetlerin en kıymetlisi ve üstünü oldu.

Hazret-i Âdem ile Peygamberimiz arasında dünyaya gelmiş olan yüz yirmi dört binden ziyade peygamberin en büyükleri, hep O’na tabi ve O’nun ümmetinden olmayı istemişlerdir. Musa aleyhisselam O’na tabi olmağı istemiştir. Îsa aleyhisselamın gökten inip, O’nun izinde ve yolunda (dininde) yürüyeceğini bütün din kitapları haber veriyor. O’nun ümmeti olan Müslümanlar, O’na tabi oldukları için, bütün insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennet’e gireceklerin çoğu bunlardır ve Cennet’e herkesten önce bunlar girecektir. Birçok hadis-i şerifte; Peygamber efendimiz, ümmetine şefaat edeceğini haber vermektedir. Günahı çok olan müminler böylece af ve mağfirete kavuşacaklardır.

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

Ümmetimden, Ehl-i beytimi sevenlere şefaat edeceğim.

Ümmetimden, nefsine zulüm edenlere, nefislerine aldananlara şefaat edeceğim.

Ümmetimden, günahları çok olanlara şefaat edeceğim.

Bu ümmetin hususiyetleri: Bu ümmete önceki ümmetlerden ayrı olarak pekçok şey ihsan olundu. Bunlardan bazısı şunlardır: 1) Harpte düşmandan alınan ganimet yalnız bu ümmete helal kılındı. Önceki ümmetlere helal kılınmamıştı. 2) Beş vakit namaz kılmak, 3) Namaz için ezan ve ikamet okumak. 4) Fatiha’yı bitirdikten ve dualardan sonra “Âmin” demek. 5) Namazda melekler gibi saf yapmak. Önceki ümmetler, namazlarını yalnız kılarlardı. 6) Karşılaşma sırasında selamlaşmak. 7) Cuma günü. 8) Cuma gününde duanın kabul edildiği saatin, vaktin bulunması. 9) Ramazan-ı şerifin ilk gecesi olduğunda Allahü tealanın, Muhammed aleyhisselamın ümmetine nazar etmesi, bakması. Allahü teala nazar ettiği kuluna asla azab etmez. 10) Sahur yani, imsak vaktinden önce kalkıp oruç tutmak için bir şeyler yemek, iftarda acele etmek. 11) Kadir gecesinin verilmesi. Böyle bir gece geçmiş ümmetlere verilmedi. 12) İstirca’ yani bela ve musibet zamanında “İnna lillah ve İnna ileyhi raciun” demek. Böyle söylemek daha önce hiçbir ümmete verilmemiştir. 13) Önceki ümmetlere yüklenen ağır vazifeler bu ümmete yüklenmedi. 14) Allahü teala bu ümmeti, hata, unutma ve cebr (zorlama, tehdit vs.) altında yaptığı işlerden ve kalbe elde olmadan gelen çirkin şeylerden dolayı hesaba çekmeyecektir. 15) Müslüman ismi, bu ümmete mahsustur. Daha önce peygamberlerden başkası bu isimle zikredilmemiştir. 16) İslamiyet, önceki dinlerin en mükemmelidir. 17) Bu ümmetin dalalet (sapıklık ve bozuk bir iş) üzerine birleşmeyeceği bildirilmiştir. 18) Bu ümmetin icmaı dinde senet ve delildir. 19) Bu ümmette taun hastalığından ölen şehittir. 20) Fasık (açıkça günah işlemeyen) ve mübtedi (bozuk itikadlı) olmayan iki Müslümanın hakkında hayır ve iyilikle şahitlik ettiği kimsenin Cennetlik olduğu bildirildi. 21) Bu ümmetin az bir ameli dahi sevap bakımından en çoktur. 22) Aralarında kutub denen büyük evliya zatlar bulunur. 23) Onlar kabirlerine günahlarıyle girerler, müminlerin onlar için Allahü tealadan af ve mağfiret dilemeleri sebebiyle günahları kalmaz, af olunurlar. Kıyamet günü kabirlerinden günahsız çıkarılırlar. 24) Kıyamet günü diğer ümmetler arasından kabirlerinden ilk önce onlar kalkacaktır. Hepsinden önce de Peygamber efendimiz kalkacaktır. 25) Mahşer günüArasat meydanında yüksek bir yerde bulunurlar. 26) Yüzlerinde secde izinden alamet bulunur. 27) Sırat’ı geçerken, nurları, önlerinde ve sağ taraflarında gider. 28) Yaptıkları ve onlar adına yapılan iyi işlerin sevabları kendileri için yazılır.


