Huneyn Ve Taif Gazvesi Nedir

Huneyn Ve Taif Gazvesi Nedir ? Huneyn Ve Taif Gazvesi Ne demek ?

1-)İslam tarihinde Hevazin ve Sakif kabileleri ile 629 (H.8) senesinde yapılan savaş. Mekkeli müşriklerle yapılan Hudeybiye Antlaşmasından sonraİslamiyet, Arabistan’ın her tarafına yayıldı. Putperestlerin merkezi Mekke Müslümanları tarafından fethedildi ve bütün putlar kırıldı. Mekke’nin fethinden sonra Kureyş kabilesinin çoğu Müslüman olunca bunlarla dost geçinen civar kabileler de İslamiyete karşı yakın bir alaka duymaya başladılar. Ötedenberi Müslümanlara düşmanlığı ile tanınan Hevazin kabilesi İslamiyetin zaferinden endişe etmeye başladı. Aynı halin kendi başlarına da geleceğini düşünerek Müslümanlarla savaş yapmaya karar verip Taif’te bulunan Sakif Kabilesi ile birleştiler. Sa’doğulları Kabilesi ve diğer bazı küçük kabileler de bunlara katıldılar. Böylece Müslümanlara karşı 20.000 kişilik bir ordu hazırlayıp, Malik bin Avf’ın emrine verdiler. Huneyn Vadisinde toplandılar, ayrıca kadınlarını, çocuklarını, koyunlarını ve sığırlarını da savaş meydanına getirdiler.

Peygamber efendimiz bu birleşik düşman kuvvetlerinin hareketini haber alınca, bilgi almak üzere düşman topluluğunun arasına gizlice bir haberci gönderdi. Bu haberci kıyafet değiştirerek birkaç gün düşman ordusu arasında kaldı. Durumlarını inceleyip döndü. Bu görevli sahabi, gördüklerini olduğu gibi anlattı. Bundan sonra Peygamber efendimiz derhal hazırlığa başladı. Düşmana karşı 12.000 kişilik bir ordu hazırladı. Huneyn Vadisinde düşmanla karşı karşıya geldiler.

Savaş seher vaktinde başladı. İslam ordusu sabahın karanlığında Huneyn’e inmiş, sahanın ancak alçak kısımlarında yer tutabilmişti. Buna karşılık düşman kuvvetleri en müsait yerleri ele geçirmiş ve pusu kurmuştu. Peygamber efendimiz bütün tedbirleri alıp askerlere zırh giydirdi. Düşmanı gafil avlamak için Huneyn vadisine gizlice inildi. Halid bin Velid hazretlerinin öncü kuvvetleri ileri atıldı.

Vadinin iki tarafında pusu kurmuş olan düşman kuvvetleri aniden ok atmaya başladılar. Askeri manevraya elverişli olmayan bu dar vadide ok yağmuruna tutulan mücahidler bir müddet için geri çekildiler. Bu arada İslam ordusuna gönüllü olarak katılan bir miktar Mekkeli, ordudan ayrıldı. Düşman kuvvetleri Müslümanları takip etmek üzere tepelerden aşağı hücum etti. Peygamber efendimiz ise etrafında bulunan Eshab-ı kiram ile birlikte düşmana karşı ilerliyordu. Yanında bulunan amcası hazret-i Abbas’a dağılan ordunun toplanması için onları çağırmasını söyledi. Hazret-i Abbas gür sesiyle “Ey Medineliler! Ey Semure ağacının altında Resulullah’a söz veren Eshab! Dağılmayınız! Buraya toplanınız!” diye bağırarak orduyu toplanmaya çağırdı.

Bu sırada ortalık aydınlanmağa başladı. Hazret-i Abbas’ın gür sesini duyan İslam ordusu “Lebbeyk” sesleriyle her taraftan koşuştular. Böylece İslam ordusu bir araya toplandı. Bütün güçleriyle düşman üzerine saldırdılar. Kılıç şakırtıları veİslam ordusunun tekbir sedaları her tarafı çınlatıyordu. Bu durumu gören düşman bir anda dehşet ve korkuya kapıldı. Hazret-i Osman, hazret-i Ali, Ebu Dücane gibi kahraman sahabiler, savaşın en dehşetli anlarında Peygamber efendimizin önünde düşmana göğüslerini siper ederek çarpışıyorlardı.

Bu sırada Peygamber efendimiz “İşte şimdi fırın tutuştu! Harp kızıştı.” buyurdu. Binmiş olduğu Düldül adlı hayvandan inerek şöyle dua etti: “Allahım bize yardımı indir! Muhakkak sen, onların bize galip gelmesini istemezsin.”