2-)ÜMMET



Ana, yol, din, cemaat, familye, nesil, boy, zaman. Istılahta ise, kendi iradeleriyle veya bir zorunluluk neticesinde aynıyerde, aynı zamanda veya aynı dine tabi olma neticesinde bir arada yaşayan insan topluluğudur. Âlimlerin çoğu, ümmet kelimesini aynı dine tabii olanlar yani Müslümanlar için kullanmışlardır. Arapça bir kelime olup, "emme" fiilinden isimdir. Çoğulu "umem"dir (el-İsfahani, el-Müfredat, İstanbul 1986, 27, "emme" mad.).

Ümmet kelimesi, çoğulu olan umem ile birlikte Kur'an'da altmış küsur yerde geçmekte ve birçok hadis-i şerifte de konu edilmektedir.

Yüce Allah; "Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, (onlar da) sizin gibi birer ümmet olmasınlar" (el-En'am, 6/38) diyerek, hayvan topluluklarının da birer ümmet olduklarını bildirmiştir. Hz. Muhammed (s.a.s) de, köpeklerin bir ümmet olduklarını bildirmiştir (Ebu Davud, Edahi, 22; Tirmizi, Soyd,16,17; Nesefi, Soyd,10; İbn Mace, Soyd, 2).

Diğer bir hadiste de: "Karınca, ümmetlerden biridir"diye buyurmuştur (Müslim, Selam, 148).

Ümmet, imam kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Her peygamber, birer imam, rehber olarak kabul edilir ve ona tabi olanlara da onun ümmeti denir.

Yüce Allah Kur'n'da, insanların önceleri tek bir ümmet olduğu hususunda şöyle buyurmuştur:

"İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah, peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetsin diye o peygamberle beraber, gerçekleri içinde taşıyan kitab indirdi. Oysa kendilerine kitab verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü, o kitab hakkında anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, kendi izniyle inananları, onların üzerinde ihtilaf ettikleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir" (el-Bakara, 2/213).

Âlimler bu ayeti değişik şekilde yorumlamışlardır. Bazı alilere göre, bütün insanlar önce hak yolda, Allah'ın yoluna tabi idiler. Sonradan aralarına tefrika girdi, tek ümmet olmaktan çıktılar. Diğer bazı alimlere göre ise, insanlar tevhid inancının dışında, küfür yolunda idiler. Küfür de tek ümmet idi (el-Maverdi, en-Nuketu ve'l-Uyun, Beyrut, 1992, I, 271).

Buna göre; küfür yolundaki insanlar bir ümmettirler ve Hz. Muhammed (s.a.s)'e iman eden, onun yolunda olan insanlar da, onun ümmetidir. Nitekim bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

"Bu ümmet (İslam ümmeti), diğer ümmetlere karşı üstün kılındı" (Ahmed b. Hanbel, V, 383).

Diğer bir hadiste Rasulüllah (s.a.s);

"Her ümmet kendi peygamberine tabi olur" (Buhari, Tefsir sure 17,11) diyerek, her peygamberin, kendisine tabi olan ümmetinin bulunduğunu haber vermiştir.

Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde ümmet hakkında açıklamada bulunmuştur. Bu ayetlerden bazılarının meali şöyledir:

"İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir ümmet (topluluk) olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir" (Âlu İmran, 3/104).

"Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten men edersiniz ve Allah'a inanırsınız" (Âlu İmran, 3/110).

"Hepsi bir değildir. Kitab ehli içinde, gece saatlerinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanan bir ümmet (topluluk) da vardır" (Âlu İmran, 3/113).

"Yarattıklarımızdan (öyle) bir ümmet var ki, hakka iletirler ve hak ile adalet yaparlar" (el A'raf 7/181).

İslam ümmetinin birçok ırkı barındırması, herhangi bir probleme sebep olmaz. Kur'an-ı Kerim ırkların çokluğunu kabul ediyor. Ancak bunları kaynaşma vesilesi olarak haber vermiştir:

Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah'ın yanında en üstün olanınız, (Allah'ın buyruklarının dışına çıkmaktan) en çok korunanızdır. Allah herşeyi bilir ve herşeyden haberdardır" (el-Hucurat, 49/13).

Hz. Muhammed (s.a.s)'in ümmetinin arasında, hiçbir ırkın veya rengin diğerine üstünlüğü düşünülemez. Üstünlüğün tek ölçüsü, takvadır; yani Allah'ın emir ve yasaklarına uygun hareket etmektir. Son peygamber'in Araplar içinde ve onlardan biri olarak gelmesi, Araplara ümmet içinde bir ayrıcalık getirmemiştir. Onlar da diğer ırklar gibidirler. Hz. Muhammed (s.a.s) veda hutbesinde Arap kelimesini özellikle kullanmış; Arabın Arap olmayana ve Arap olmayanın da araba karşı üstünlüğü gibi bir felsefeyi reddetmiştir. İslam'a göre, ırkları Allah yaratmıştır. Bu ırklar, kaynaşmaya ve yardımlaşmaya bir yoldur. İnsanların hepsi bir babadandır. O baba da toprak asıllıdır. Üstünlük beşeri ölçülerle değildir. Yukarıda ifade edildiği gibi, üstünlük takva iledir.