Sevgili Peygamberimiz, Allahü tealaya olan yalvarmaları arasında, yerden bir avuç kum aldı. “Yüzleri kara olsun!” buyurarak müşriklerin üzerine savurdu. Sevgili Peygamberimizin bir mucizesi olarak, düşman askerleri içinde gözlerine kum dolmadık kimse kalmadı. Melekler de yardıma gelmişti. Bu husus Kur’an-ı kerimde Tevbe suresi 25 ve 26. ayetlerinde bildirilmiştir. Peygamber efendimiz; “Allahü tealaya and olsun ki, onlar bozguna uğradılar.” buyurdular. Müşrikler, bozulmaya, geri dönüp kaçmaya başlamışlardı. Geri döndükçe peşlerinde şanlı Sahabileri görüyorlar, harp meydanına getirdikleri hanımlarını, çocuklarını ve mallarını bırakarak son sür’atle kaçıyorlardı.

Harp meydanında yetmiş ölü, altı bin esir ve hadsiz hesapsız mal bırakmışlardı. Kaçanların bir kısmı Taif Kalesine sığındı, bir kısmı da Nahle’ye, Evtas’a gitti. Kumandanları Malik bin Avf, Taif’e sığınanlar arasındaydı. Eshab-ı kiram onları bir müddet takib etti. Evtas’ta yine şiddetli çarpışmalar oldu. Düşman yine bozguna uğradı.

Allahü tealanın izni, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin himmeti bereketiyle zaferi yine Müslümanlar kazandı. Dört şehid verilmiş, bazı sahabiler de yaralanmıştı. Halid bin Velid hazretlerinin de yaralı olduğunu işiten sevgili Peygamberimiz, yanına varmış, yarasını mübarek elleri ile sıvazlayınca, yarası anında iyi olmuştu.

Bu zaferden sonra Sakif kabilesi mensupları memleketleri olan Taif’e kaçtılar. Peygamber efendimiz Taif üzerine yürüyüp kesin netice almayı istiyordu. Sakif kabilesi pek sağlam olan kalelerine kapanıp savunmaya geçtiler. Kale kuşatıldı. Ancak kalenin muhkem olması sebebiyle fethetmek mümkün olmadı. Yirmi gün süren kuşatma sırasında on dört sahabi şehit düştü.

Peygamber efendimiz bu kuşatmadan netice alınamayacağını görerek Eshab-ı kiram ile Taif’ten ayrıldı. Ayrılırken; “Ya Rabbi Sakiflere doğru yolu göster!Onları bize getir.” diye dua etti. Huneyn gazasında ele geçirilen esirler ve ganimetlerin toplandığı Cirane’ye geldi. Altı bin esirin yanı sıra yirmi binden ziyade büyük ve kırk binden ziyade küçük baş hayvan ile hesapsız zinet eşyası ganimet alınmıştı. Onları, hak sahibi mücahidlere paylaştırdı. O sırada Hevazin kabilesinden bir heyetin, huzura kabul edilmek için istirhamda bulundukları öğrenildi. Sevgili Peygamberimiz, onları kabul etti. Heyet, Hevazin Kabilesinin tamamının Müslüman olduğunu bildirince, Âlemlerin efendisi, çok memnun olmuşlardı. Bunun üzerine kendisine düşen esirleri, derhal serbest bırakıp geri verdi. Eshab-ı kiram da aynı şekilde yaptılar. Bundan sonra Mekke’ye döndüler. Peygamber efendimiz, Attab bin Esid’i Mekke’ye vali yaptı. Mu’az bin Cebel hazretlerini de din bilgilerini öğretmek için bıraktı. Kabe-i muazzamayı tavaf edip, umresini yaptıktan sonra şanlı Eshabı ile tekrar Medine’nin yolunu tuttular.

Bir sene sonra Taifliler, Müslüman olmak için altı kişilik bir heyeti, Medine’ye sevgili Peygamberimiz’in huzuruna gönderdiler. Resul-i ekrem efendimiz, onların Müslüman olmalarına çok sevinip, kendilerine bazı imtiyazlar vererek Taif’e gönderdi. BaşlarınaOsman bin Ebi'l-Âs hazretlerini vali tayin etti. Sonunda Hevazin Kabilesi reisi Malik bin Avf da bu haber üzerine gelip Sevgili Peygamberimizin huzurunda Müslüman oldu.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Huneyn Ve Taif Gazvesi kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Huneyn Ve Taif Gazvesi kelimesi anlamı 14 defa okunmuştur. [237861] Huneyn Ve Taif Gazvesi kelime anlamı, Huneyn Ve Taif Gazvesi nedir, Huneyn Ve Taif Gazvesi ne demek, Huneyn Ve Taif Gazvesi sözlük anlamı

Paylaş