İslam, ümmet dahilindeki her milletin kendi dilini, edebiyatını, şiirini, kültürünü yaşayıp devam ettirmesini çok tabii olarak kabul etmiştir. Ancak ümmet olarak Müslümanların ibadet dili Arapçadır. Ezanı, namazdaki sure ve duaları Arapça okurlar. Kur'an ve sünnetin Arapça olması, bu dilin ümmet içinde tabii bir şekilde yükselmesini sağlamıştır.

Ümmetin siyasi yapısında, başta halife bulunur. Ona imam veya Emiru'l-Mü'minin de denir. Halkı, İslam esaslarına göre yönetir. Halife, dokunulmazlık gibi olağanüstü vasıflar taşımaz. O da toplumun bir ferdidir. Ümmet içinde yönetenler ve yönetilenler diye bir sınıflaşma yoktur. Ümmet içindeki her fert, Allah'ın bir kuludur. Her kul, İslam ölçüleri dahilinde kulluğunu yerine getirmekte ve eşit haklara sahip bulunmaktadır.

Nureddin TURGAY


3-)Allahü teala Kur'an-ı kerimde mealen buyurdu ki:

(İbrahim aleyhisselamı dünyada hayırlı, ahirette salihlerden) kıldığımız gibi, ey müslümanlar sizi (de) seçkin ve hayırlı bir ümmet kıldık ki, kıyamet gününde peygamberlerin ümmetlerine vahyi tebliğ ettiklerine şahidler olasınız, Peygamber de sizin adaletiniz üzerine şahid ola. (Bekara suresi: 143)

Siz ümmetlerin en iyisi oldunuz. İnsanların iyiliği için yaratıldınız. İyilik yapılmasını emreder, kötülükten nehyedersiniz. (Âl-i İmran suresi: 110)

Ümmetimin alimleri İsrailoğullarının peygamberi gibidir. (Hadis-i şerif-Mektubat-ı Rabbani)

Ümmetimden büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim. (Hadis-i şerif-Müsned-i ibni Hanbel

Ümmetimden Ehl-i beytimi sevenlere şefaat edeceğim. (Hadis-i şerif-Hatib-i Bağdadi)

Peygamberler (aleyhimüsselam) ümmetlerini Allahü tealaya çağırmak, azgın, yanlış yoldan, doğru seadet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. (Seyyid Abdühakim Arvasi)

Âhirette azablardan kurtulmak, ancak Muhammed aleyhisselama tabi olmaya bağlıdır. O'nun ümmeti olan müslümanlar, O'na tabi oldukları için bütün insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennet'e gireceklerin çoğu bunlar oldu ve Cennet'e herkesten önce gireceklerdir. (İmam-ı Rabbani)

Oğlum! Şimdi o zamandayız ki, geçmiş ümmetlerde böyle çok karanlık zaman gelince, büyük bir peygamber gönderilerek yeni bir din kurulurdu. Bu ümmet, ümmetlerin en iyisi olduğu için ve bu ümmetin Peygamberi, peygamberlerin sonuncusu olduğu için bunların alimlerine, İsrailoğullarının peygamberlerinin mertebesi verilmiştir. Peygamberlerin vazifeleri bu alimlere yaptırılmaktadır. (İmam-ı Rabbani)

Niçin kılmazsın farz u sünneti,

Değil misin Muhammed'in ümmeti

Anmaz mısın, Cehennem'i, Cennet'i

Îman sahibi kul böyle mi olur?

(M. Sıddik Gümüş)


4-)Soy, kan bağı, dil ya
da ülke birliği temelinde değil, din ve inanç birliği temelinde biraraya
gelmiş; ortak bir inanç ile birbirine bağlı; aynı dine ve aynı peygambere tabi
insanlar

topluluğu.


5-)Hz. Muhammed'e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Community, people.

  • Mensup olduğunuz kabileler ve aileler sizin için elbette önemli olacak, ama unutmayın ki Ümmet tektir, hepiniz kardeşsiniz.
  • Ümmet Kalkanı Tugay Komutanı Ebu Hemmam, AA'ya yaptığı açıklamada,'Esed güçleri arasında İranlı keskin nişancılar bulunuyor.

Sizde içinde Ümmet kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ümmet kelimesi anlamı 924 defa okunmuştur. [241032] Ümmet kelime anlamı, Ümmet nedir, Ümmet ne demek, Ümmet sözlük anlamı

Paylaş